Hak yolu ve manevi terbiye kalple başlar; çünkü kalp, içinde insanî sıfat ve marifetlerin toplandığı manevi bir cevher olup vücudun karar merkezidir. Kalbin kesin azim ve kararına niyet denir. Niyet işin evvelidir. Niyet, amelden hayırlıdır. Niyetle istenen, samimiyettir. Samimiyet, bütün hayırların anahtarıdır. Yüce Allah her işimizde kalbe ve kalpteki niyette bakar. Niyeti güzel olan güzel sonuç alır; kötü olan, yolda kalır. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v), bu konuda şöyle buyurmuştur.
'' Hiç şüphesiz ameller niyetlere göre değerlendirilir ve karşılık bulur. Herkese niyet ettiği şey verilir. Kim, hicretini Allah ve Resulü için yaparsa, onun hicreti Allah ve Resulü için olur. Kim de hicretini elde edeceği bir dünyalık ve evlenmek istediği bir kadın için yaparsa, onun hicreti de niyet ettiği bu şeylere olur.''
Bu hadis-i şerif, mükellef olan bir kulun yaptığı ve yapacağı bütün ibadet ve işleri içine almaktadır. Bu hadisin beyan edilmesine sebep olan hadise de konumuz için ibretliktir. İlgili rivayet şöyledir:
Mekke-i Mükerreme'de adamın biri bir kadına talip olup onunla evlenmek istedi. Kadının ismi Ümmü Kays idi. Kadın adama Medine'ye hicret etmeyi şart koştu. Adam da hicretini fazilet ve sevabına ulaşmak için değil, sırf kadına kavuşmak için Mekke-i Mükerreme'den kalkıp Medine-i Münevvere'ye hicret etti. Görünüşte bu adam da diğer müslümanlar gibi vatanını terketti. Fakat diğer müslümanlar bu hicreti sırf Allah ve Resulü için yaptılar. Adamın durumu Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) sorulunca, bu hadisi beyan buyurdular. Arkadaşları ona, Allah için değil de kadın için Medine'ye göç ettiği için, ''Ümmü Kays'ın muhaciri'' diyorlardı.
Herkes, amelden önce niyetine bakmalıdır. Niyet Allah rızası olmayınca, ne yapılsa boştur; sahibine faydası yoktur; ta niyetini düzeltene kadar.
Hadis-i şerifte niyetin önemi şöyle belirtilmiştir:
''Müminin niyeti amelinden hayırlıdır. Mümin (Allah için) bir amel yaptığı zaman kalbinde bir nur yayılır.''
Bütün arifler, bu konu üzerinde çok durmuşlardır. Öyle ki büyükler, terbiye yolunda ilerlemenin veya geri kalmanın temelde niyete bağlı olduğunu söylemişlerdir.
Büyük veli Cüneyd-i Bağdadî (k.s), bu mühim konuya şöyle dikkat çekmiştir:
''Manevi terbiyeye giren kimseyi Hak yolunda gerileten, manevi yükselmesini engelleyen ve yolunu tıkayan şeylerin çoğu, başlangıç halinin ve niyetinin bozukluğundan kaynaklanır.''