Merhaba, hoş geldinizzBaşladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.
Vee
Keyifli okumalar :)
Giriş
Kuşku. Gözlemlediği onca davranış, jest ve mimiklerin sonucunda kaliteli eşyalarla döşenmiş, para kokan ve ortamı biraz daha karamsar hale getiren bu odanın içindeki siyah renkli deri koltukta kalçasını kaydırmış ve sessizliğini korumaya devam ederken gözlerindeki ısrarcı olan o duyguyla, kuşkuyla bakmaya devam etmişti.
Hissettiği gerginliğin üzerine, soğuk ve terli parmaklarıyla, tasarımında kristal kesimlere sahip olan bardağı kaymaması için sıkıca kavrayıp dudaklarına yaklaştırdığında kristal kesimli bardağın içindeki buzları hareketlendirmiş ve etrafa hararetlenmiş biri için hoş bir sesin yayılmasına sebep olmuş ardından ise viskiyi yudumlamıştı.
Bardağın içindeki sıvı tek bir yudumda bitirebileceği seviyedeydi ancak o bunu yapmak yerine küçük bir yudum almayı tercih etmişti çünkü hızlı gitmeyi sevmezdi. Özellikle de karşısında hiç güvenmediği biri kendi gözlerinin içine sinsice bakarak viskisini rahatça yudumluyorken hızlı gitmek istememişti. Bu aptallık olurdu. Ve onun sevmediği bir diğer şey ise aptallıktı.
Sonunda karşısındaki adam küstahça kıvrılan dudaklarından kadehi ayırabildiğinde ağzında dağılan tadın hoşuna gittiğini belirtircesine kulak tırmalayan bir şapırtıyı odanın içine serbest bırakmış, ardından arkasına yaslanıp bacağının birini diğer bacağının üzerine atmış ve parmaklarının ucuyla kadehi her an düşürecekmiş gibi gevşekçe tutmaya devam ederken "Seni buraya neden çağırdım, biliyor musun?" diye sormuştu.
Kuşku onu bir an olsun rahat bırakmazken gerginliğini belli etmek istememiş ve bundan dolayı yüz ifadesini kontrol edip kendisi de arkasına rahatça yaslanmıştı.
Hayattan çok şey öğrenmişti. Bunlardan biri de, duygularını asla gün yüzüne çıkarmamaktı çünkü bu durumu ona karşı kullanmaktan çekinmeyeceklerini biliyordu. Duyguları belli etmek onun için zayıflıktı ve sevmediği bir diğer şey de zayıf düşmekti.
Dudaklarına bulaşmış olan viskinin nemini dilini kullanarak giderdiğinde mahkeme duvarı gibi olan surat ifadesini hiç bozmamış ve "Açıkçası bunu sizden duymayı isterim." demişti fakat buraya neden çağırılmış olduğunu çok iyi biliyordu.
Karşısındaki adam memnuniyetle gülümsedi. Her zaman birilerinin kendisine muhtaç olmasını, kimsenin sözünden çıkmamasını ve her şeyi kontrol edebilir olmayı istiyordu. Bu düzenin bozulmaması için her şeyi yapardı. Her şeyi...
Kurulan cümledeki o ufacık beklenti bile kendisini tatmin etmeye yetiyordu. Gevşek parmakları arasındaki kadehi dudaklarına götürüp bir yudum viski aldıktan sonra gülümsemeyi kesmişti. "Beni tanıdığını düşünüyorum. Ki böyle olması senin yararına olur fakat hâlâ tanıyamadıysan da endişelenme, bunu yaşayarak tecrübe edinir ve öğrenirsin." demişti.
Tecrübe edinmek.
Tecrübe kelimesinin anlamı her ne kadar deneyim gibi bir kelimeye denk gelse de aslında insana asılı kalmış bir acıyı da hatırlatırdı. Bir insan bir şeyi tecrübe edinmiş olduğunda yorulup yıpranmaz mıydı? Belki daha fazlası olur ve bu tecrübeyi yakılan canı eşliğinde edinirdi.
Karşısındaki adamın gözlerindeki korkusuzluğu görüyordu. Onu engelleyen hiçbir şey yoktu. Onun kötü sonuçlara yol açmasını engelleyecek hiçbir şey de yoktu. Bir insanın kötü sonuçlara sebep olmasını engelleyen şeyler neydi?
Karakter, inanç, ahlak, eğitim, vicdan ve belki birkaç şey daha...
Ancak onda bunların hiçbiri yoktu. Onu tehlikeli kılan da buydu.
Kuru dudaklarını, viski ile ıslatılmış olan diliyle nemlendirdikten sonra "Sizi tanıyorum." demeyi tercih etmişti kısaca. Onu gayet iyi tanıyor ve neler yapabileceğini çok iyi biliyordu.
Adamın dudakları kıvrıldığında "Öyleyse bu işin benim için ne kadar önemli olduğunu da tahmin edebiliyorsundur, değil mi?" diye sormuştu. Bu aslında bir soru değil, tehditti. Bu işin bozulmamasını istediğine dair ufak bir tehdit...
Suratındaki sıcakmış gibi duran gülümsemeye karşı ortam buz gibi, sessizlik ise kalp atışlarını hızlandıracak türdendi.
Ne üzerine tehdit edildiğini biliyordu fakat bu konuşmanın sonu nereye gidiyordu, bunu bilmiyordu. Asıl önemli olan ise sonuçtu. Eğer karşısındaki bencil adamın istedikleri olmazsa sonuç ne olurdu? Önemli olan tek şey buydu.
"Evet, tahmin edebiliyorum." diyerek bir an önce sonuca gelmek ve bu gergin ortamdan hızlıca kurtulmak istemişti.
Adam derin bir nefesi kendinden emin bir şekilde huzurluca içine çektiğinde boşalmış olan kadehini yeniledi. Bu süreç içerisinde asla konuşmamış, karşısındaki gergin adamı çıldırtmak istermişçesine yavaş hareket etmişti.
Viskisinden bir yudum aldıktan sonra ise bakışlarını tekrardan karşısındaki adama dikti. "Bu anlaşmayı istiyorum." dediğinde artık gülümsemiyor, ortamı ciddiyete boğuyordu. "Bu anlaşmanın sağlanması benim için fazlasıyla önemli. Tek bir sorun istemiyorum. Oluşacak tek bir sorunda sadece soruna yol açan kişiyi değil, hepinizi sorumlu tutarım."
Duydukları üzerine yutkundu ve kafasını anladığını belirtircesine salladı. Başka bir şey de yapamazdı zaten. Biliyordu ki, tek bir problemin çıkması halinde hepsi yanardı.
Ve böyle bir dünyada hiçbir şey kusursuz ilerlemezdi. Elbette bir problem yaşanır ve sonuçlarına katlanılırdı.
Kısa bir giriş bölümüydü şimdilik. Umarım beğenmişsinizdir ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Record | Taekook
FanfictionGenç bir muhabir olan Jeon Jungkook yanlışlıkla bir cinayeti kayıt altına almıştı. Bu durum, küçük oyunları ve birtakım anlaşmaları beraberinde getirmişti. Jeon Jungkook, Kim Taehyung'un sinsi oyunlarına kanıyor ve onunla geri dönüşü olmayan anlaşma...