"Baba anlamıyorum biraz yavaş anlatır mısın lütfen?" Oğullarının dediğini odadan duyan Minho içeriden bağırdı.
"Chan çocuğa düzgün göstersene! Sınav hazırlamaya çalışıyorum şurada rica ediyorum ya!" Chan ve oğulları Felix sessizce gülmeye başladı.
"Babanı sinirlendirdin işte." Chan sessizce oğluna mırıldandı.
"Ama sende hızlı anlatıyorsun." Tam ağzını açmıştı ki başında hissettiği acı ile arkasını döndü. Minho kaşlarını çatmış kendisine bakıyordu.
"Çocuğa düzgün anlat, beni çıldırtma. O ödevler hemen bitecek Lee Yongbok." Yedi yaşındaki çocuk korkuyla yanında oturan babasının yanına sindi. Kızgın Lee Minho'dan herkes korkardı.
"Tamam babacığım. Baba hadi yapalım. Lino baba sen gidebilirsin." Chan oğlunun korkmasına kıs kıs gülerken başına bir şaplak daha indi.
"Çocuğa düzgün göster."
"Tüm beyin hücrelerim öldü Minho, hadi git." Kocasını arkasından çalışma odasına doğru itti.
"Yok ki." Minho'nun odaya girerken mırıldandığı şeyi duyan Felix gülmeye başladı.
"Bak Felix bende senin beyin hücrelerini öldürürüm bak."
"Herkeste bana kızıyor." Felix dudaklarını büzerek defterine yaklaştı. Chan gülümseyerek oğlunun saçlarını okşadı.
Evlendikten bir yıl sonra Felix'in koruyucu ailesi olmuşlardı. Felix bu eve ilk geldiğinde beş yaşındaydı. Başta alışması zor olmuştu ama kısa sürede alışmıştı babalarına ve yeni hayatına. Onları çok seviyordu.
"Çünkü babana kızamam. Bende kendi canımı düşünmeliyim değil mi bebeğim?" Felix kaşlarını çatarak babasına döndü.
"Baba ben artık yedi yaşındayım. Sence bebeğe mi benziyorum? Bana bebeğim deme." Chan'da kaşlarını çatarak oğluna baktı.
"Ne olmuş yani yedi yaşındaysan? Bebeksin sen hâlâ. Hem Hyunjin ne ayak? O sana bebeğim diyorda ben diyemiyor muyum? Onun bacaklarını kırarım bak sana bebeğim demesin. Sen benim bebeğisin." Felix gülümseyerek defterine bakmaya başladı tekrardan.
"Hyunjin benim sınıfta anlaştığım en iyi arkadaşım. Onu seviyorum ben bence." Chan gözlerini genişleterek oğluna baktı. Gülümseyerek önündeki işlemi yapmaya çalışıyordu.
Dizlerinin üzerinde durduğu için poposuna vurmak kolay olacaktı. Chan da bunu yaparak oğlunun poposuna vurdu. "Şu küçüğe de bak. Sen daha yedi yaşındasın. Ben oğlumu vermem kimseye. Jisungla arkadaşım zaten, akraba olmayı da kaldıramam."
"Baba acıttın. Minho babama söyleyeceğim seni." Felix hızla yerinden kalkıp kapısı kapalı çalışma odasına koştu.
"Asıl ben söyleyeceğim seni." Chan'de kalkmış Felix'in arkasından koşmuştu.
"Chan babam bana vurdu!" Felix kapıyı açtıktan sonra koşarak babasının yanına gitti.
"Felix Hyunjin'e aşıkmış! Ben oğlumu vermem kimselere." Minho'nun kucağında oturmuş oğluna baktı. Minho boynuna sarılmış oğlunun saçlarını okşuyordu.
"Biliyorum zaten. Felixle her akşam Hyunjin'in dedikodusunu yapıyoruz biz." Chan kendini yanındaki koltuğa atarken elini göğsüne koydu.
"Bana neden söylemiyorsun? Ben kendimi nasıl hazırlayayım şimdi? Yarın istemeye mi geliyorlar? Vermem oğlumu, gelmesinler boşuna."
"Bu yüzden söylemedik. Abartıyorsun çünkü. Ne istemesinden bahsediyorsun Tanrı aşkına? Daha yedi yaşında bu çocuklar." Chan sıklaşmış nefesini gevşeterek eşine ve çocuğuna baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Message | BangInho
FanfictionGecenin bir saatinde yabancı bir numaradan mesaj gelmişti. » Stray Kids fanfic » Ana Ship(ler); BangInho » Yardımcı Ship(ler); HyunLix » İçerik(ler); Shounen-ai, Kısa Hikâye, BL » Texting + Düzyazı © ShadowWriter93 © ChanHun_SeYeol