1

26 0 0
                                    

Viskimden yudum alıp üstü kırmızı bardaklarla dolu masanın üstüne bıraktım. Biraz oturup gider diye düşündüğüm kızıl saçlı kız şimdi sanki ilgimi çekmek ister gibi ellerini deri ceketimin altında yorulmuş bedenimde gezdiriyordu.

Kabul etmeliyim kız güzeldi ve mini eteğinin altındaki uzun bacakları benden birkaç bakış çalıyordu fakat bir şeyler tersti. Şuan ya alkolün verdiği etkiyle dayanamayıp kızı kucağımda dans ettiriyor olmalıydım yada Niall bana sorduğunda onunla beraber klasik parti oyunlarına katılmalıydım.

Fakat o gece değildi. Hatta o partiye neden gittiğimi bile bilmiyordum.

Müziğin sesi her geçen dakika daha da rahatsızlık veriyordu ve tek istediğim bu ortamdan yok olmaktı. Kızın elleri artık yüzümde dolaşmaya başlamıştı elini hafifçe kavradım.

"Şunu yapmayı bırakır mısın?"

"Neyi?" hafifçe gülümseyip isteğimi hiç anlamamış gibi dudaklarını boynumda gezdirmeye başladı.

"Şunu kes dedim sana!" sesim beklediğimden daha kaba çıkmıştı ve artık kız dahilinde herkes bana yargılayıcı gözlerle bakıyordu. Kız üstüme yüklenmiş bedenini çekti ve bana delici bakışlarla bakmaya devam etti.

"Özür dilerim." kız haricinde kimsenin duyamayacağı bir sesle konuşup üstüme yapışmış deri koltuktan hızla kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladım.

Niall ve diğerleri habersiz çıktığım için kırılacaklardı fakat benim tek umrumda olan göğsümdeki basınçtan kurtulmaktı. Kalabalığın arasından geçmeye çalışırken Liam'ın tanıdık sesini duydum.

"Zayn!" duymamış gibi yapıp yürümeye devam ettim. Arkamdan gelmemesi için yalvardım kimseyle konuşacak halim yoktu.

Göğsümdeki yük her adımda ağırlaşıyordu eğer biraz daha bu kalabalığın içinde kalsaydım bayılacaktım. Son büyük adımla mutfağın kapısından çıktım. Arabamı park ettiğim yerde bulup kendimi sürücü koltuğuna attım.

Nefes alamıyordum fakat sebebi oksijensizlik değildi. Ellerimi yapılı saçlarımın arasında gezdirip haddinden fazla ağrıyan başıma baskı yapmaya çalıştım. Ya o kızıl sürtük viskime bir şey katmıştı ya da gerçekten ölüyordum.

Deri ceketimi yırtarcasına üstümden çıkartıp yan koltuğa fırlattım. Kendi terimin içinde yüzüyordum hiç olmadığı kadar fazla titreyen ellerimi yüzüme götürüp alnımdaki rahatsız ıslaklığı silmeye çalıştım.

Görüşüm karıncalanmaya başlıyordu korkuyu damarlarıma kadar hissediyorudum. Eğer bu ölümse hiç tahminimdeki kadar huzurlu bir olay değildi. Artık başımdaki gürültü sanki gerçekmiş gibi arabanın camlarını titreştiriyordu.

Yada titreyen bendim. Her geçen saniye gözümün önündeki siyah perde matlaşıyordu bu lanet şey ne ise şimdi de beni körleştiriyordu.

Kesik kesik nefeslerimin arasında elimi arabanın anahtarlarına götürüp arabayı çalıştırdım. Ne yaptığımı bilmiyordum amacımın ne olduğunu saptayamıyordum sanki vücudum bir deli tarafından ele geçirilmiş benim iradem dışında hareket ediyordu. Gaza basıp son hızla yola daldım.

