Tüm karanlığımla yine cam kenarındaydım.Büyük bir özenti içinde sokakta koşuşan çocukları izliyordum. İçimde ki en büyük yarım duygulardan biriydi sokakta koşup oynamak! Düşüp dizlerimi yaralamak,sonra annemin ellerimden tutup “ bir yerin acıdı mı yavrum” diye sormasıydı. Ne ben koşup düşebildim ne de annem tutabildi ellerimden 20’li yaşlara yeni başlamıştım. Ve tüm hayatım cam kenarındaydı! Ötesi olmamıştı.Ne kadar kalkmak istesem de gücüm yetmiyordu cansız ayaklarımı hareket ettirmeye! Tüm direncime karşı yenik düşmüştüm çaresizliğime...Şimdi güneşimi söndürmüş karanlıklara kilitlemiştim kendimi.Bir gün yine cam kenarında otururken bir kamyonet yaklaştı kaldırıma. Boşalan daireye birilerimi taşınıyordu. Uzun boylu,bir bebek masumiyetinde ki yüzüyle indi arabadan. Eşyaları taşımaları için görevlilere gerekenleri söyledikten sonra binaya girdi.
İçimde bir şeylerin titremeye başladığını hissediyordum. Aldırış etmeden yine tüm monotonluğuyla sokağı izledim. Camın yanına yaklaşan çocuklarla paylaştığım birkaç tebessümden sonra bir hüzün çökmüştü kucağıma. Yarım yamalak türküler tutturdum yine kendimce.Sonunu baştan bildiğim hayaller kurdum.Gözlerime yapışan nemleri sildim kazağımın koluyla...
Eşyalar bitmiş ve araba çekilmişti yolun karşısından.Araba ayrılır ayrılmaz o göründü apartmanın merdivenlerinde.Yanında oynayan çocukların saçlarını okşadı tüm yorgunluğuna inat.Açık renk pantolonuna değen o çamurlu topa inat bir tebessümle,çocuklarla top oynamaya koyuldu.Gülen yüzü o kadar güzeldi ki bembeyaz yüzü kızarmaya başlamıştı.Üzerinde ki tişört sırılsıklam olmuştu.Birden “ hasta olucaksın istersen içeri gir” diye bağırmak geldi içimden.Hemen elimle ağzımı kapattım.İçimde kendime öfkeler kustum.Top birden bulunduğum camın altına doğru geldi.Hemen o koştu,birden o yosun gözlerini dikti gözlerime’şey bizi izlemek yerine aramıza katılır mısınız ?’ dedi iç yakan tebessümüyle.Sanki kurşunlar yağdırdı üzerime.Pencereyi kapatıp gayet asabi bir hareketle perdeyi çektim.Uzun saatler ağladım.Yıllardır alışamadım mahkumu olduğum şu sandalyeye! Sanki dalga geçercesine gelmişeşlik etmemi istiyor.Şapşal şey ne zannediyor kendini! Ayakları olmayan bir insan nasıl top peşinde koşar ki,diye geçirdim içimden. Ama bir şeyi düşünmek hiç aklıma gelmedi! O nerden bilecekti ki benim mahkumluğumu. Ertesi gün yine camda yine o karanlıklara beklemedeydim.Akşam üzeri elinde bir çantayla sokağın ucunda göründü. Çocuklar yine sevinçle onu beklemeye koyuldu evin kapısında. Telefonunu kapatıp çantasına atarken başını olduğum cama doğru çevirdi.
Buruk,çekingen ve suçlu bir çocuk edasıyla cama yaklaştı’dün için özür dilerim.Sanırım istemeden bir suç işledim.Haddim olmayarak bize eşlik etmenizi istedim.Kusura bakmayın’dedi...Gözleri gözlerime değdiğinde dilsiz olmuştum.Ne söylemem gerektiğini idrak edemiyordum ‘hayır sizin bir kusurunuz yok.Asıl ben özür dilerim sanırım fazlasıyla fevri davrandım.Sizin herhangi bir hatanız yok.Ben sizden affımı rica ederim!’ Tatlı tebessümlerden sonra ‘ben gökhan’dedi...’ceren’dedim. Yanında onu bekleyen çocukları göstererek ‘onlara maç sözüm var üzerimi değiştirip sözümü tutmam lazım.Tanıştığıma gerçekten çok sevindim’diyerek uzaklaştı. Apartman kapısından girerken tatlı bir tebessümle el sallamıştı Gökhan dedim kendi kendime...Adı yankılandı binlerce kez aklımda. Sonra yine o göründü sokakta. O tatlı tebessümleriyle oynamaya başladı çocuklarla. Arada sırada kaldırıp başını bana bakıyordu gülüyorduk birbirimize.
İçimden bir şey dışarı çıkmam için zorluyordu beni.Camı kapatıp asansöre doğru ilerledim.Apartman kapısına geldiğimde merdivenlere oturmuş biraz dinlenmeye çalıştığını gördüm.Gören çocuklar ceren abla deyip koşmaya başlayınca başını çevirdi. Tatlı bakışlarının ardında kimliğimi yitirdim.Çocuklardan biraz müsaade isteyip konuşmaya başladık.Ayaklarımın olmamasına şaşırmamış herhangi bir olumsuz tepki vermemişti. Ve hayatımda ilk defa biri özrümü bana hissettirmemişti.Uzun uzun kendimizden bahsettik.Öğretmendi.Ailesi şehir dışında yaşıyordu.Oda mahalledeki okulumuza tayini çıktığı için burada bir ev aramış ve burayı bulmuştu. Çok tatlı bir sesi vardı.Gülerken beliren gamzesi o çocuksu yüzünü biraz daha bebekleştiriyordu.