Ne diyeceğimi şaşırdım. Sadece önüme bakıyordum.
-Ezgi iyi misin ? Sadece bir soru sordum.
-İyiyim galiba
-Bak ben şimdi gidiyorum yarın seni bulurum okulda dersin var di mi ?
- Evet var.
-Görüşürüz Ezgi iyi düşün yarırn kararını beklicem .
- Görüşürüz .
Kendimi biran önce burdan atmalıydım. Hızlı adımlarla çıktım dışarı . Eve gitmek istemiyordum sahile indim ve sahil boyu yürümeye başladım. Bankın birine oturdum denize oldukça yakındı ama ben daha da yakın olmak istiyordum ayağa kalktım ve denize doğru yaklaştım taşların birinin üstüne oturdum. Hava gitgide kararmaya başlamıştı. Üstüm ince olduğu için üşüyordum ama şuan bu umrumda değildi nasıl dalga her kenera vurduğunda deniz bulanır benimde aklıma Anıl vurdukça hayatım bulanıyordu. Tutmayacaktım kendimi bu sefer güçlü Ezgi olmayacaktım ağlamaya başladım nefesim ağır geliyordu bedenime . Yanardağ gibiydim püskürüp dağılacağım , param parça olacağım , her bir parçam biribirinden habersiz. O sırada telefonum çaldı Buket 'ti arayan
-Nerdesin Ezgi
-Buket ben iyi değilim.
-Sesin çok kötü geliyor . Ağladın mı sen , nerdesin hemen söyle geliyorum.
-Sahilde her zaman oturduğumuz çay bahçesi var ya oranın biraz ilersinyim.
-Tamam canım gitme biyere geliyorum hemen.
Gözlerimi kapatıp denizi dinlemeye başladım . Bazen en güzel hikayeniz hiç ummadığınız bir anda bitiverir. Ya da içinizde siz bitirirsiniz . Sonsuza dek süreceğini sanırsınız oysa. Gözlerinizi açtığınızda her şey birden eski yapay çirkinliğinde yaşamaya devam ediyordur. Halbuki gözleriniz kapalıyken hafif sarhoş bir haldeyken duyduğunuz baş dönmesiyle birlikte dizlerinizin titrediğini hissediyordursunuz. Gözlerinizi açtığınızda bu baş dönmesi de bitiyor dizlerinizde ki hafiflikte. Ardından bir dünya yükündeki ağırlığı omuzlarınızda hissediyor , bu yükün altında nasıl ezildiğinizi görmeye başlıyorsunuzdur. Tekrar gözünü kapamak ne işe yarıyor ki . Sonu hep hüsran...
-Ezgi bu halin ne ? Kalk eve gidiyoruz .
-Gitmek istemiyorum hiç bir yere yoruldum artıkkk yoruldumm , nefes alamıyorumm.
-Kalk hadi
Buket koluma girdi birlikte yola çıktık taksi çevirip bindik eve gelene kadar ne o ağzını açtı ne ben. Kendimi uzay boşluğunda gibi hissediyorum.Gelince araba durdu Buket parayı ödedi indi ve benim kapımı açtı birlikte eve doğru yürüdük.
- İstersen bu gece yanında kalabilirim.
-Gerek yok yalnız kalsam iyi olacak.
-Peki. Yarın uzun uzun konuşacaz ama tamam mı
-Tamam
Kapıyı çalacaktım saatin geç olduğunu ve annemlerin beni böyle görmemesini gerektiğini düşünüp çantamdan anahtarı çıkardım kapıyı sessizce açtım ve odama girdim. Aynada yüzüme baktım gözlerim kıpkırmızı olmuş , göz altlarım morarmıştı , saçım darma dağınıktı , bu gördüğüm Anıl'ın eseri olan Ezgi'ydi ya da esiri olan Ezgi kim bilir o şimdi belkide Ayça'yla gülüyor eğleniyordur belkide rahat rahat uyuyordur. Saçımdaki tokayı çıkardıktan sonra banyoya girdim . Çıktıktan sonra yatağıma oturdum ve düşünmeye başladım . Ne kadar devam edecekti ki bu ? Anıl beni hiç bir zaman farketmeyecekti . Bense bu gidişle , bir umutla ömrümün sonuna kadar farkedilmeyi bekleyecektim. Böyle olmayacaktı artık. Ne diyecektim ki yarın Mert'e belkide benim için umut o'ydu . Yorganı kaldırdım içine girdim ve başıma çektim gözlerimi kapattım uyuyamıyordum yarın Mert'e evet diyecektim .Anıl 'ın en iyi arkadaşıyla binevi sevgili olacaktım . Belki o zaman ona daha yakın olurdum . Beni farkederdi belki de , her şey için çok geç olmadan ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP HAYAT
Teen FictionHer şey bir yapbozdu adete . Parçaları bütünlestirmeme engel olan kayıp parçalar vardı her bir yerde .Arkamdan çevrilen oyunlar. Kim di gerçekleri söyleyen veya arkamdan oyun çeviren . Tek gerçeklerine inandığım O vardı. O' da var mıydı yok muydu...