...
Bıçakla bileğim araasındaki mesafe lümle yaşam arasındaki çizgiydi ve ölmeye cesaret edemedim. Ve yaşamayı seçtiysem bunu hakkını vererek yapmalıyım. Ne kadar depresif hissedersem hissedeyim orada bir yerde yaşamaya değecek bir avuç insan var. Gerçek dostlarım var. Ailem var. Zorda olsa onlara çok güvenen ve değer veren yönümü gösterdim. Bunun tek anlamı onlara bağlanmış olduğum.
Arkadaşımın yaşadıkları ve intihar edeceğini söylemesi beni beklediğmden çok etkiledi. Öylesine sarf edilmiş sözler değildi. Kaybedecek bir şeyinin olmadığını belirten sert kelimelerden ibaretti.
Belkide hap dolu avuyla ağzı arasında azalmakta olan mesafe ona bana düşündürdüklerini düşündürecek. Ya da belki sonsuza kadar kayıp gidecek elimizden...
Psikolojisini anlıyorum. Ardında bırakacağı yaşlı gözler umrunda olmayacak. Bencilleşecek, tahmin bile edemeyeceği kadar. Sonra tekrar kızacak her şeye. Ve eğer benden daha cesur olursa ölüm onu bizden alacak. Yaşayacağım üzüntüyü düşünmenin bile bir tarifi yok.
Aslında hep intihar etmek isteyen insana saygı duymalarını isterdim. Ama anladım ki geride bırakılan taraftan olunca bencilliğine çok kızıyorsun ama bir o kadarda çok seviyorsun.
Şimdi düşün...
Arkanda brakacağın o bir avuç insanın kafasında bunlar dönüp duracak. Belki engel olamadıkları için kendilerini suçlayacaklar. Belki peşinden gelmek isteyecekler.
O bir avuç insanı da seninle karanlığa götürmek istediğine emin misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Letter From Me
RandomBirkaç satırda dürüstçe ifade ettim kendimi... Özetle; İntihar etmeyi kafanıza iyice yerleştirdiyseniz, bu konu hakkında en az 100 defa düşündüyseniz ve kararınız değişmiyorsa, bir 100 defa daha düşünün.. Lütfen..