Genç kız mezarı olarak düşündüğü karanlık odada sakince gözlerini açtı. Artık tüm bu zincirlere ve karanlığa alışmıştı. Her sabah gözlerini açtığında gelen ağlama dürtüsünü yine yutması gerekmişti çünkü ona saatler gelen bir süre sonra kapı tiz bir ses çıkararak açılmıştı. Genç adama güçsüz görünmemek için ağlamaması gerekiyordu. Ancak başına gelebilecek korkunç şeyleri düşününce haykırdı;
"Dur! Sakın yaklaşma! Bana ne yapacaksın?" Kızın bağıran boğuk sesine karşılık genç adam sakince konustu;
"Kapa çeneni." demekle yetindi sadece. Her zamanki otoriter sesi beyninde yankı yapmıştı.
"Beni burada tutamazsın." kızın sesi güçsüz çıkmıştı. Ona karşı koymasının imkanı yoktu.
Oğlan her zamanki alaycı gülüşünü ortaya koydu, "izle ve gör." dedi. Genç adam onun üstüne yürüyünce kız korkuyla geriye kaçmaya çalıştı. Beklentinin aksine kızın yanına sadece bir bardak su ve karanlıktan içindekilerin görünmediği bir tabak bıraktı. Kıza bir süre baktı ve tek kelime etmeden odayı terk etti.
Genç kız bu duruma nasıl düştüğünü gözden geçirdi. Tek yaptığı biraz eğlenmek için tatile gitmesiydi. Orada aklına en son gelecek kişinin katil olduğunu bilemezdi.