𝑶𝒏𝒆 𝑵𝒊𝒈𝒉𝒕

748 41 80
                                    

Bu fic gerçekten herkesinde anlayacağı gibi acemice yazılmıştır. Hatalarım için özür dilerimm.

Güneş göz alıcı güzelliği ile doğarken jimin lanet ederek bavullarını topluyordu, bu gün onun için kötü başlamıştı.

Çünkü, arkadaşlarından aldığı bilgiler üzerine, onun masum olduğunu düşünen insanlar azalıyordu. Yani ansızın evini polisler basabilirdi tabi her zamanki gibi bunun da üstesinden gelecek çevresi vardı ama jimin sıkılmıştı artık.

Yeni bir hayat istiyordu, silahın olmadığı, mermilerin olmadığı, cesedin olmadığı, kanın olmadığı sıradan bir hayat istiyordu. Minik bahçeli bir evde kendi kafasından bir sevgili bulup çocuklarını büyütmek onun bir numaralı hayaliydi, ve bunu bu gece gerçekleştirecekti.

Son bavulunada; etek, şort, makyaj ve bakım malzemelerini koydu. İşte şimdi hazırdı. Pamuk şekeri andıran saçlarını geriye tararken, aynı saçı gibi pespembe olan telefonundan hyung'unu aradı, bir iki çalışta açmıştı.

"Ne var gene?" Her zamanki gibi huysuz sesiyle konuşmuştu hyung'u, buda jiminin kıkırdamasına sebep olmuştu.

"Yoongi hyung, uçağı ayarladın mı? Ne zaman gideceğim Paris'e?"

Yoongi derin bir nefes aldı. küçük kardeşi olarak gördüğü jimini bu gün başka bir ülkeye temelli gidecekti.

Jimin, 15 yaşına kadar çok masumdu... Yani biraz.

Feminen giyinmeyi seviyordu, fakat babası buna karşıydı, ne zaman pembe veya kız rengi(!) şeyler giyerse hiç üşenmeden jimini en kaliteli kemeriyle dövüp eve hapis ederdi. Annesi oğlunu savunmaya çalışırsa da bu cezaya onuda sokup döver ve evden çıkarmazdı.

Jimin buna 15 yaşına kadar katlanmıştı, sonrasında, öz babasını (!) Bir tornavida ile öldürmüştü. Eli ilk kana bulandığında kendinden tiskindi kusmak istedi fakat karşısındaki kişinin ona yaptıklarını düşününce daha da derine soktu, çıkartıp tekrardan soktu, tekrar, tekrar, tekrar...

İlk kurbanı babasıydı bunun ilk ve son olduğunu düşündü. Yanılmıştı...

İkincisi, kendini aldatan sevgilisiydı, üçüncüsü, tacizci pisliğin teki dördüncüsü, beşincisi... Tanrım sayamayacağı kadar çok öldürmüştü.

Tam 15 yaşından 29 yaşına kadar...

Artık öldürmeyecekti, bu işlere bulaşmayıp sadece hayatını yaşayacaktı. Geçen sene toprağa verdiği annesinden kalan mirası alıp Paris'te yeni bir hayata başlayacaktı.

"Her şey hazır jimin, yarın sabah 6'da uçağın var"

"Teşekkürler hyung, sana minnettarım, bana abilik ve babalık yaptığın için teşekkür ederim, hoseok hyunga da teşekkürlerimi ilet" jimin o an fark etmemiş di ama ağlıyor du. Zordu çünkü ona hep sahip çıkmış abilerinden uzaklara gitmek.

"Hey! Birdaha görüşmeyecekmişiz gibi konuşma, sık sık geleceğiz oraya, bizden kurtulduğunu sanma minik" jimin kahkaha atmıştı. Biraz daha sohbet den sonra telefonu kapatmış, bavullarını da yoongi'nin ayarladığı korumalarına verip, ülkede ki son saatlerini eğlenerek geçirmek için bara gitmişti.

°°°

"Jungkook! Bunu yapamazsın!" Sinirle konuştu bay jeon.

"İstemiyorum baba, tanrım! O kız tam bir sürtük ve onu sevmiyorum bile nasıl evlenebilirim!" Jungkook da babası gibi sinirle konuştuğunda, bay jeon oğlunun yüzüne sert bir tokat indirdi.

Evet jungkook, Jeon Jungkook. Jeon Şirketinin CEO'su.

Babası şirketi kendisine bırakıp emekli olduğunda, şirket ilk başta düşüşe geçmişti ve kısa bir sürede toplanmıştı. Fakat bay jeon önlem almaya karar verip, oğlunu Monaban şirketi'nin sahibi olan bay Monaban'nın kızı lisa ile evlendirmeye karar vermişti.

𝑶𝒏𝒆 𝑵𝒊𝒈𝒉𝒕~Jikook[ONESHOT]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin