pretty face with pretty bad dreams

lizkook

Sarı saçlı, uzun boylu, kırılmak üzere, asalak bir hayvan gibi yürüyor, güzel sanatlar fakültesini bitirdi, benim bütün çocukluğum, göz torbalarımın sebebi; işte tam karşımda, bana sanattan bahsediyor.

"Kendini baştan yaratmak mı istiyorsun?" Çimenlerin üzerinde, puantiyeli bir battaniyenin üzerinde uzanan sevgili Jeon'un karnına, minik kıçıyla oturuveriyor. Etraftaki insanlar Lisa için sadece bir dekorun parçası. Ben bile dekorum. "Kes ve dik. Aç ve kapat. Kendinden nefret mi ediyorsun?" Karnımdan, kocoğlana doğru giden kıçını tutuyorum, elleri belimde. Benim tanrıça-kraliçem Lisa, gözlerinizi her kapatışında size yeni cennettler yaratabilir. "Eğer kendinden bu kadar çok nefret ediyorsan Jeon, beni sevdiğine nasıl inanmamı beklersin?"

"Lisa, en son bunu yaptığımızda bir dazlaktan yumruk yedim."

"Halka açık alanda sevişemeyiz diye bir kanun mu var Jeon? Ödlek olma." Tisörtümü çeneme kadar çekip adelelerimi ısırıp, yalamaya başlıyor ve ben kendimi gülmekten alamıyorum. Lisa, benim ilk aşkım. Lisa kemerimi çözmeden hemen önce, Tabby'i özlediğimden bahsediyorum,

"Tabby öldü Jeon." Kemerimi çözdüğünde, etrafımızda ki insanlar bize odaklanmaya başlıyor, ebeveynler çocuklarının gözlerini elleriyle kapatıyor, cinselliğin lanetli görülmediği zamanlarda bir pagan olsaydım, Lisa ışığım olurdu.

Lisa, bir anda ellerini kemerden çekip kendini battaniyenin üzerine atıp, omuzları çıkacakmıscasına ağlamaya baslıyor. Böyle hiçbir yere varamazsın Jeon.

Edebiyat öğretmenim annemi okula çağırdığında, annem saçlarımı okşayıp "senin özel olacağını düşünmüştüm, Jeon oğlum, sen tam bir hayal kırıklığısın." demişti.

Jeon oğlum, böyle hiçbir yere varamadan ölüp gideceksin.

Jeon oğlum, kimse seni tam anlamıyla kabullenmedi diye öfkeni bir kırbaç olarak kullanmaktan vazgeçmelisin.

Herkes size yaşadığı hayatları hak etmediklerini söyleyecek, para ve refah içinde yüzseler bile daha iyisine sahip olmak isteyecekler, iç güdüsü bütün uzuvlarını paralayıp yok edene kadar. Sahip ol. Sahip ol ve kendi kendinin pimini çek. Ne duruyorsun! Ayağa kalk ve patronun hayalleri için götünden ter boşalana kadar çalış ve yaşamaktan korkan biri olarak öl.

İşin aslı Tabby benim karımdı ve şimdi muhtemelen inandığından çok daha fazlasına sahip.

Tabby'i kıskanıyor olabilir miyim? Hem de olabildiğince ölüyken.

Lisa, yanımda uzanırken, yanağını kaşıyor, ciltteki kuruluk ve kaşıntı, az sıvı tüketimi ya da tiroit bezinizin az çalışmasına bağlı olabileceği gibi, böbrek yetmezliğinin de bir bulgusu olabilir. cildinin bu kadar soluk olmasının böbreklerinde bir sorunun işareti olduğunu zırvalıyorum. İlk defa beni ciddiye alan gözleri anında eski ışığına dönüyor, ayrıca cildinde ki sararmaların da karotenin aşırı tüketimine bağlı olabileceği gibi karaciğer ve safra yollarındaki tıkanıklıktan da kaynaklanabileceğini, gözbebeklerinin eşit büyüklükte olmaması kafa içi kanama ve beyin travmaları gibi büyük nörolojik hastalıkların belirtileri olabileceğini de söylüyorum.

Cildini daha fazla kaşımaya başlıyor, akıllı birisi yaptığıma plasebo etkisi diyebilir ama sadece insanlara tecavüz ediyorum. Sadece yaşamaya çalışıyorum Tanrım. Delilah gibi, Lucifer gibi. Spinoza'nın Tanrısı,varlık varlıksa, yokluk her zaman götümü sikmeye devam mı edecek?

Cevap aramaktan kendini kaybedenler, Tabby öldü ve Lisa, tırnaklarında ki morlukları gösteriyor. Tırnak yatağında bir kanama söz konusu ya da melonama, Lisa'ya cilt kanseri olduğunu söylüyorum, Tanrım karımın, kızıyla yattığım için üzgün değilim ama tıpı bitirmem için biraz para vermek yerine neden küstah bir kadın verdin.

Her erkek bir kadının onu kurtaracağına inanarak büyür, bebeğine hamiledir ve evlenirsiniz falan, sonra aslında onu hiç sevmediğini fark ederseniz, önceden neşeli gelen sesi zamanla çatlar ve sizde onu en yakında ki kadın ile aldatıverirsiniz.

Lisa, ayağa kalkıyor, elimden tutup beni de kaldırırken, kollarını boynuma dolayıp diyor ki; "Jeo, Tabby öldü, onu biz öldürdük."