1

117 6 5
                                    

Buranın ne kadar güzel olduğunu unutmuşum. Aradan 9 yıl geçmiş ve ben aynı şeyleri görmeyi bekliyorum. Güzellik hala aynı ama içimde bir şeyin eksik olduğunu biliyorum. Buranın insanları. Onlarda birçok şey değişmiş. Pencereden gördüm kadarıyla artık insanlar sokak başındaki şeker dükkanına uğramıyorlar. Ora artık bir butik ve içi ergenlik çağındaki kızlarla dolu. Ben de ergenim. Ama o tür şeyler kullanmam.

Bir an içim burkuluyor. Burayı eskisi gibi görmek istiyorum. İnsanlarını... Ortamı...

Daha sonra görümde bir anı beliriyor. 8 yaşındayım. Gideceğimiz gün. Gözlerim yaşlı ve burnum kızarık.  Gitmek istemiyorum. Buranın benim alilem gibi olduğunu biliyorum. Manav Mahmut amcanın her sabah yediğim sulu ve pürüssüz elmalarını bırakmak istemiyorum. Arkadaşlarımın hiçbirine söylememişim çünkü üzülmelerini istemiyorum. Koşuyorum ve bir top tam kafama çarpacakken zar zor tutuyorum. Bir çocuk yanıma gelip özür diliyor. Daha önce görmediğim bir çocuk. İçim ısınıyor. Burnumu çekiyorum.  Ağladığımı görünce kendinin yaptığını sanıyor ve yanıma üzgün bir ifade ile geliyor. Tekrar özür diliyor. Ona ağlamamın nedeninin kenndisi olmadığını söylüyorum. Ve o da nedenini soruyor. Oradaki son bir iki saatimi onunla konuşarak geçiriyorum. Garip olan şu ki birbirimize adlarımızı hiç sormuyoruz.

Kafamı sallayarak tüm bunları gitmeye, unutmaya zorluyorum kendimi. Bir yandan merak ediyorum. Hala buradalar mı? Görseler bana çok kızarlar mıydı? Ecem'in ne diyeceğini merak ediyorum. Büyük bir ihtimal beni görürse öldüresiye dövecek. Ama hiçbir şey onu görme isteğimi azaltmıyor. Görüşmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki, onu tanımayacağımı düşünüyorum. Beni daha kötü hissettiren şey ise onun beni tanıyamayacak olması.

Hazırım. Okula gideceğim. Yeni kız gibi yaşayacağım ve yaz tatili gelecek. Belki de onları göreceğim. Belki görsem bile tanımam. Ama okula gitmeliyim.

                                                                    ===============

Bahçenin önündeyim. Eski ilkokulumun hemen yanındaki liseye bakıyorum. İlkokulu görünce içim burkuluyor. Hep bir yerlere bağlanan insanlardanım ama buradan sonra gittiğimiz yere hiçbir zaman alışamamış, Buraya ihanet eder gibi olurdum. İşte şimdi burdayım. Ve kendime bencillik etmiş gibi hissediyorum. Burayı hala eskisi kadar seviyorum ama içini biilmiyorum. Yabancıyım buraya.  Bu his beni öldürüyor. Yıllardır tekrar buraya gelmeyi istemiş, istediğimi almış ama almamış gibi hissediyorum.

Tam o sırada kafama bir top geliyor. Tutamıyorum. Topun hızlı çarpışı beni yere düşürüyor. Bir elimle acıyan kafamı tutuyorum. Diğeriyle kalkmaya çalışıyorum. Bu kolay olmuyor. Yanıma bir çocuk geliyor ve özür diliyor. Güneş onun arkasında olduğu için, onun yüzünü göremiyorum. Işıktan ve acıdan buruşturduğum yüzümün halini merak ediyorum ve bu ifadeyi yüzümden kaldırmak için çaba harcıyorum.

Sonra gözlerime yine o anı geliyor. Top bana çarpmadan tutuyorum. Bir çocuk geliyor ve benden özür diliyor. Konuşuyoruz. Ama adımızı sormuyoruz.

Tekrar özür dileme sesi duyduğumda kendime geliyorum ve kalkmam için uzatılmış eli tutuyorum. O yüzü görüyorum ardından. Hiç unutamayacağım yüzü. Yana atılmış sarı saçları görüyorum. Onu hemen tanıyorum ama o beni tanımıyormuş gibi bakıyor. Kendime inanmıyorum. Aradan 9 yıl geçmiş, onun beni hatırlamasını umuyorum. Bu imkansız gibi geliyor ama ben onu hatırlayabiliyorum. Keşke adını bilseydim, düşünüyorum.

''Seni daha önce görmedim ama seni tanıyorum.'' diyor ve gülüyor.

''Tuhaf.'' diyorum.

''Öyle.'' diyor ve el sallıyor.

Adını sormadığıma inanamıyorum. Beni hatırlamamasına da kırılıyorum.

Öfleyip püfleyerek okula gidiyorum. 

''Çünkü Biz Sınırda Duruyoruz''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin