Şizofreni hastalığı, semptomlar azaldığında bile ömür boyu tedavi gerektirir. İlaçla ya da psikososyal terapi, bireyin durumu yönetmesine yardımcı olabilir. Bazı vakalarda, özellikle kriz dönemlerinde veya semptomların şiddetli seyretmeye başladığı dönemlerde bireyin güvenliğinin, doğru beslenmesinin, yeterli uyku düzeninin ve temel hijyeninin sağlaması için hastaneye yatırılması gerekli olabilir.
Normal şartlarda şizofreni tedavisi süreci deneyimli bir psikiyatrist rehberliğinde bir ekip tarafından sürdürülür. Bu ekipte bireye sağlanacak bakımı koordine etmek için bir psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir psikiyatri hemşiresi ve bir vaka yöneticisi bulunabilir. Tam ekip yaklaşımı, şizofreni tedavisi konusunda uzman kliniklerde mevcuttur.
İlaçlar tedavisi şizofreni tedavi sürecinin temel taşıdır. Antipsikotik ilaçlar bu süreçte en sık reçete edilen ilaçlardır. Kullanılan ilaçların dopamin adı verilen bir beyin nörotransmitterini etkileyerek semptomları kontrol ettikleri düşünülmektedir. Antipsikotik ilaçlarla tedavinin amacı, belirti ve semptomları mümkün olan en düşük doz ilaç kullanımı ile etkili bir şekilde yönetmektir. Psikiyatrist, bu sonuca ulaşmak ve zaman içinde bireyin değişen şartlarına uyum sağlamak için farklı ilaçlar, farklı dozlar veya kombinasyonlar deneyebilir.
Antidepresanlar veya anti-anksiyete ilaçları gibi diğer ilaçlar da bu süreçte antipsikotik ilaçlara destek olabilir. Normal şartlarda semptomlarda bir iyileşme olduğunu fark etmek birkaç haftalık bir süreci gerektirir. Şizofreni ilaçlarının ciddi yan etkileri, bireyi ilaç kullanımına karşı isteksiz kılabilir. Tedavi sürecinde hastanın işbirliği yapma isteği ilaç seçimini etkileyebilir, örneğin hap almaya karşı koyan bir hastaya enjeksiyon yapılması gerekebilir.
Şizofreni tedavisinde kullanılan birinci nesil antipsikotikler, aralarında geri döndürülebilir veya geri döndürülemeyen bir hareket bozukluğu olan geç diskinezi geliştirme olasılığı da bulunmak üzere yaygın ve potansiyel olarak önemli nörolojik yan etkilere sahiptir.
Bazı antipsikotikler kas içi veya deri altı enjeksiyon olarak verilebilir. İlaca bağlı olarak genellikle her iki ila dört haftada bir kullanılırlar.
İlaç müdahalesi sonucunda şizofreni kaynaklı psikoz durumu düzeldiğinde, ilaç tedavisine devam etmenin yanı sıra, psikolojik ve sosyal yani psikososyal müdahaleler de tedavi süreci için önem kazanır. Buna göre gerçekleştirilecek bireysel psikoterapi, hastanın düşünce kalıplarını normalleştirmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, bireye stresle başa çıkmayı öğrenmek ve şizofreni semptomlarının tekrarlamasının erken uyarı işaretlerini belirlemek, hastalığın yönetilmesinde bireye yardımcı olabilir.
Psikososyal müdahale ile tedavi sürecinde verilecek sosyal beceri eğitimi, bireyin iletişim ve sosyal etkileşimlerini geliştirmeye ve günlük faaliyetlere katılma yeteneğini artırmaya odaklanır. Aile terapisi ise şizofreni ile uğraşan ailelere destek ve eğitim sağlar. Mesleki rehabilitasyon ve destekli istihdam şizofreni hastalarının iş eğitimini almalarına, iş bulmalarına, ve işi sürdürmelerine yardımcı olmaya odaklanır. Şizofreni hastalarının çoğu bir çeşit günlük yaşam desteğine ihtiyaç duyar. Uygun tedavi ile şizofreni hastalarının çoğu hastalıklarını yönetebilir ve normal ya da normale yakın bir hayat sürdürebilir.
İlaç tedavisine yanıt vermeyen şizofrenili yetişkinler için son bir çare olarak elektrokonvülsif tedavi yani EKT düşünülebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şizofreni
Randomşizofren hastalarının yaptıklarını yaşadıklarını,tedavilerini,belirtilerini,ve testi burda bulabilirsiniz iyi okumalar işte yeni kitap şizofren...