Me Before You

73 19 47
                                    


"Merhaba Taehyung. Konuşmalıyız, lütfen beni bölme."

Elim gergince ensemde gezindi, nereden başlayacağımı bilmiyordum. O kadar prova yapmıştım buraya gelmeden önce oysa ki.

Yalnızken dilimden rahatlıkla dökülen sözcükler; şimdi bir duygu karmaşasında, bir kara deliğe düşmüş gibi, kaybolmuştu.

"Beni öptüğün günü hatırlıyor musun? Kütüphaneden çıkmıştım ve hava karlıydı. Gözlerimden akan yaşları gizleme gereği duymuyordum. Seni başka biriyle gördüğüm için gökyüzü de üzülmüş olmalıydı."

Aklıma doluşan anılarla yanağımdaki yaşlar tazelendi. Buraya geldiğimden beri ağladığımın farkında değildim. Senin yanındayken etrafımda geçip giden dünyayı hiç umursamadığım için olmalı.

Sahi, sen de benimle aynı duyguları mı paylaşıyordun? Bilmiyorum. Çünkü kapatmıştın kendini insanlara. Belli etmezdin duygularını.

"Bahse girerim, karanlıkta bir yazarı öptüğün için pişman olmuşsundur..."

Üzüntülerimin yükü başımı eğmiş, omuzlarımı düşürmüştü. Zamanlamam mı yanlıştı, yoksa kendime itiraf etmeye mi hazır değildim bilmiyordum. Pişman olduğunu söylesem de içimde bunun olmaması için dualar ediyordum.

Pişman değilsin, değil mi Taehyung?

"Şimdi seni çaldım ve kalbime kilitledim. Gerçekte yanımda olmasan da, hayatım üstüne yemin ederim ki; kalemi elime her aldığımda yanımdaydın. Yazmak benim için bir hobi değil, seninle olmak için bir şans. Kalemim de bu kapıya anahtar oldu."

Her gergin olduğumda yaptığım gibi alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.  Gelen kan tadıyla, dişlerimle çok baskı uyguladığımı anladım.

Soğuk tüm vücudumu dondurmuştu, duygularım da donmasın diye dua ediyordum.

"Bunlar oldu olmasına fakat sen hiç yanımda olmadın. Ben ise devam ettim seni bir kalem uzağımda tutmaya. Seni her adımında izliyor, hareketlerini kitaplarıma hapsediyordum. Seni izlememe dayanamamış olacaksın ki polis çağırmıştın."

Gözyaşlarım akmaya devam ederken gülümsedim. Her hareketin beni daha fazla kendine bağlarken, beni hareketlerinle kendinden soğutmaya çalıştın. Başarısızlığı kabullenmeyip kendinden uzaklaştırmaya devam ettin. Bu sana sadece daha fazla başarısızlık getirdi.

"Gözlerimin sende olmasını severdin oysa, bana öyle söylemiştin. Yalan mıydı Taehyung? Neden beni yalanlarınla öldürdün? Dürüstlüğüne bile değmez miydim? Oysa ben, kendimden üstün tutacak kadar sevmiştim seni."

Gözlerimi yerden çekip önümdeki toprak yığınına baktım. Oradaydın, peşinden gelemeyeceğim tek yerde.

En karanlık zamanlarımda bir ışık bulmuş, sonra da o ışığın karanlığa gömülmesini izlemiştim.

Üstümün kirlenmesini umursamayarak yanına oturdum. Gözlerimi kapattım ve ıslanmış beyaz taş yerine sana sarıldığımı düşündüm.

"Seni nefesim yettiği kadar yanımda tutacağım. Bir yazar sana aşık olduysa ölemezsin Kim Taehyung."

Bağırarak söylemek istediğim sözcükler dilimden bir fısıltı gibi döküldü. Oysa sen her zaman kendinden emin bir şekilde konuşurdun.

Üzgünüm Taehyung, hiçbir zaman senin gibi iyi değildim. Sen, beni gözlerinde hiçbir ışık olmadan bırakıp gitmiştin. Fakat sensizliğe alışamayacak kadar senle doluydu dünyam.

"Bana olan vedan, vedaların en büyüğüydü. 'Vedalar seni öldürmez, her veda seni biraz daha ölümsüz yapar.' demiştin. Vedanla bana verdiğin bu ölümsüzlük ruhumu yavaş yavaş bitiriyor..."

****

****

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Writer In The Dark | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin