yirmi yedi numaralı baykuş postası

2.7K 201 417
                                    

İyi okumalar!

✉️

Tik. Tak.

Hava güneşliydi, binanın bu katından duyamıyordum ama kuşların neşeli bir şarkı tutturduklarından emindim çünkü aynı şarkı içimde de çalıyordu. Sırıtışımın müthiş bir ısrarla yerleşmek istediği suratımı ciddi tutmaya çalışarak geriye yaslanıp sabahtan beri yaptığım gibi, Violet'i dinlemeye çalıştım. Oysa saatin tik takları içimdeki şarkıya melodi oluşturuyordu sadece, söylediği şeyleri anladığımı pek söyleyemezdim.

Tik. Tak. "Ve öğlen ikide, Bay Kang'ın önerdiği yeni tasarımcıyla bir toplantınız var."

O melodiye ayak uydurarak parmaklarımı da masaya vurmaya başladığımda Violet, tabletinin ekranından bir şeyleri kontrol etti, kaşları hafifçe çatılırken ağzını yeniden araladı.

"Bir şey daha var-"

Tik. Tak.

İçime huzurlu bir nefes aldıktan sonra sandalyemde geri yaslanıp bir saniyelik sessizliği dinledim ve akreple yelkovan, aynı anda vurup saatin on olduğunu duyurunca beklediğim telefon sesinin, içime yayılan huzur gibi, odaya yayılmasına izin verdim.

Oturuşumu biraz daha genişletirken suratımda çoktan yerini almış gülümsememle telefonuma uzandığımda Violet, duymadığım bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Bakışlarımı telefonun ekranından kaldırıp ona dikerek "Dinle," dedim, sesim cıvıl cıvıldı. Senenin bu gününe, bu saatine bayılıyordum.

"Dinle Violet, bu aramayı yanıtlamam gerek ve bence sen de birkaç dakikalığına dışarı çıkmalısın. Gürültüden pek hoşlanmıyorsun."

Bir anlığına, az önce her ne anlatıyorsa anlatmaya devam edecekmiş gibi hareketlendi ama saate bir bakış atarak omuzlarını düşürürken anında bundan vazgeçti. Elindeki tabletin ekranını kilitledikten bir saniye sonra önümde hafifçe eğilip dediğimi yaptı ve beni, keyiften dört köşe, odamda yalnız bıraktı.

Kendimi, kopacak fırtınaya hazırlamak için içime derin bir nefes daha çektim; neredeyse kapanmak üzere olan aramayı yanıtlar yanıtlamaz, hattın öteki ucundan bir küfür koptuğunda da o nefesi, rahat rahat geri verdim. Sırıtışım genişledi. Sandalyeme iyice yaslanıp ayaklarımı masama uzatmadan hemen önce elime bir kalem aldım ve sahiden keyifli çıkan sesimle "Hediyemi almışsın." diye mırıldandım. Bir küfür daha... elimdeki kalemi çevirmeye başladım.

"Bir gün bu dergilerin hepsini münasip bir yerlerine sokuşturacağım."

Ettiği küfürlerin yeterli olduğunu düşünmüş olmalı ki derin bir nefes almasının ardından kurduğu cümlesi biraz daha sakindi. Evet, sakin.

"Ben o dergileri senin için alıyorum ama," dedim, alınmışım gibi yaparak sesimi biraz dramatikleştirdiğimde. "Tercihtir tabii, bir yerlerine de sokuşturabilirsin, yine de ben daha çok kendinle ilişkini geliştirirsin diye-"

"Dinle." diyerek araya girdi, nedense sırıtıyormuş gibi hissetmeme neden olan bir tını vardı sesinde. Bir ürpertinin parmak uçları sırtımda gezindi, kaşlarımı çattım. "Beni sinir ettiğin bir gerçek ama sen de yaratıcılığını kaybediyorsun."

Kaşlarımı çattığımı görmüş gibi, sesine biraz daha keyif gelmişti. Şimdi neredeyse, suratında o sırıtışı görebiliyordum. "Bu bana gönderdiğin kaçıncı dergi? Başka bir fikir gelmiyor mu aklına?"

"Beşinci." diye cevapladım ve cevaplar cevaplamaz bunun kulağa ne kadar salakça geldiğini fark ettim. Haklıydı. Onu daha başka bir sürü şekilde kışkırtabilirdim, eskiden yapıyordum da. Ona bir sürü seks oyuncağı göndermiştim; kayganlaştırıcı, kelepçe, vibratör...

Yirmi Yedi Numaralı Baykuş PostasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin