1

16 2 0
                                    

  Ağır adımlarla beyaz kolidorda ilerliyordu genç adam. İçinde binlerce duygu ve düşünce vardı. Panik,korku,ümit ve daha nicesi. Küçüklüğünde yaşadığı tramvalar yüzünden zaten içine kapanık birisiyken üstüne ailesini kaybetmesi onu daha da kötü hale getirmişti. Dışarı çıkmayan, daha doğrusu çıkamayan, kendisini herkesten soyutlayan ve neredeyse ani olan herşeyden korkan birisi haline gelmişti genç adam. Büyükannesi ve büyükbabası onu defalarca psikologlara götürmüş tedavi etmeye çalışmışlardı lakin doktorların söylediği tek şey
"Üzgünüz tırununuzun iyileşmesinin tek yolu bir rehabilitasyon merkezne yatırılması."

  Son çare olarak da torunlarını seuldeki bu hastaneye getirmişlerdi. Kolidorun sonuna ilerlediklerinde hastane müdürünün odasının önüne gelmişlerdi. Büyükbabası hyungwon'a dışarıda beklemesini söylediğinde kafasını sallayıp beyaz kolidora zıt bir şekilde konulmuş siyah koltuğa tedirgin bir şekilde oturmuştu. Ellerini birbirine bağlamış kafası önüne eğik bir şekilde boş boş yeri izliyordu. Burda kalmak istemiyor aynı zamanda iyileşmek istiyordu. İyileşmesinin de iki çaresi vardı biri bu hastane diğeri neredeyse her gün aklına gelen yaşamına son verme hissiydi. Duyduğu kapı sesiyle yerinden sıçramış bir anlık panikle ne yapacağını şaşırmış şekilde ayağa kalkıp odada çıkan büyükbabası,büyükannesi ve doktor'a bakmıştı. Doktor büyük bir tebessüm ile hyungwon'a bakıp konuşmaya başladı.

-Merhaba hyungwon. Ben doktorun Son Hyun-woo. Bundan sonra beraberiz iyi anlaşalım.

Hyungwon yutkunmuş kafasını sallayıp önüne geri dönmüştü. Sanki cevap verse ağlayacakmış gibi hissediyordu. Sessiz geçen birkaç saniyenin ardından büykannesi ve büyükbabası ile vedalaşmış, doktor Hyun-woo ile başbaşa kalmışlardı. Hyun-woo karşısında uzun olmasına rağmen korkudan küçücük olan gence bakıp onu sıkmamak adına ilk günden sadece hastane ve oda arkadaşı hakkında bilgi verip onu serbest bırakmaya karar verdi.

- Evet şimdi hyungwon insanlarla iletişim kurmakta zorlandığını biliyorum. Lakin herhangi bir sorun yaşadığında lütfen benimle konuşmaktan çekinme. Seans saatlerimizi beklemek zorunda değilsin ne zaman istersen giriş kattaki hemşirelere benimle görüşmek istediğini söylemen yeterli.

Hyungwon sakince tekrar başını sallayıp. Sessiz bir tonda;

-T-teşekkür ederim.

Hyun-woo genç adamın az da olsa cümle kurmasına sevinip konuşmaya devam etti.

-İkinci olarak da bir oda arkadaşın var. İsmini kendin öğrenmeni isterdim. Ancak çekingen olduğun için birazcık sana ondan bahsedebilirim. İsmi minhyuk çok tatlı birisidir. Senden birkaç yaş büyük. İyi anlaşacağınıza eminim ancak yine tekrar ediyorum bir sorun olursa benimle paylaş lütfen.

Hyungwon bir oda arkadaşı olmasını kesinlikle istemiyordu ancak başka şansı da yok gibi görünüyordu. Acaba minhyuk denilen çocuk neden buradaydı merak etmişti. Karşısındaki iri yapılı doktora bakıp sorup sormamak arasında kalmıştı. Doktor Hyun-woo da genç adamın aklına takılan bir şeyler olduğunu anlamıştı.

-Aklına takılan bir şeyler var gibi ha?

Hyungwon yutkunup kafasını salladı. Az önceki ses tonundan bir tık daha yüksek tonda olacak şekilde tedirgin bir şekilde sordu sorusunu.

-Şey o neden burda?

Hyun-woo geriye yaslanıp ellerini masaya yerleştirdi.

-Hmm.. bunu kendin sormalısın bence hem her şeyi ben söylersem birlikte ne konuşacaksınız ki öyle değil mi?

liberation [Monstax] (Hyunghyuk)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin