Adsız Bölüm 1

1.4K 17 6
                                    

KEMİK AZİZ

Kemik Aziz, öğle arasında sınıfın en arka sırasına oturmuş pencereden dışarı bakıyordu. Bu saatte öğrenciler ya bahçede ya da bodrum kattaki kantinin önünde olurdu. Bahçedeki çocuklara baktı, amaçlı ya da amaçsız oraya buraya gidip duruyorlardı. Sosyal bilgiler yazılısı iyi geçmiş olsaydı Aziz de o hareketin içinde kendine bir yer bulabilirdi. Yalnız kalmak, biraz başını dinlemek istemişti. Bu ruh haliyle görmeden bakıyordu dışarıdaki dünyaya. Çocuğun puslu bakışlarını Balık Oya dağıttı. Bahçe kapısının yanında güvenlikçiyle konuşuyordu kız. Aziz onun ayak hareketlerinden durumu anladı. Balık Oya sağ ayağını iki kez hızlı hızlı yere vurmuşsa durum belliydi. Dışarıya çıkmak için izin almaya çalışıyordu. Güvenlikçi de parmağıyla nöbetçi öğretmeni gösterdiğine göre "Ona söyle," diyordu.

Çıkış zili çalana kadar bahçe dışına çıkmak yasaktı. Aziz düşündü, aşağıya inip güvenlikçiyi razı edebilirdi, herkes gibi güvenlikçi de Kemik Aziz'in babasından ürkerdi. Ama kalkıp bahçe kapısına gitmeye üşendi. Hem ne öğütlemişti yakın arkadaşı Bulut.

"Kızlar fazla ilgi gösteren erkeklerden hoşlanmaz, ağırdan sat kendini."

Yine de eğer Oya gelip kendisine söyleseydi yapardı bunu Kemik Aziz, çünkü kalbi ve kararları bu kızın karşısında hemen yumuşardı.

Adına eklenen bu unvan zayıflığındandı. Öyle zayıftı ki tıp fakültesinde anatomi dersinde canlı manken olarak kullanılabilirdi. Elmacık kemikleri çıkık, çene kemiği fırlak, dirsekleri mızrak, dizleri horoz mahmuzu gibi ilerideydi. Bebekliğinden bu yana böyleydi. Alışmıştı adındaki kemiğe, hatta sevdiği bile söylenebilirdi. Kemik'le birlikte Aziz adını da seviyordu, çünkü anlamı güzeldi, saygıdeğer demekti. Aslında beğendiği isimler listesinin en başında başka bir ad yazılıydı: OYA. Aziz ilkokula kaydolduğundan bu yana aşıktı ona.

Okulun belalıları ile uysalları arasında bir yerde dururdu Aziz. Kaba bir ruhu yoktu, babası mahallede kabadayılığı ile tanındığından bu ün ister istemez Aziz'e de yapışmıştı. Babasının kasap dükkânı vardı ama çoğu zaman durmazdı orada; sağa sola takılır, araba alır satar ya da aylaklık yapardı. Aziz'i de zorla benzetmişlerdi ona, yani Kasap Haşmet'e. Küçücük yaşlarında büyük büyük küfürlere alıştırdılar, arkadaşlarını itip düşürünce sevinip alkış tuttular, kollarını iki yana açıp horozlanınca yere göğe sığdıramadılar. Aziz de böylece adım adım ilerledi babasının izlerine basarak. Yine de Kemik Aziz'in yüreği babasından iyiydi, çünkü sevmeyi bilirdi. Galiba bunu birinci sınıfta sıra arkadaşı Balık Oya'nın kırmızı kalpli saç tokalarına baka baka öğrenmişti. 

BALIK OYA

 Oya'nın balıklığı tombulluğundandı. Aziz nasıl doğdu doğalı kemikse, Oya da doğdu doğalı balıktı. Herkes kadar yerdi aslında, hatta bazılarından daha az yerdi, ama yediklerini harcayamazdı. Belki de bilgisayar karşısında fazla oturduğu içindi bu tombulluk. Oya'nın babası mahallede internet kafe işletirdi. Bu nedenle çocukluğundan bu yana klavyeyle dans etmeyi bilirdi.


Öğretmen sınıfta denge sağlansın diye zayıflarla şişmanları aynı sıraya oturtmak gibi tuhaf bir adet edinmişti. Sanki bir gemideydiler de gemi sulara gömülmesin istiyordu. Bu nedenle Kemik Aziz ile Balık Oya birinci sınıftayken aynı sıraya düştü. İlk günler somurtup durdu Oya, çünkü bir oğlanla değil, kızlarla oturmak istiyordu. Kemik de ondan aşağı kalmadı surat asmakta. Kıza sırtını döndü, sivri dirseklerini "Yaklaşma vururum." dercesine silah gibi doğrulttu. Ama bu somurtmalar, bu sırt dönmeler uzun sürmedi. İster istemez birbirlerinden kalem, silgi, mendil almak zorunda kaldılar. Borç verdiler, borç aldılar, birbirlerini tanıdılar. Birbirlerinin sümüklerinden tiksinseler de burunlarını silmeyi öğrendikçe güzel olduklarını fark ettiler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KOMŞUMUZ ÇOK ACAYİP (Eski adı Mezarlıktaki Gölge)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin