'Kırmızı saçlı kadın'(düzenlendi)

693 137 409
                                    

!Bölüm tamamiyle değişmiş ve düzenlenmiştir, okuyucum iseniz bölümü okuduktan sonra en sona bırakmış olduğum açıklamaya da göz atmayı unutmayın!

Bölümü medyada bulunan şarkı ile okumanızı tavsiye ederim.

Hayat nedir mesela? Güzel sürdürebilmek için varımızı yoğumuzu vermemiz gereken bir skor tablosu mu? Ya da kaybedenlerden olup acı çekmemek için direndiğimiz vahşi ve tehlikeli bir oyun?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hayat nedir mesela? Güzel sürdürebilmek için varımızı yoğumuzu vermemiz gereken bir skor tablosu mu? Ya da kaybedenlerden olup acı çekmemek için direndiğimiz vahşi ve tehlikeli bir oyun?. Bana kalırsa yalnızca insanların diline dolanmış saçma ve kafiyeli cümlelerle betimlenen bir tabir.

Nefes almak kadar basit bir tabir hayat. İnsanların iyi sürmesi uğruna ömürlerini tükettikleri boş bir zaman çizelgesi. Şimdi sizleri bu önemli 'hayat' konuşmamla ilgili daha fazla sıkmak istemiyorum. Bulunduğum durumdan biraz haberdar etmeliyim sanırım...

Elimde minik siyah bir bavul var. Giyinmiş olduğum beyaz gömleğimin üzerini uzun kırmızı saçlarım örtüyor. Başıma geçirmiş olduğum büyük siyah şapka sanki sabah ardımda bırakmış olduğum ailemin gözlerimde bıraktığı izleri kapatmak istercesine gizliyor yüzümü.

Gözlerimi yumuyorum son kez.. Busan'ın soğuk havasını içime çekiyorum. Göğsüm ciğerlerime dolan hava nedeniyle yükseliyor, sol gözümden düşen gözyaşı yanağımdan süzülüp akarken titreyen telefonumu kot pantolonumun cebinden çıkartmak için acele etmiyorum.

"İyiyiz.." diye mırıldanıyorum gökyüzüne doğru. Sokak ıssız... "İyiyiz Roseanne Park Chaeyoung. Bu hayatı yoluna koyacağız."

...

Derin bir nefes bırakarak uçağın camından dışarıya doğru bakmaya bir son verdim ve bakışlarımı yan tarafımda oturan Ye Rim'e sabitledim. Onunla Avustralya'ya gidiyor olduğumuz bu uçakta yaklaşık yarım saat kadar önce tanışmış idik. Onun da sıkıldığı etrafa attığı anlamsız bakışlarından belli olurken önümüzdeki dokuz küsür saati nasıl geçireceğimiz gerçekten ciddi bir merak konusuydu.

"Off!" diye isyan edercesine konuşan Ye Rim ile dudaklarımı birbirine bastırmıştım."Gerçekten burada yapılacak hiçbir şey yok mu?"

"Sanırım önündeki ekrandan bir şeyler izleyebilirsin. Hostesler birazdan ikramları ve özel kulaklıklarımızı getirirler."

"Burada Flower Of Evil izlenir mi sence? Bir türlü bitiremedim şu diziyi."

Heyecanla sorduğu soruya karşın hafifçe sırıtırken omuzlarımı 'Bilmiyorum.' anlamında kaldırıp indirdim ve yerime iyice sindim. İçimde nedensizce kötü bir his vardı.. Ve lanet olsun ki bu his ne zaman ortaya çıksa gerçekten pek iyi şeyler olmuyordu.

Dakikalar sonra yüzünde tebessüm ve elinde ikramlarla birlikte yanımıza ulaşan hostesi görünce hafifçe doğruldum ve elime bir adet kek aldım. Sanırım bazı şeyleri akışına bırakmalı ve çikolatalı kekimin tadını çıkarmalıydım. Sonuçta yerden kilometrelerce yüksekte ve ailemden uzaktaydım. Sinirlerimi bozacak bir olay yaşanacağını sanmıyordum. Uçağın düşmesi dışında...

Reveal The Power WithinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin