Küçük arazi arabasını kovalayan polis arabalarından biri hızını alamayıp takla atarak aşağı yuvarlanıp patlamıştı. Sarı saçlı genç çocuk gülerek araba penceresinden orta parmak çıkarmış ve yüksek sesle kahkaha atmıştı. "GEBERİN OROSBU ÇOCUKLARI! "Minho genç çocuğu pencereden uzaklaştırdı. "Pencereye yaklaşma Jisung, kafanın uçurulmasını mı istiyorsun!"
Jisung gözlerini arabayı süren turuncu saçlı adama çevirmişti ve gözlerini devirmişti. "eğlenmeyi hiç bilmiyorsun yaşlı adam(!)"
23 yaşındaki adam direksiyonu hızla çevirip sağ çıkışa girdi. Jisung buna hazırlıksız olduğu için kafasını vurmuş ve acıyla inlemişti. "siktiğimin aklını kullanıp beni dinle ve kemerini tak gebermeden önce!".
Turuncu saçlı bir eli ile arabayı kontrol ederken arkadan bir silah çıkardı. "atlatmamız gerek bunları, gerisi sende" diyerek silahı yanındaki 20 yaşındaki çocuğa verdi.
Jisung silahı kaptığı gibi camdan kafasını çıkarmış ve arkada kalan tek polis arabasını kullanan adamın kafasını dağıtmış ve araba yoldan çıkıp uçurumdan yuvarlanmıştı.
Minho dikiz aynasından patlayan arabaya göz geçirdi ve içinden ' genç yaşta çeteye girmesinin nedenine bir kez daha tanık oldum' diye düşündü
Jisung gülen yüzü ile bedenini içeri çekti ve sarı saçlarını arkaya yatırdı. "kurtulduk onlardan". Minho ona bakmadan aynı hızla arabayı sürüyordu.
"hey! Tebrik etmek yok mu?" rahatsızca yerinden oynayıp elini Minho'nun bacağına koydu. "Bir art dudak verebilirsin mesela"
Minho giderek yukarı çıkan Jisung'un eli ile dişlerini dudağına geçirdi. "ikimizin de ölmemesi için eline sahip çıkmalısın Han Jisung" kararmış gözleri birkaç saniyeliğine sarı saçlının gözlerine kenetlenmişti. Gözlerini yola çevirip dudağının bir kenarını kıvırarak güldü.
"bakıyorum hala yavşaksın"
Jisung eli ile saçını her zaman yaptığı gibi yine geriye attarak konuştu. "Benim yavşaklığım sadece sana Bay Lee"
"arabadan yapmayı sevmediğini biliyorum. Eve kadar bekle" dedi Jisung'un bacağını okşarken.
Jisung elini bacağındaki damarlı ele kenetledi.
Hızla giden arabanın tekerleği patlaması üzerine Minho direksiyonu kontrol edemedi ve ağaca çarptılar. Çarpa etkisiyle açılan hava yastığı sayesinde yara almadan kurtuldular.
"Ben bi tekerleklere bakcam, çıkma sen dışarı"
Jisung camdan kafasını çıkarak büyük olana baktı. "sorun ne?"
Minho elini ensesine koyarak cevap verdi. "lastiklerin tümü patlamış. Yollar o kadar taşlı bile değildi."
Jisung, Minho'yu dinlemeyip arabadan inmiş ve yanına gitti. "ne demek hepsi patlak? Sadece 2 tane yedek lastik var arabada"
Minho gözünü etrafta gezdirmeye başlamıştı. İlerdeki çalılık arasından gelen lazeri görünce telaşla Jisung'u ittirdi. "Jisung dikkatli ol!"
Minho'nun Jisung'u itmesi ile kurşun omuzuna denk gelmişti. Acıyla inlemişti büyük olan. Tek eli ile hızlıca Jisung'u arkasına aldı. Bir anda etraflarını ondan fazla kişiyle kuşatmıştı. Minho gözünü siyah saçlı kişiye odaklamıştı bile.
"merhaba Lee Minho. Tekrar karşılaştık şansa bakar mısın?" Seo Changbin, yer altı dünyasında bilinen diğer adıyla Spear B.
"ne sikim istiyorsun changbin?!"
Changbin kafasını yere sabitlemiş şekilde sessize güldü. "sence?"
"malları vereceğimizi düşünüyorsan çok beklersin"
Changbin bu zamana kadar yüzünden silmediği gülümsemeyi silerek cevap verdi. "ilk başında sadece malları alıp gidecektik ama keyfim sizi de ortadan kaldırmaya karar verdi diyelim."
Minho arkasındaki Jisung'un kulağına fısıldadı. "Jisung şuan tam arka kapının önündesin çaktırmadan arkadaki silahları almaya çalış"
Changbin dudağını büzerek "aaa ama, neden fısıldayarak konuşuyorsunuz. Planınız ne bilmiyorum ama sizi ölümden kurtarmayabilir ki kurtaramaz da zaten." dedi.
Jisung fark ettirmeden kapıyı açmaya çalıştığı sırada elini delen kurşun ile acıyla yere düştü. Kafasını yukarı kaldırdığında silahını ona doğrultmuş Hwang Hyunjin'i gördü. Bir zamana kadar yakın dostlardı fakat ikisi farklı çetelere katılınca düşman olmuşlardı bir anda.
Minho gözlerini bir an bile siyah saçlıdan ayırmadı. "uyuşturucuları size vereceğimizi düşünmeniz gerçekten komik."
Changbin sıkılmış şekilde silahı ile başını kaşıdı. "sıkıldım artık ölecekseniz ölün de malları alıp gidelim. Bizim de işlerimiz var değil mi?"
Minho kafasını yerde oturan çocuğa çevirip cebini işaret etti. "Chan'ın ne dediğini hatırlıyorsun değil mi Jisung?"
Jisung telaşla kafasını kaldırdı. Gözleri konuşur gibi buna emin olup olmadığını sordu. Minho nefesini verip başını salladı. Jisung arabaya tutarak ayağa kalktı ve kendini oraya yasladı.
Minho hafifçe gülümseyerek konuştu." yanmış mallar hoşuna gitmezdi değil mi changbin? Benim de gitmezdi gerçi"
Changbin kafası karışmış şekilde kaşlarını çatarak cevap verdi. "ne sikim diyorsun?"
Minho küçük bir kahkaha attı. "diyorum ki cehennemde görüşmek üzere. Şimdi Jisung!"
Jisung elindeki düğmeye basarak arabanın patlamasına neden oldu. Patlama etkisiyle changbin ve adamları şoka uğramış ve bazıları yaralanmışlardı.
Changbin sinirden kudururken bağırdı. "SİKTİĞİMİN PSİKOPAT CHAN'I VE EKİBİ!"
Uzun süre sonra köylülerin polisi araması sonucu polisler olay yerine geldiğinde el ele tutuşmuş iki ceset, hurda bir araba ve birkaç zar zor nefes alan yaralı kişiler görmüşlerdi.
______________________________________
Ponçik adamları ne hale soktuk mk
Bir günde iki one shot 👌🏽
İlk ve son kez