Betty'den
Sabah dokuzda çalan alarmımla gözlerimi araladım, her zaman böyle dakik değildim çoğu zaman alarm çaldıktan on dakika sonra uyanırdım. Bugün niye böyleydim bende bilmiyorum, belki de yeni kitabımın yayınlanacağının heyecanıdır. Yatakta hafifçe dikleştim ve yanımdaki komodinin üzerinde duran telefonumu elime alıp, daha fazla ayılmak için telefonuma bakmaya başladım. Telefonda gezinmemin üzerinden yirmi dakika geçmişti, üstümde hafif bir ağırlık hissetmemle daldığım telefondan kafamı kaldırdım ve yatağa baktım. Kedim yatağımın üzerinde duruyordu. Telefonu bir kenara koydum ve kedimi biraz öpüp sevdikten sonra yataktan kalktım. Lavaboya doğru ilerledim, dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm ve üstüme ne resmi ne de çok rahat olan bir kombin giyindim.
*temsili*
Kıyafeti giyindikten sonra makyaj masama doğru ilerledim ve aynaya yakınlaşıp sade bir makyaj yaptım. Nemlendiren kirazlı bir lipstick ve maskara sürmüştüm sadece. Evde dağınık olan yerler vardı ama zaman yetmezdi. Bu yüzden acele ile evden çıktım. Tam buluşacağımız kafeye varmama az kalmışken telefonum çalmıştı. Telefonu cebimden çıkardım ve arayana bakmadan açmıştım. Arayan Jughead'di yani benim menajerim, kendisine Bay Jones değilde Jughead dememi istiyordu. O da bana aynı şekilde Betty diyor.
J: Betty? Beş Dakikadır seni bekliyorum, bir şey mi oldu?
Betty içinden: Oha ciddi ciddi 5 dakikadır bekletiyorum aq?!
B: Hayır, bir şey olmadı iyiyim. Biraz geç kalktım. Varmama az kaldı zaten.
J: Tamam, bekliyorum.
Dedi ve telefonu kapattı. Ben de telefonu cebime geri koydum. Sabah sabah gözüm gönlüm açılacaktı yine..
İç ses: Saçmalama Betty menajerine de yavşamazsın be kızım!
B: O da tatlı ve yakışıklı olmasaydı benim suçum ne iç ses?
Ben sürekli böyleydim, iç sesimle konuşurdum ve bir de Veronica ile. Sırıtarak hâlâ yola devam ediyordum ki arkamdan biri bana seslenmişti.
J: Betty!
Jughead sesleniyordu, hemen arkama döndüm ve kafeyi geçmiştim.. Tanrım ne tür bir salaktım ben? Jughead'in seslendiği yere doğru gittim ve karşısına oturdum. Utandığım için ağzımı açamıyordum, umarım kızarmamışımdır.
J: Nedense çok dalgınsın Betty, ben seslenmesem gidiyordun..
B: Biliyorum üzgünüm, sanırım yeni kitap çıkacağı için biraz heyecanlıyım.
J: Seni anlıyorum, ama sen yazarsın ve bu senin üçüncü kitabın..
B: Yani?
J: Yani Betty.. Rahatla ve diğer kitaplarında olduğu gibi okuyucularınla imza gününde buluş. Ama şimdi sadece kahvaltını et. Çünkü her halinden belli oluyor, ne kadar dalgın olduğun.
B: Tamam, sanırım haklısın.
Belli etmemişim iyi bari, kitapları her seferinde bahane ediyorum. Salak değilse eğer anlayacaktır elbet bir gün. Şimdi dediği gibi kahvaltımı ettim. Hesap ödendikten sonra benim arabamla matbaaya gittik.
Bir dakika.. Benim üçüncü kitabım yayınlanacak bugün!! Aşırı heyecanlandım.. Sanırım bahane gerçek olmuştu.. Heyecanım dışarıdan da anlaşılıyor olacak ki; Jughead'in ellerini omuzumda 'arkadaşça' bir sıvazlamayla hissettim.
J: İyisin değil mi? Su falan istersen, hemen alalım.
B: Evet evet iyiyim, sadece dediğim gibi biraz heyecanlandım o kadar.
J: Tamamdır. Benim ufak bir işim var, gitmem lazım. Matbaa ile işleri hallettik. Bugün akşam dokuzda yayınlanacak. İstersen sen de evine git.
B: Tamamdır, görüşürüz.
Betty içinden: Gitme! Beraber bir şeyler yapalım.
Jughead, gitti ben de ondan yaklaşık beş dakika sonra arabama binip evime gittim. Eve gidince kedimle sohbet etmeye başladım, her zaman olduğu gibi..
B: Caramel, o çok yakışıklı ve aynı zamanda çok düşünceli bir menajer..
C: Miyav!
B: Sen de haklısın, işle aşkı birbirine karıştırmamalıyım.
C: Miyaav!
B: Seni çok sıktım galiba, hadi git bakalım.
Ah Betty! Kedi bile sıkıldı senden..Neyse akşam dokuzu bekleyelim bakalım..
---bölüm son---