09062018
İnsanı birçok şey yaralayabilirdi bu acımasız Dünya'da.
Kimini acı bir ayrılık, kimini hoş olmayan sözler, kimini yanlış alınan bir eşya, kimini ise bir bıçaktan daha keskin olan bakışlar.
Liste her seferinde böyle uzayarak gider, insan sonunu göremezdi. Şu an bu durumun ortasında elimde gelin çiçeği ile dikiliyor ve beni yaralayan şeyin ne zaman biteceğini algılamaya çalışıyordum.
"Midem bulanıyor," arka çaprazımda oturan kadın beyaz gelinliğinin eteklerini salladığında buruk bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim. "Biraz daha yavaş gidin."
Ne hissedeceğimi, nasıl davranacağımı bilmediğim o tatsız saatlere sonunda giriş yapmıştık. Yaklaşık iki aydır kendimi bu seramoni için hazırlıyor, evde pratiğini yapıyordum lâkin gerçeğinin verdiği acı pahabiçilemezdi.
Derin bir nefes aldım düğün salonuna yaklaşan araba yavaşlarken.
Beni yaralayan şeyin sevdiğim adamın düğününe gidiyor oluşum olduğunu bir türlü kabullenmek istemiyor, şu sıralar özenle uzattığım tırnaklarımı kemirerek kendimce stres atıyordum.
Canım yanıyordu.
Dikiz aynasından belli etmemeye çalışarak bakışlarımı oldukça mutlu görünen ikiliye çevirdim. Bundan sadece birkaç yıl öncesine döndüğümüzde sadece o ve ben kalıyorduk.
Ne ailemiz vardı ne arkadaşlarımız. Sadece birbirimize özel olduğumuz nadir ve hoş zamanlardandı.
'En sevdiğim kadın hep sen olacaksın Chaeyoung.' yıllar önce verdiği sözünün arkasında duramayacak gibiydi şimdiden.
Ona olan bakışları, gülüşü ve konuşurken seçtiği süslü cümleleri çok farklıydı ve bu beni her geçen gün daha çok yaralıyordu. Benim en büyük günahım, hislerimden bir türlü haberdar olamayan arkadaşımı sevmekti.
"Kiliseyi geçtiniz." dedim düşüncelerimin arasından sıyrılıp dalgın bakışlarla ilerleyen şoföre dönerek. "İkinci kavşaktan dönmeniz gerekiyordu."
"Chaeyoung haklı." beni destekleyen kalın ses hemen arkamdan geldiğinde bir şey demek yerine kafamı geriye yasladım ve çantamın zincirini daha sıkı kavradım. "Şu köşeden dönebilirsiniz."
İçimde melekle cebelleşen şeytana uysaydım onları uyarmaz ve düğünlerinin nasıl aksadığını kahkahalarla izlerdim ancak bunu yapmayacak ve o evlendikten sonra bir köşeye çekilecektim.
Bana yapılmasını istemediğim bu durumu başka bir kadına kendim yapamazdım bu yüzden yarım bıraktığım masterımı tamamlamak adına Avustralya'ya geri dönmeyi planlıyordum.
"Dikkat et sevgilim." Jungkook arabadan indiğinde yardım etmek için Miyeon'un elinden tutmuş ve arabadan inmesine yardımcı olmuştu.
Onların aksine hızlıca arabadan indiğimde kapıyı kapattım ve kilisenin uzun merdivenlerine ilerledim. "Chaeyoung, çantamı alır mısın?" Miyeon'un ince sesi sinirlerimi oldukça geriyordu. Duymamış gibi arkamı bile dönmeden saçlarımı savurdum fakat Jungkook'un dudağından çıkan kelimeler beni olduğum yere kilitlemişti.
"Chaeyoung, çantayı alır mısın? Kiliseye çantayla giriş yapamayız." birkaç adımda yanıma gelip elime çantayı tutuşturduğunda gülümsedi ve parmaklarını saçlarımın üzerinde dolaştırdı. "Ah, şey söylemek için fırsatım olmadı ama çok güzel olmuşsun."
Bir teşekkür ya da karşılık almayı beklemeden müstakbel karısının yanına ilerlediğinde alayla kırpıştırdım gözlerimi.
Miyeon beni kesinlikle her işini yapacak olan bir obje gibi görüyordu ve Jungkook bunun farkında değildi. Resmen kullanılıyordum.