Neler olduğunu net göremesemde yolda şuursuzca ilerliyordum. Bana çarpmaktan son anda kurtulan arabaların kornalsrı birbirine karışıp sanki dile gelmiş arkamdan bir ağızdan küfür ediyorlardı. Arkamı dönüp arabaları kontrol ettip.

Önüme döndüğümde gözlerim karşıdaki arabanın farlarının parlak ışıklarıyla korkuyla kısıldı. Ayağım bütün gücüyle frene yüklenmişti fakat artık çok geçti. Güçlü bir çarpma sesiyle bana doğru süratle gelen arabaya çarptım.

Ne olduğunu anlayamadan kendimi arabanın dışında buldum. Yerdeydim sert soğuk asfaltın üstünde. Beyaz arabamın ön kısmı çarptığım araba gibi paramparça olmuştu. Ön camı paramparçaydı ve camlar benim olduğum yere kadar dağılmıştı.

Olaya tanık olan insanların yüzündeki panik beni daha çok korkutuyordu. Fakat acı yoktu. Ne baş ağrım kalmıştı nede göğsümdeki ağırlık. Vücudumdan akan kanları yerde görebiliyordum. İnsanlar hala yanıma gelmiyordu. Bana doğru yürüyorlardı fakat çok yavaşlardı sanki yavaşlatma modundalarmış gibi.

Yolun yan tarafındaki ormanlık alandan yola bir ışık süzüldü. Kafamı çeviremiyordum daha doğrusu hareket bile edemiyordum ölen bir insan için çok normal bir şeydi.

Işık daha çok yaklaşıyor yaklaştıkça ne olduğu daha da belirginleşmeyd başlıyordu . Gözlerimi açık tutabilmek için çabalıyordum. Işık gittikçe parlaklığını kaybediyordu yerini sarı saçları yerlere kadar uzayan bir kız alıyordu.

Yüzünü göremiyordum sanki ışık yüzünü benden saklıyordu. Beyaz elbisesinin yırtmacından bana doğru adım attıkça gözüken çıplak ayakları gittikçe yaklaşıyordu. Yanıma geldiğinde kulağıma doğru eğildi.

"Beni bul."

İnsanların bağırışmaları arasından tek duyduğum onun fısıldamasıydı. Bir ninni gibiydi durmadan tekrarlıyor ve elini göğsümün sağ üst kısmına götürüyordu.

"Beni bul. Beni bul."

Elini götürdüğü yer acıyla yanmaya başlıyordu sanki derim bir sıvıymışcasına kaynıyordu. Elinin altından parlayan kırmızı ışıkla kontrolsüzce çıkan bağırışlarım onun fısıltılarıyla bastırılıyordu. İmkansızdı bu imkansızdı.

Elini göğsümden kaldırmasıyla bütün sesler kesildi. Sanki onun elinin gittiği doğrultuya ; yukarı doğru çekilmiştim.

Göğsümdeki yanma hissi şimdi yerini soğumaktan buzlaşmaya bırakmıştı. Kaynağının benden olduğuna inanamadığım kırmızı ışık heryeri kaplıyordu ve artık çekildiğim yerden aşağı düşüyordum.

Kafamın arkasından gelen gürültülü ses düştükçe daha da yakınlaşıyordu. Cama tıklatılan yumruk sesleriyle gözlerimi açtım. Düşmüştüm kafam direksiyonun üstüse idi kornanın çalmasına neden oluyordu.

Yaşadığım şokla başımın dönemsine neden olan bir hızla dikildim. Camı tıklatan Liam şimdide kapıyı açmış endişeli gözlerle iyi olup olmadığımı soruyordu. Zorlukla yutkunup ona cevap vermeden elimi gördüğüm halisülasyonun etkisiyle sağ göğsümün üstüne götürdüm artık acı yoktu ne yanma ne de donma vardı.

Titrek bir nefes alıp yavaşca geri verdim. Korkmuş bakışlarımı ellerini beni desteklemek için omzuma götürmüş Liam'a çevirdim.

"Bil... Bilmiyorum. "

Görüşümün buğulanmasından önce son söylediğim söz buydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin