Leyla, ormanda tek başına dolaşıyordu. sessizlik ve yalnızlık en sevdiği iki şeydi. Bunun tadını çıkarıyordu, tabi ki o güzel günleri bir daha yaşamayacağından bir haberdi. Derken bir anda ormandan sesler gelmeye başladı. Arkasına döndüğünde gözlerine inanamadı. Belki de inanmak istemiyordu. Bu bir kurttu. Evet, doğru görmüştü, bu bir kurttu!
Kaçmak istedi ama ayakları sanki inatlaşmış gibi hiç kımıldamıyordu. Kurt yaklaşmaya başladı. o can havliyle olsa gerek, birden kuvvet geldi ve arkasına bakmadan koşmaya başladı. Bu mutlu, huzurlu giün nasıl olmuştu da bir anda değişivermişti. Koşarken içinden bunları geçiriyordu. Sonunda bir mağara gördü ve oraya saklandı. Kurttan kurtulmayı başardı fakat şimdi de mağarada ayı olduğunu fark etti. Hayır, bu gerçek olamazdı. Bir rüya olmalıydı. O anda yer yarılsa da yerin içine giresem diye düşündü. Ama bunun gerçek olabileceğine imkan bile vermedi. Bu yüzden bir B planı vardı: "KAÇMAK"
Koşarken telefonunu düşürdü. Harika bir bu eksikti! Artık yardım da çağıramayacaktı. gerçi niye çağırsaydı ki... Onların da ayıya yem olması için mi? Ah, olamaz ...! Ayağı kaydı. Sonu olmayan bir kuyuya düşüyormuş gibi hissetti. Ve şimdi de uzun ama çook uzun bir yolculuğa merhaba der gibi baktı o endişeli ve bir o kadar da çaresiz gözleriyle karanlığa...
Çığlık atışları bile ağlamaklı geliyordu. Ve sonunda ayakları yere değdi. O anda her yer ışıldamaya başladı. Sanki bütün korkusu geçmişti. Etrafın büyülenerek bakıyordu. Ki o anda bir ses duydu, çok derinden gelen bir ses... Kulakları parçalanacakmış gibi oldu. Ses "Git!" diyordu ama Leyla nereye gideceğini bilmiyordu. Tam o anda karşısında bir ayna belirdi. Leyla çok korkmasına rağmen bir adım attı. Aynanın içinden geçti. Aynanın diğer tarafında çok farklı bir dünya vardı. Ve geri dönüşü olmayan bir yola ayak basmış oldu. Orada Leyla'yı yeni bir hayat bekliyordu. Yeni bir aile, yeni bir okul...
Bu trafa geçtikten sonra ilk bakışta kimseyi görememişti. Ta ki "Yeraltı Dünyasına Hoşgeldiniz..." yazısını görene kadar. Yolda ailesini düşündü. Arkadaşlarını, yerüstünü... Kim bilir ne kadar endişelenmişlerdir? Ama zaten ben artık o dünyada olmadığıma göre bir anlamı kalmadı dedi içinden. Sessizce ağlıyordu. O arada yeraltı görevlilerinden biri onu karşılamaya geldi. Leyla'ya hayatın burada ne kadar kuralcı ve baskıcı olduğunu anlatmaya çalışıyor, bir yandan da Leyla'nın korkup korkmadığını anlmaya çalışıyordu. Fakat Leyla'nın gözünde en ufak korku yoktu.Ne de olsa Leyla kuralları kafasına takmazdı ve kendi yolunda ilerlerdi.
Yerüstünde ise işler karışmıştı. Leyla'nın ailesi onun kaybolduğunu zannedip polise ve gazetelere ilan verdiler. Fakat annesi ve babası ne kadar kendini yiyip bitirse de onu bulamayacaklardı...
Leyla böyle böyle ilerlerken yeraltı görevlisi onu farklı bir yere götürüyordu. Burada Leyla'yı bayıltıp onun, hafızasını kaybetmesi için aşı vuruldu. Bir aşı da onun hafızasına istedikleri bilgileri kaydetmek için... Yani Leyla uyandığında burasının yeraltı olduğunu bile bilmeyecek, buradaki ailesini de gerçek ailesi zannedecekti...