1.Bölüm

181 10 26
                                    

Her genç kızın hayali vardır. O hayalindeki beyaz bir gelinliğe kavuşabilmek. Okuyup evlenebilmek. Güven dolu bir evde sırtını huzurla dayanacağım bir eşe sahip olmak istiyordun. Bunun için de ilk önce meslek sahibi olmalıydım. Gittiğim her yerde fotoğraf çekerdim. Özellikle de gökyüzü. Hayalim fotoğrafçılıktı.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Mavi

Ağaç taşı anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ağaç susuzluğu anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ben seni
Çok sevdiğimi anlarım
Gökyüzü MAVİ iken

Edip Cansever'in ve Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın dediği gibi gökyüzü aşk, çocukluk, sevgi...demekti.

Gökyüzünde ne çok hayaller kurardım. Yalnız kaldığımda, canım sıkıldığında kısacası günün her saatinde gökyüzüne bakardım..

Gökyüzü benim arkadaşı olmuştu. Dert ortağım sırdaşım olmuştu.

Üniversite sınavına hazırlanıyordum. Sınava hazırlanmak hem ruhen hem de bedenen çok yormuştu. Her gün evde bitmeyen tartışmalar vardı. Babam okumama müsaade etmiyordu. Annemse okumamdan yanaydı. Babam okumamı istemedikçe gözüne soka soka ders çalışıyordum. En son babam dayanamayıp" Kaldır şunları gözüm görmesin. Yoksa yakarım." Dedi.

Dinlemiyordum. Harıl harıl ders çalışıyordum. Babam üzerime yürümeye başladı. " Ver şu kitabı."

O an anlamıştım test kitabım kül olacaktı. Ve onun gibi diğer kitaplar da.
Ağlayarak, "Sen okumadın diye bende mi okumayacağım? Çalışanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise, kendilerini kötülükten kurtaramazlar. Sende kötüsün bizim de senin gibi olmamızı istiyorsun. Annemin okumasına izin vermedin diye bende mi okumayacağım? Anneme ve kendine yaptığını görmüyor musun? Şu halimize bak. Evi görmüyor musun? Zor geçiniyoruz. Beş kuruş paramız yok. Sen oradan buradan borç alıyorsun. İnsanların yüzüne bakamaz olduk."

"Onlar benim ailem. Bana yardım etmeyeceklerde ne yapacaklar. Okumayacaksın."

Elimden zorla kitabı aldı. Annem yalvararak,

" Bey, yalvarırım yapma. Bırak okusun. Bizim gibi cahil kalmasın."

Babam anneme tokat attı. Koşarak odama gittim. Bütün kitaplarıma son bir kez daha baktım. Bir daha ve bir daha... Kokusunu içime çektim. Okumak gibi güzel bir şey yok bu hayatta. Anneme eskiden o kadar yalvarırdım. "Gel oku. Bırak bu adamı."

Bir türlü sözümü geçiremedim. Ne yaptıysam "Bu saatten sonra okusam ne olur okumasam ne." İnanmıyordu, kendine güvenmiyordu. Özellikle de babamdan korkuyordu. Babam odama geldi. Elinde çakmak vardı. Beni itti. O hızla yere düştüm. Birden sarsıldım. Kendime geldiğimde kitaplarım yanıyordu. Başında bekledim. Ağladım. Su getirdim.

Kitapların üzerine döktüm. Ama ne fayda, çoğu kül olmuş azı kalmıştı. Kitaplarıma sarılarak sabahı zor ettim. Kalktığım da gözlerim şişmişti. Şimdi babam ağladığımı görse daha çok sinirlenecekti. Kavga çıkmasın diye yüzümü yıkadım. Okul vardı. Ve ben bu halde okula nasıl giderdim, gitsem de babam izin verir miydi?

Annem kalkmış kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın?"

Annem konuşamıyordu ya da konuşmak istemiyordu. Belli ki bir şey olmuştu. Yüzüme dahi bakmıyordu. Güldürmek için "Aman boş ver ben üzülmüyorum biliyor musun?"

Aslında dışımda güller açsa da neşeli bir kız gibi görünsem de içim kan ağlıyordu. Ağlamamak için gözlerimi tavana dikiyordum.

"Şirin hakket sen okumak istemiyor musun, yoksa baban kitaplarını yaktı diye mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beyaz GelinlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin