𝐓𝐡𝐞 𝐌𝐮𝐭𝐞 𝐐𝐮𝐞𝐞𝐧♕︎ 𝐉𝐈𝐊𝐎𝐎𝐊

One☄️

(eğik yazıları işaret dili olarak düşünebilirsiniz.)

  Yüzüne konan küçük buseler ile gülümseyerek gözlerini açtı kral. Karşısında ona sevgiyle bakan gözleri, şişmiş dudakları ve kabarmış saçları ile tatlı eşini  görünce kalbinin atış hızı artmaya başladı. İçinde ki deltası ona minik omegasına dokunması için emir verip sızlanınca, küçük eşini anında kolundan nazikçe tutarak göğsüne çekti. Minik beden kocaman göğse kafasını dayayıp hala gülümserken, kral kafasını anında boynuna, mührün olduğu yere sokarak eşinin güzel hafif şeftali kokusunu içine çekti. Güne bu koku ile başlaması bile ona bütün gün yetecek enerjiyi veriyordu. Eşinin Mührünün üstüne birkaç masum öpücük kondurduktan sonra, kafasını hiç istemese de beyaz boyundan kaldırdı. Ve eşinin şahane yüzüne baktı.

"Günaydın güzelim." Yüzünden silinmeyen gülümsemesi ile konuşup, eşine şefkat ile bakmaya devam ederken, karşılığında utangaç bir gülümseme almıştı. Tek kaşını kaldırarak, "Bu gün biraz utangacız sanırım."  Eşi normalde de biraz utangaç olsa da sabahları uynınca biraz arsız olurdu. İnce dudaklarına ufak bir sırıtma ekleyerek konuşmuştu. Kafasını sallayıp, eşinin dudaklarına bir buse daha kondurmuştu omega.

Bu güzel anın bozulmasını istemese de Kocasının yönetecek bir Ülkesi olduğu için mecburen Deltasını üstünden iterek ayağa kalktı omega "Daha fazla oyalanamayız Delta, kahvaltı yapıp işlerimizin başına dönmeliyiz. Bu gün konsey seninle önemli bir şey konuşacaktı." Omegasının her sabah olduğu gibi bütün günün planını ona anlatması ile kıkırdadı Kral "Peki güzelim" onayladı omegayı zaten ona karşı gelebilecek güce sahip değildi. Zira omegasına karşı gelirse başına gelebilecek tatlı -ama onun için çok zor olan- cezaları istemiyordu. "Ama önce buraya gel." Yatakta doğrulup başını yatak başlığına yaslayarak kucağını patpatladı. Omaga anında eşinin kucağına oturarak ona merakla bakmaya başladı.

Kral başını inci gibi beyaz boyna yaklaştırarak önce kokladı sonra da bir kaç tane daha öpücük kondurdu. kokusuyla uzunca eşini mühürlemeye başladı.

Eşinin üstün de tamamen kendi kokusunun yayıldığına emin olunca, Deltası yaptığı eser ile gurur duymaya başladı. "Harika oldu. Artık kimse sana yaklaşamaz." Tıpkı bir çocuk gibi neşeyle söylediği şeyler eşinin  omegasını mutlu ediyordu. Herkesin korktuğu, adını bile duyduğu zaman ürperdiği Jeon Jungkook onun yanında küçük bor çocuktan farksız oluyordu. İşte bunu seviyordu Jimin, eşinin onun yanında asıl benliğine sarılmasını seviyordu.

****

Odalarında geçirdikleri eğlenceli zamandan sonra çift tatlı bir sohbetle kahvaltılarını etmiş, işlerinin başına geçmişlerdi. Jungkook taht odasına, Jimin ise bahçesi ile ilgilenmeye.

