1

89 6 7
                                    

  Medya=Tan ve Görkem

Doğduğumuz ev kaderimizdir aslında. Bizi büyüten annemizin şeklini alır, babamız gibi insanları alırız hayatımıza... Benim eskiden bir hayatım yoktu. Hayat, anne baba demekse tabii...

  Annem beni doğururken ölmüş, babam ise erkek olmadığım için beni terk etmişti. Evet hayatım doğduğum andan itibaren kararmıştı. Anne sevgisi neydi? Baba gerçekten kahraman mıydı? Doğar doğmaz annemin katili, babamın hayal kırıklığı olmuştum. Çok da mutlu bir çocukluk geçirmedim bu yüzden. Derslerine bağlı sessiz bir kızdım. Okul çıkışı ahırların hemen sağ tarafında kalan kulübede yaşıyorduk. Ben ve okulun hademesi Nalan. Evet benden yaşça çok büyüktü ama Nalan'ın yanına bir şey getiremiyordum. Ablam değildi, annem asla...

  Ayağıma tam olan bir ayakkabı hiç giyememiştim. Komşunun kızının eski ya da küçük gelen kıyafetlerini giyerdim. Bana büyük gelirdi tabii, kazma ayaklı kızları vardı. 39 numaralı botları gitmek zorunda kalırdım. O zaman 34 numaraydı ayaklarım. Kışın ayaklarıma kar girse de diğer ayakkabılarımdan daha kalındı...

Eskileri hatırlamayı sevmem. Anlayacağınız üzere...

  Ahırdaki atlardan sorumlu Koray ağabey onları sevmeme ve bazen de tımarlamama izin verirdi. Belki de hademe Nalan'dan hoşlandığından bana iyi davranıyordu. Herkes çıkarları için bir şeyler yapmaz mıydı zaten...
Nalan da arada minik dudağına ruj sürüp benimle gelir, Koray ile utangaç sohbetler ederdi. Ben de gider boyumdan kat kat uzun atları tarar, sever evden çaldığım kesme şekerleri onlara yedirirdim. Birde minik bir tay vardı burada, boyum anca ona yeterdi ve çok da iyi anlaşırdık. Ata binmeyi çoğunluktan iyi bilirdim anlayacağınız...

Okulumuzda tek sevdiğim şey boks derslerinin olacağını öğrenmekti. Yeni şeyler öğrenmeyi severdim. tek yapmayı sevdiğim şey buydu zaten. Hemen kayıt olmuş ve iki gün sonrasında derslerini almaya başlamıştım...

Artık geçmişi bırakıp şimdiye dönme zamanı...

Yıllar sonra, 25 yaşında...

   Etraftaki herkes siyahlara bürünmüştü. Gözümde güneş gözlüğüm, kafamda siyah eşarbım... deri eldivenli elim ağzımın önünde durmuş ağlıyordum. Ağlamaya çalışıyordum doğrusu... Herkes aynı şeyi söyleyerek artık uzaklaşıyordu...

  Sevgili kocam ölmüştü, mezar yüzlerce kişi ile doluydu. 'Başın sağolsun' o kadar duymuştum ki artık başımda yankılanıyordu sesler...

  Daha evliliğimizin ilk ayında merdivenlerden düşmüş ve hayatını kaybetmişti. Çok da üzülmeye gerek yoktu. Yaşı gelmiş adamı engelleyemeyi, değil mi?

Üzerinden kalan miras, onun isteği ile bana geçmişti...

Suratımda az kalsın gülücük oluşacakken kendimi tuttum. Herkes gittiğinde  mezara yaklaştım iyice...

Dizimin üzerine inmeden toprağına baktım. "Hak ettiğini buldun Ceyhun. Her şey için yine de teşekkürler" avucumdaki toprağı üzerine attım sonra. Arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Yanımda elinde siyah şemsiyeyle bir koruma koşturup kafamın üzerinde tutup beni güneşten korudu. Siyah araca kapımın açılmasıyla binip malikaneye yol almasını dört gözle bekledim.

-

Avukat ile her şeyi ayarladığımızda koca evde tek kaldım. Etrafımda bir tur attım ve duvarları süsleyen araba fiyatı tabloları inceledim. Derin bir nefes alarak odama girdim. Üzerime en güzelinden elbisemi giyip deri çizmelerimi geçirdim. Kırmızı rujumu da istekle sürdüm. Bugün yeni bir sayfa açılıyordu. Evin değiştirmek istediğim alanlarını bir mimarla konuşup yakın zamanda tadilatlara başlanmasını sağladım. Ev o kadar büyüktü ki, içini doldursun diye çalışan sayısını arttırmıştım. En yakın iki korumam vardı. Yanımdan pek ayrılmazlardı. Biri Tan diğeri Görkem'di. Cüsseleri ağır, uzun boylu ve oldukça yakışıklılardı. Tan yanıma gelerek "Feryal hanım, depolara gitmeliyiz. Hasanlar işi halledememişler" kafamla onaylayarak masadan bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Tan ve Görkem hızla çakmaklarını yaktı. En yakındaki ile sigaramı yakıp derince içime çektim dumanı. Arkamı dönüp dumanı üfleyerek yürümeye başladım. Büyük araca kapım açılınca bindim peşimden tan ve görkem de bindi ve depolara ilerlemeye başladık. "Hasanı sikeceğim" Dedim. "haber vereyim efendim" dedi Görkem. Telfonu ile uğraştı bir süre...

Arabadan Tan'ın elini tutarak indim ve adam sürüsünün içine adımladım. "Neler oluyor, ne bu hal!" Dediğimde Hasan "efendim alperi halledecektik ama arkadaşı geldi, her şeye engel oldu sonra da tüydüler" ellerini birleştirmiş kafasını öne almış konuşuyordu. "Sana vereceğim işi siksinler Hasan! Bir şeyi de halledemiyorsun!" Hiç ses etmeden durdu öylece. "Alperin arkadaşı kimmiş? Ne iş o?" Hasan gözlerime bakmadan yeri inceleyerek  cevapladı "Kuzey Soyluhan, güneş holdingin varisi efendim" derin bir nefes aldım. "Her işi ben halletmek zorundayım değil mi?!..Bir kaç gün gözüme görünme de hatanı unutayım" Diyerek Arkamı döndüm. Araca hemen binerek yola koyuldum.

-

Kuzeyin yerini tespit etmiş ve gittiği restorana adım atmıştım. Etrafta gözlerimi gezdirirken restoranın sahibinin dibimde "hoşgeldiniz Feryal hanım" laflarını hiçbir şey demeden geçtim. Ardınan Kuzeyin masasını hedef alıp adımlamaya başladım. Genç bir kızla oturmuş gülüşerek konuşuyorlardı. Masalarının başına geçerek "arkadaşına defolmasını sen mi söylersin ben mi söyleyeyim" Kuzey gözlerini gözlerime çıkardı ve "sen kimsin" dedi alayla. "Siktirgit lan, kalk çabuk" diyerek kıza diktim bakışlarımı. Ceketime doğru elimi götürdüm. Silahımın gözükmesini sağladığımda kız cevap veremeden ayaklandı ve arkasına bile bakmadan hızla uzaklaştı. Dilimi dudaklarımda gezdirip sıcaklaşmış sandalyeye oturdum. Oturduğu yerde dikleşmiş Kuzeyin tersine yayılarak oturdum ve belimdeki rahatsız eden silahı masaya koydum.
"Ne yapıyorsun sen?" Beni anlamaya çalışıyormuş gibi inceliyordu. "Seni uyarmaya geldim. Yakışıklı adammışsın." Kırmızı dudaklarımı dişledim ve dirseklerimi masaya koyarak ona yaklaştım. Fısıltı ile "arkadaşına bir daha yardıma kalkma yoksa..." ayağımdaki topuklu ayakkabımla alttan aletine doğru uzandım ve ayağımla okşadım. "Tüm yaşamını utanç içinde yaşarsın ve sex yapamazsın" diyerek ayağımla aletine baskı uygulayarak nefesimi suratına üfledim. Yüzü kızarmış sinirle beni izliyordu. Ayağımı aletinden çekip yüzündeki kızarıklığı bir nebze azalttım. "Diyeceğin bir şey var mı?" Dedim meraklıymış gibi yaparak. "Siktirgit" dedi. Gülümsedim sözüne. Ardından etrafı umursamadan dudaklarına uzanıp hırçınca öptüm ve alt dudağını sertçe dişleyerek kanattım. O inlerken ben dudağımı ondan ayırdım ve baş parmağımla dudağımın etrafını sildim. Bir şey demeden ayağı kalktım ve restorandan delici bakışlar eşliğinde çıktım. Kapısı hemen açılan araca binerek eve yol aldık. Bu adam beni nedensiz tahrik etmişti. Eve geçtiğimde geceliklerimi giyerek odama girdim.  Yatağıma uzandığımda içeri tan ve görkem girdi. İç çamaşırları ile yanıma uzandılar. Yatakta doğrulup ikisinin üzerine doğru çıktım..

Size seks arkadaşlarım olduklarını söylemeyi unutmuşum tüh...

.
.
.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜÇ KADINI(askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin