Merhaba, ben Pelin. 9 yaşındayım. İzmir'de yaşıyorum. Annem Ayla, Babam ise Taner'dir. Annemle birlikte küçük bir evde yaşıyorum. Babam ise işi olduğundan dolayı uzun bir zaman önce Konya'ya gitmişti, en son 2-3 yaşlarında gördüm. Onu çok özlüyorum gelmesini bekliyorum. Benim annem Bankada memur olarak çalışıyor.
Yeni bir gün başlamıştı. Yatağımdan fırladım elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odama gelip, yatağımın yanındaki pencereyi açtım. Ve derince bir nefes aldım. Bugün güzel hissediyorum, güzel olacak. Kuşların cıvıltıların dan, çiçeklerin güzelliğinden büyülenmiş tim. Hava soğumuştu, penceredeki çiçekleri suladım. Sonra pencereyi kapattım. Annem odasına koşarak adımlarla ve mutlu, neşeli bir ifadeyle eğlenerek gittim. Odanın kapısını çalmadan içeri girdim. Annem çok güzel yatıyordu. Ama maalesef ona kıydım.
- Anne, Günaydın.
Diye bağırdım uyanmıştı daha kendine gelmeden. Beni gıdıklama ya başladı. Gülmekten ölmüştüm.
- Günaydın Miniğim. Kimmiş bu güzellik?
- Bennn...
- Evet, senn...
Gülüp eğlendik. Sonra Annem elini yüzünü yıkamak için lavaboya gidecekti. Tam yataktan kalkıp odanın kapısını açacak ken. Geri döndü. Yatağa, benim yanıma oturdu. Yüzünü bir hüzün kaplamıştı anlamıştım. Galiba birşey söylemek istiyor. Ondan önce davrandım.
- Buyur, Anneciğim?
- Bak kızım senin canını yakmak istemiyorum ama... Bunu söylemem lazım.
- Neyi Anneciğim?
- Bak kalbini kırmak istemiyorum. Duyacağın şeyler biraz canını yakabilir.
Korkmuştum annem böyle söyleyince. Nefes alıp verdim. Ve kendimi toparladım. Dinlemeye başladım.
- Senin baban asla gelemeyecek bir yere gitti.
- Ama bana söz vermişti hep yanımda olacaktı.
- Senin baban sen çok küçükken öldü.
Yıkılmıştım yıllardır babamı telefon başında beklerken, babam onu hiç göremeyeceğim bir yere gitmiş.
- Peki onu görebilecek miyim ?
Hayır anlamında başını sağa sola doğru salladı.
- Maalesef.
Annemin omzuna yaslanarak birlikte ağladık. Saatler geçti hâlâ ağlıyorduk. Sonra annem benim ve kendinin göz yaşlarını silerek. Bana baktı;
- Üzülme kızım bunu da atlatacağız. Hadi unutalım bunu. Baban şuanda seni cennetten izliyor. Eğer ağladığını görürse o da çok üzülür lütfen ağlama artık. Hadi şöyle bir Emel kahvaltısı yapalım kendimize gelelim.
Dedi ama onla hiç konuşmadım bile. Çünkü bana bunu daha yeni söylüyor. Kızgınım ama annem beni motive edici cümleler söylemişti. Annem, Hizmetçimiz olan Emel Hanımı yanına çağırdı ve;
- Emel Hanım, Kahvaltıyı hazırlar mısınız?
- Tabi, efendim.
Emel Hanım, Kahvaltıyı şip şak hazırlamıştı. Menemen çok güzel kokuyordu. Dayanamadım tam yicekken babam aklıma geldi geri çektim elimi. Kahvaltıda hiç birşey yemedim. Annem korkuyordu benim için.
- Kızım, bir iki lokma birşeyler ye yoksa açlıktan düşüp bayılacaksın.
- Yok, birşey olmaz bana.
Dedim ama gerçekten çok acıktım. Başım dönmeye, midem bulanmaya başladım. İnadı bir kenara bıraktım ve bir iki lokma birşeyler yedim. Ben "Doydum" diyordum. Ama annem ağzıma birşeyler sıkıştırıp daha yemek yemem için ısrar ediyordu. O da benim halime üzülüyordu. Anneme dönerek;
- Anne, babam nerede ve ne zaman öldü?
Öldü kelimesini kullanmakta zorlanıyorum. Bana çok uzak geliyor canımı yakıcı bir kelime.
- Kızım, baban Konya'dan buraya gelirken uçak düşmüş. Uçakta bulunan herkes ölmüş. Banada Arif Amcan haber verdi. 5 Kasım 2017 de öldü. Bu kadar bilgi yeterli mi?
- Anne, pek kara kutu? Ona bakmışlar mı?
- Bakmışlar yavrum, bakmışlar. Ama pilotun suçu diyorlar. Fırtınalı havada uçağı havalandırmış. Buda uçağın kaza yapmasına sebep olmuş.
- Peki, uçak nereye düşmüş?
- Kızım, neden bu kadar çok soru soruyorsun? Sen dedektif misin?
Sorularıma annemi çok bunalmıştım galiba.
- Gerekirse evet anne.
- Antalya çevresine düşmüş. Sert düşmüş olabilir uçak parçalanmış.
Bu bilgilerle bir araştırma yapmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Pelin
ParanormalPelin, daha çok küçükken babası yani Taner bey Konya'dan Pelin'in yanına gelirken. Uçak kazası yüzünden hayatını kaybetti. Bunu sonradan öğrenen Pelin, annesi ile birlikte babasının ölümüne sebep olan kişileri bulmaya bir maceraya atılıyor.