"Babacığım."
Küçük parmaklar kavradığı kapı kolunu zorla da olsa aşağı indirebildiğinde, kulaklarına gelen sesle irkildi birbirine sarılmış yatan iki beden. Küçük kızlarını kısa bir süre önce yatağına yatırmışlar, bu gece masal okumalarına ihtiyaç kalmadan uyuyakaldığı için mutlu olmuşlardı Kyungsoo ve Jongin. Anlaşılan bu mutlulukları kısa süreliğineydi çünkü kızları saçlarının görüşünü engellemesini umursamadan iki kolunun altına sıkıştırdığı penguen ve ayıcığıyla yataklarının dibinde ikiliyi izliyordu. Üşüdüğü çıplak ayaklarının içine kıvrılan parmaklarından belli olsa da yatağa tırmanmak için bir atak yapmadan babalarının iznini bekliyordu.
"Prensesim," diye soludu Jongin, "neden uyumadın?"
Yatakta oturur hale gelen kocasının ardından kendisi de kalkıp başını Jongin'in omzuna yasladı Kyungsoo. Oradan dudaklarına yayılan gülümsemesiyle küçük kızlarını izliyor, karın ağrısının ne olduğunu az çok anlasa da kendisinin söylemesini bekliyordu.
"Uyuyamadım." dedi omuzlarına dökülen saçlarıyla oynarken küçük kızları ama bakışlarını ikisiyle de buluşturmadan çıplak ayaklarında tutuyordu. "Bana masal okumadınız bu akşam, hemen kaçıp gittiniz. Bende bir o yana bir bu yana dönüp durdum ama yine de uyuyamadım. Sonra da niniyle dodoyu alıp yanınıza geldim. Bu gece ortanızda uyuyamaz mıyız? Masalımızı dinleyip hemen uyuyacağız. Söz. Hem siz ağzınızı birleştirirken gözlerimi de kaparım bu sefer. Niniyle dodonunkini de kaparım hatta. Ona da söz. Kalabilir miyiz baba, hı?"
Birbiri ardına sıraladığı cümlelerin ortasında bakışlarını kaldırıp gülerek onu izleyen babalarına çevirdi küçük kız. Sorusunu ikisine de yöneltmiş adeta yalvaran bakışlarıyla önce kimin onay vereceğini bekler gibi ikisi arasında mekik dokuyordu.Sözlü bir cevap verme ihtiyacı bile hissetmeden birbirlerinden uzaklaşıp aralarında yer açtıklarında ilk konuşan Kyungsoo oldu bu sefer. "Gel bakalım buraya." Sıcacık sesi kızlarının rahatlayıp yüzüne oturan kocaman gülümsemeyle yatağa tırmanmaya başlamasına neden olduğunda ikisi de kıkırdamaktan alıkoyamadılar kendilerini. Yaklaşık bir yıl önce hayatlarına giren kızları bütün dünyalarının merkezi olmuştu o kısa sürede.
"Ama prensesim," Jongin bir yandan kızının üzerini örterken bir yandan aklıma takılan şeyi sormak için dudaklarını araladığında alacağı cevabı gerçekten merak ediyordu. "Biz seni yatırdığımızda çoktan uyumuştun, nasıl oluyor da sana masal anlatmadığımızı biliyorsun?"
"Uyumamıştım ki babacığım." minik elleriyle nini ve dodonun kulaklarını kapatıp kısık bir sesle devam etti konuşmasına küçük kız. Yüzüne yayılmak için fırsat kollayan gülüşünü zor tutuyor gibiydi. "Kyungsoo babam sen her masal anlattığında yaptığı gibi dikkatle ağzına bakıyordu. Bende yine ağızlarınızı birleştirmek için bizim uyumamızı bekliyorsunuz sandım, o yüzden gözlerimi kapatmıştım ama ikinizde uyudu sanıp masal anlatmadan kaçtınız." sonlara doğru büzülen dudaklarıyla konuşmasını bitirdiğinde iki yanındaki kocaman bedenlerden gelen sıcakla mayışmaya başlamıştı bile küçük kız.Jongin duyduklarıyla kocaman açılan gözleriyle Kyungsoo'ya döndüğünde kocasının bakışlarını kendinden kaçırdığını görmek büyük bir sürpriz değildi. "Yah!" dedi kısık tutmaya çalıştığı sesiyle. Ne kızlarını korkutmak ne de bu konuşmayı onun önünde yapmak istiyordu. Daha önce bir kaç kez öpüşürken yakalanmışlardı ve büyük çoğunluğu da kocası olacak bu sabırsız Do Kyungsoo yüzündendi. "Kaç kere diyorum sana Niyun'un yanında dikkatli ol diye! Çocuğun psikolojisini bozacağız senin yüzünden." Durumdan rahatsız olmadığı duruşundan bile belli olurken Jongin'in aksine sakince konuştu Kyungsoo. "Sence de biraz abartmıyor musun? Bir insanın kocasını öpmesinde yanlış olan ne var yahu? Geçen gün de Niyun'a gözlerini kapattırdın. İlla ki öpüşürken görecek bizi bırak erkenden alışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEAR LESS
General Fiction"Soo," demişti Jongin, biten filmin jeneriği ekranda akarken. "Evlat edinme hakkında ne düşünüyorsun?" Sanki salonun ortasına bir bomba bırakmamış gibi sakin bir yüz ifadesiyle Kyungsoo'ya bakıyor, acele etmesi için herhangi bir şey yapmasa da ceva...