Gelin çantasını sinirle sıktığımda tekrar önüme döndüm ve çıkması bir işkence olan büyük basamakları saniyeler içerisinde tırmandım.
Onların yürüyüşüne engel olmamak için arka kapıdan kiliseye girmiş ve benim için ayrılan koltuğu es geçip en arkaya oturmuştum. Jungkook'u uzun zaman sonra ilk kez böylesine mutlu görüyordum ve asık suratımla onu üzmek son isteyeceğim şey olurdu.
Bu sebepten ötürü en arkada kendi başıma oturmak en iyi seçenek gibi gözükmüştü.
"Burada ne yapıyorsun?" tanıdık bir kadın sesi kulaklarıma dolarken kafamı hafifçe sola çevirdim.
"Bir evlilik töreninde ne yapılıyorsa onu yapıyorum," dedim omuzlarımı dikleştirerek. "Sessiz olursan sevinirim."
"O yüzden sormamıştım," kollarını beline sardı ve benim gibi kafasını büyük çiçeklere çevirdi. "Bana hâlâ küs olduğuna inanamıyorum, özür diledim."
"Sence konumuz seni affetmemiş olmam mı? Arkadaşın evleniyor, günün tadını çıkar."
Onu susturmuş olmanın verdiği huzurla kafamı geriye yatırdım ve beyaz ışıkları ile gözümü alan tavanı süzdüm. Uçurumun sonuna kadar gelmiştim lâkin şimdi geri dönmem gerekiyordu. Jungkook'un hayatında biri varken, adı o olan bu uçurumdan atlayamazdım.
Hemen önünde oturduğum kapı sonuna kadar aralandığında heyecanla bekleyen insanlar ritimli bir alkış yağmurunu başlatmışlardı.
Derin bir nefes aldım. Bir an önce eve gitmek ve bu lanet günü unutmak istiyordum.
"Üzüldüğün çok belli Chaeyoung," Naeun bir kez daha konuştuğunda kuruyan dudaklarımı ıslatarak ona döndüm. "Onun için geç kalmadın. Miyeon'un sırları ortaya çıktığında Jungkook sana gelecektir."
Onun bu vahim konuşmalarına göz devirdiğimde gülümsemişti. Naeun, eskiden beri boş konuşmayı severdi. Zaten ben ve Jennie onu bu yüzden aramızdan çıkarmıştık.
"Naeun, boş konuşacaksan yanımdan git çünkü seni çekecek havamda değilim."
Yüzündeki gülümseme solarken gözlerimi üzerinden çekip küçük sahneye çevirdim.
Fazla mutlulardı. Ve ben aptal gibi onun ardından üzülüyordum. "Şaka gibi durabilir ama yalan söylemiyorum, ben olmasamda sen benim arkadaşımsın Chaeyoung." biraz duraksadı ve oturduğu yerden kalkarken sözüne devam etti. "Miyeon seni ona kendi elleri ile itecek. Sadece bekle."
Naeun yanımdan ayrıldıktan yaklaşık bir saat sonra aldığım arama yüzünden düğünü terketmek zorunda kalmıştım.
Gelecek zaman ikimiz için güzel şeyler getirecekti fakat o bunları görmemekte ısrar edecekti. Ne de olsa ben onun biricik arkadaşıydım.
...
suratıma tokat atsanız yeridir bölüm biriktirmeden salıyorum kitabı pişmanlık yolda...
her neyse acemiliğimi olabildiğince uzaklaştırmaya çalıştım umarım seversiniz ^^
bu kitapta şerefsiz bir jk görmeyeceğiz sanırım ama bu sinir olmayacağınız anlamına gelmiyor :))
iyi geceler♡
ayol bu arada konuyu bilmiyorsunuz ama geçmişten gireyim ki kafanızda otursun konu dedim birkaç bölüm böyle geçmişten olur sonra ikilinin yakınlaştığı 2021'e geçerim direkt
+ ikinci dönem sınava girmeyeceğim için taslağımda ne var ne yok hepsini salıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovesick ♡ rosekook
Fanfiction"Eğer kalbime söz geçirebilseydim, emin ol seni sevmezdim Jeon." Roseanne yağan yağmurun altında ıslanırken, ağrıyan kalbini tuttu. Sevdiği adamın düğününe katılmış olmak onu nasıl bu kadar yaralayabilmişti? Aslında bilmiyordu, hatayı en başında çoc...