Jungkook tahta oturduğu zaman önünde eğilmekte olan şövalye muhafız ve  konsey üyaleri başlarını kaldırmışlardı. "Otura bilirsiniz." Verdiği izin ile konsey bireyleri yerlerine oturmuşlardı. "Sizi dinliyorum konseyim" Gayet sakin çıkan sesi ve fermonları ile odada ki her kes Kralın iyi gününde olduğunu anlamıştı. Bu da onları sevindirmişti. "Efendim dün hepimiz topalnıp, çok önemli bir konu hakkında tartıştık." Kral, başını sallayarak önünde ki Konsey başkanı olan Alfa'nın devam etmesine izin verdi. "Efendim biz ülkenin menfaati için yeni bir Kraliçe istiyoruz Kraliçe Jimin, size ve ülkeye velihatlar veremiyor. Biz de bu yüzden sizin için karşı krallıklarda ki omega prensesler arasından seçim yapnaızı öneririz" işte bu sözler hem Jungkook'u hem de Deltasının çileden çıkmasına yetti. Omegasını aşağlamışlardı. Onu yetersiz olmakla suçlamışlardı.

"SİZ NASIL BENİM OMEGAM HAKKINDA BENDEN İZİNSİZ KONUŞURSUNUZ, SİZ KİMSİNİZ DE ONUN YERİNE BAŞKASINI İSTİYORSUNUZ" bir hışımla ayağa kalkıp odadakilerin titremesine neden olacak gür sesi ile konuşunca odadakiler  yere kapanıp Kralın önünde eğilerek canlarının affedilebilmesi için yalvarmaya başladılar. "Kralım affedin." Bu Kralı daha da delirtirken, kendine hakim olmaya çalıştı. "DEFOLUN!" Hırlayarak konuşması daha da korkunç görünmesini sağlarken, Herkes hızlıca odayı terk etmişti. Kral, başları eğik bekleyen muhafızlara dönüp "Kraliçe'yi çağırın bana" diye emretti. elleri sinirden titremeye başlamıştı. sakince konuşmak onun için çok zordu. Her an birinin üstüne atlayabilirdi. Muhafız anında eğilerek odadan koşarak çıkıp, Kraliçe'nin her zaman vakit geçirdiği yere hızla koştu.

****

Jungkook'un yanından ayrıldıktan sonra, her zaman geldiği yere yani bahçesine doğru ilerlemeye başladı Jimin. Bahçede ki bütün çiçekleri o ve biricik Deltası ekmişti. Bu yüzden kimse oraya giremiyirdu. Jimin, her gün gelip bahçeyi sular, çiçekleri okşayarak sevgisini hissettirmeye çalışırdı.

Bahçenin -yani ikinci cennettinin- kapısına gelince arkasında ki bir kaç muhafız ve yardımcılara baktı ve önüne döndü. Cebinde ki anahtarı çıkrarak kapı deliğine soktu, yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Anahtarı tekrar cebine koyduktan sonra, ciğerlerini işgal eden çiçek kokular ile gözlerini kapattı. Huzur bulduğu yerlerden birisi de bu bahçeydi. Yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirerek sulama kabını aldı ve çiçekleri ile ilgilenme işlemine başladı. Nedense içini  kötü bir his sarmıştı.

Sulamayı bitirince tam oturacakken kapının tıklanması ile bakışları kapıya kaydı. Genellikle bahçesinde olunca kimse onu rahatsız etmezdi. Jungkook'un kesin emriydi bu. Önemli bir şey olmuş olmalı diye düşündü.

Kapıyı açıp dışarı çıkınca karşısında ki muhafız ve diğerleri anında eğilmişti. "Majesteleri Kral Jeon sizi taht odasında bekliyor. Acele etseniz iyi olur. Kendileri şu an çok sinirli." Jimin, Jungkook'un sinirli olduğunu öğrendiği an endişelenmeye başladı. Muhafız sözünü bitirir bitirmez hemen taht odasına doğru koşmaya başladı. Arkasından Kraliçe'ye bir şey olabilir endişesi ile diğerleri de koşuyordu.

___________________

Yeni bir fice başladım. Okunacağından pek emin değilim ama olsun.

Hikaye de Jimin dilsiz. Jeon Kral zaten anlamışsınızdır. Ayrıca Omegaverse olduğunu da.