ゼロ

1.8K 194 531
                                    

"hey, sizce de tuhaf değiller mi?" içeceğini ses çıkararak içmeden önce konuşmuştu masanın etrafındaki kızlardan biri, ortama çökmüş sessizlik cümlesiyle bozulmuş ve herkesin dikkatini üzerine çekmesini sağlamıştı. arkadaşları ona anlamsız bakışlarını atarken yanında oturan kısa saçlı kız da, "ne?" diyerek anlamadığını belirttiğinde içeceğinin pipetini dudaklarından çekip devam etti.

"kugisaki'nin arkadaşlarından bahsediyorum, şu diğer masada oturan çocuklar. bizimle daha tanıştırmadı ama birbirlerine olan tavırlarına dikkat ettim." pipetten bir yudum daha çekip sanki onları biri dinlermişçesine etrafa baktıktan sonra öne eğilmiş ve sesini kısarak cümlesini tamamlamıştı, gözleri de eş zamanlı anın havasıyla kısılmıştı: "şey gibiler... oğlancı?"

onun haricinde diğer dört kızın ağzından da alışık olmadıklarını belli edercesine sesler bir bir koparken, ikisi yüzünü buruşturarak iğrendiğini belli etmişti. kızlardan biri fazla ses çıktığını fark etmiş ve diğerlerini sessiz olmaları için dürtmüştü, onu dikkate alıp tepkilerini düşürmüşlerdi. kız ardından arkadaşına dönmüştü, kaşları hafif çatıktı. "daha çocukları tanımıyoruz bile, nereden çıkardın onu?"

arkadaşının ağzını açıp cümlelerine anlam yüklemesine fırsat kalmadan kugisaki elindeki içeceği ve fişiyle kasadan onlara doğru yürümeye başlamıştı. yaklaştığını gören biri hemen diğerlerini uyarmış ve ayıp olması düşüncesiyle susturmuştu.

nobara masasına doğru yürürken kendi aralarında bir konuyu tartıştıklarını ve onu görünce sustuklarını gayet tabii anlamıştı, anlamamak için gerçek bir aptal olmak gerekirdi. buluşmaya onlar çağırdı diye gelmişti, eski kasabasından birkaç tanıdıklardı ve burada üniversiteye başlamışlardı. onu da görüşmek için çağırdıklarında ilk başta istemese de maki'nin kafasını dağıtması gerektiğini söylemesiyle fikrini değiştirmişti. ve tesadüf eseri (!) kafeye girdiğinde gördüğü ilk kişiler yuuji ve megumi'ydi. iki yakın arkadaşı da buradaydı ve onu görünce çok şaşırmışlardı, hatta bir yandaki masadaydılar.

nobara ikisinin maki'nin söylemesiyle —çünkü buraya geleceğini bir tek maki'ye söylemişti— buraya gelip meraktan takıldıklarına yuuji'nin aptallığı kadar emindi.

kızlar nobara'nın onları tanımıyormuş gibi yapmasına rağmen, diğer iki gencin aşırı tepkisinden bir şeyler olduğunu anlamıştı ve merak ederek kim olduklarını sormuşlardı. birkaç cümleyle arkadaşı olduklarını belirtmişti, neyseki onlar da çok kurcalamamışlardı. doğrusu sadece nobara böyle sanıyordu ve sabahtan beri içinde olan gelmeme isteğinin sebebini yakında anlayacaktı.

yandaki masaya son bir bakış atıp gözleriyle arkadaşlarını kurşuna tutmuştu adeta. onların yaptığı ise sadece birbirlerine daha çok yaklaşıp hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi davranmaktı, yuuji utanmasa havaya bakıp ıslık çalacaktı.

"ne konuşuyordunuz?" masaya elindeki içeceği bırakıp fişi de pantolonunun cebine tıkarak kendini sandalyesine attığında kızların hafif gerildiklerini fark etmişti. kaba mı konuştum, diye bir an düşünse de normal olduğunu biliyordu, konuştukları şeyi de ondan gizlediklerini anlamıştı. belli ki onun öğrenmesini istemedikleri bir şeydi bu.

"hiç..." yanında oturan kız onu cevapladıktan sonra gergince gerisini yaslanmıştı. nobara gözlerini kısıp ortamı iyice inceledi. bu kız hep diken üstünde davranan biriydi, bu yüzden ondan pek bir şey anlayamasa da diğerlerinin bir şeyi olduğu açıktı. bir insanın beden dilini okumak onun için çocuk oyuncağıydı ve nobara kendisinin saf dışı kaldığını hissetmişti, bu onu kızdırmıştı.

ağzını açıp sesini yükseltmeye hazırlanırken her şeyin fitilini ateşleyen kız kıvranmayı kesip nobara'ya dönmüştü, artık içinde tutamıyordu: "kugisaki, arkadaşların sence de tuhaf değiller mi?"

fuck u, my dude's r completely fine (itfs/nbmk.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin