İyi okumalar!
Sabahın saat sekizinde parlak zeminlere çarparak yankılanan topuk sesleri küçük çaplı bir yankıya sebep oluyordu. Kapıdan girdiği anda etrafındakiler hızla kendine çeki düzen verirken aldırış etmeden kolunda duran ince, kahverengi saate göz attı. Cebindeki kartı çıkartıp ekrana okuttuğunda karşısındaki adamın gür sesi duyuldu.
"Günaydın Bay Kim."
"Sana da günaydın Hyungshik."
İri yarı güvenlik saygıyla eğildi. Uzun süredir, henüz babası şirketi kendisine bırakmadan önce bile Hyungshik burada çalışırdı. Taehyung otuzlarının ortalarında olan bu adamı başıyla onayladığında güvenlik tekrar konuştu.
"Bay Park da biraz önce geldi, yaklaşık on dakika oluyor."
Duyduğu isimden sonra Taehyung'un mimikleri hafiften değişse de belli etmeden onaylayıp yürümeye devam etti. En üst kattaki odasına çıkana kadar birkaç kişiyle daha selamlaşmış, hepsine karşı da güler yüzlü olmaya çalışmıştı.
Babasının disiplininin aksine Kim Taehyung biraz daha sevecendi. Çalışanlara her zaman yumuşak yaklaşır, ancak koruması gereken sınırı iyi bilirdi. Henüz genç yaşına rağmen iyi bir yöneticiydi. Bundan iki yıl önce, henüz yirmi altı yaşındayken, babası koltuğunu genç oğlu ve tek varisi olan Taehyung'a bıraktığında iş dünyası bu büyük haberle sallanmıştı. Taehyung bu şirketin dördüncü yöneticisi sayılırdı, büyükbabasının babası Seul'e geldiğinde kendine ait bir işi olması gerektiği inancıyla yola çıkmış, zorlu yollardan geçmesine rağmen şirketini başarıyla kurmuştu. Daha sonra sıra büyükbabasına oradan da babasına geçmişti.
Taehyung'un babası henüz altmış yaşındaydı. Kim ailesinin geçmişine bakıldığında koltukta olmak için çok yaşlı sayılmazdı ancak kendisi artık biraz daha sakin ve stressiz bir hayatı istemişti. Ayrıca biricik oğlu Taehyung'a güveni sonsuz olduğundan henüz genç yaşına rağmen şirketi yönetmesinde bir sıkıntı görmemişti. Bir diğer güvencesi ise Taehyung'un yanındaki kişiydi. Park Jimin. En yakın arkadaşı Park Jihyun'un oğlu, Taehyung'un çocukluk arkadaşı ve sağ kolu. Bay Kim şirketin başına geçtiği ilk yıllarda tanışmıştı Park Jihyun'la. Anlaşmalı oldukları mağazalardan birinin başındaydı ve hemen hemen yaşıtlardı. Park Jimin dünyaya geldiğinde dışarıdaki bekleme koltuklarında babasının yanındaki kişi Taehyung'un babasıydı. Yalnızca iki ay sonra Taehyung dünyaya geldiğinden beri birliktelerdi.
Birlikte kumdan kale yapmışlar, aynı zamanda okuma-yazma öğrenmişlerdi. İkisinin de süt dişleri aynı zamanda dökülmüş, lisede aynı sırada beraber oturmuşlardı. Sigaraya başlamaları ikisinin de on yedisine denk geliyordu, keza Jimin'in erkeklerden hoşlandığını itiraf etmesi de Taehyung'un o sıralar kendisine söylemesi sayesinde olmuştu. Taehyung kendini bildi bileli Jimin yanındaydı ve babası onu başa geçirmekten söz ettiğinde Jimin'in yanında olmasını kendisi istemişti.
Her ne kadar Jimin de yönetici düzeyinde olsa da Taehyung bazen aynı zamanda koruması olarak da görüyordu. Elbette kendisini koruması için işe aldığı insanlar vardı ancak Jimin etraftayken her şey daha kolaydı. Verdiği güven duygusunun yanı sıra aynı zamanda yapılı sayılırdı. Taehyung Jimin'den birkaç santim daha uzundu ancak kaba kuvvet konusunda hiç şansı yoktu. Vücudu bir erkeğinkine göre oldukça narin sayılırdı. Jimin'in aksine kas yapmak gibi bir derdi hiçbir zaman olmamıştı. Kavgalar pek ona göre değildi, Jimin de çok kavgacı biri olduğundan değildi ancak en azından kendini korumasını bilirdi. Gözdağı vermek konusunda üstüne yoktu ve bu özelliği sayesinde öğrencilik hayatında Taehyung üstündeki gözlerin hep Jimin tarafından savuşturulduğunu hatırlıyordu. Ailesinden dolayı yeterince bakışın hedefi olan Taehyung yalnızca Jimin yanındayken rahat davranabiliyordu. Farklı konularda birçok eleştiri aldığı zamanlarda; güçsüz olduğu, farklı olduğu ima edildiği zamanlarda Jimin ona güç olurdu.