26//Anne ve Baba

2K 257 71
                                    

Merhaba👋🏻👋🏻

Son birkaç bölümden daha kısa bir bölümle geldim maalesef😔

Ama duygusal bir bölüm ve eğer devam etseydim yazmaya toparlayamaz ağlar ve batırırdım dkrmxkmd

İyi okumalar dilerim~~

............

   İki haftalık tatillerinin, olabildiğince hareketli geçen ilk iki gününden sonra, işler hem Taehyung ve Yeonjun, hem de Jeongguk ve ailesi için iyiye gitmişti. Daha önce bu kadar uzun süre aynı ortamda kalmayı deneyimlememiş iki bambaşka aile, bir çatı altında günler geçirdiğinde, kesinlikle aralarında bir tür bağ gelişmişti. 

Yeonjun, hala abisi olmadan gece yatağa girmemek konusunda ısrarcıydı ama gözle görünür bir şekilde Ya Eun'a yaklaşmıştı. Özellikle bir tür sinir krizi geçirdiği geceden sonra ondan özür dileyip kadının kollarında nasıl hissettiğini anlatmaya çalışırken hıçkırıklara boğulmasıyla olmuştu bu yaklaşım. Taehyung da her ne kadar kardeşinin ağlaması onu çok fazla üzse de, Ya Eun ona sarılıp teselli ederken tek kelime etmedi. 

Sanırım, tıpkı kardeşi gibi kendisi de onları benimsemeye başlıyordu. Onlardan farklı, onlardan daha sağlıklı bir aile olarak değil de, onların da ailesi olarak benimsiyordu Ya Eun ve Sungmin'i ve onun yaşında bir genç için, bunun garip olduğu kadar korkutucu olduğu da bir gerçekti. Hayatı boyunca, annesi ve babasını kavga ettikleri zamanlar dışında yan yana gördüğü zamanlar olduğunu bile hatırlamıyordu. Hep kendi kendini büyütmüş, her türlü sorumluluğu itiraz etmeden sırtlanmıştı. Kendini büyüttüğü gibi kardeşini de büyütmeye çalışmış, başarısız olduğunu hissettiği anlarda ise arkasında kendi anne babasından farklı birilerini bulmuştu. 

Acı vericiydi ama alışıyordu. Her şeye rağmen annesi olduğunu bildiği ve bu gerçekte ısrar ettiği kadının bıraktığı manevi boşluk bu iki haftada Ya Eun tarafından yavaş yavaş doldurulurken, hisleri bir karmaşaya sürükleniyordu. Her şeyin bundan çok daha kolay olmasını ne kadar da isterdi... Ancak hayatındaki ne kolay olmuştu ki, bu kolay olacaktı? 

Hislerden ve duygusal karmaşalardan uzaklaşırsak, bu iki hafta herkes için eğlenceli geçmişti. Gündüzleri sahile ya da sahildeki hediyelik eşya dükkanlarına gidiyor, her gün bambaşka yemekler ve tatlıları birlikte yapıyor, akşamları yan yana film izliyorlardı. Günün her saati birlikte ve mükemmel geçiyordu. Şimdi de o anlardan biriydi. 

"Hyung, Yeonjun kremayı bozuk sıkıyor!" Jeongguk, parmak ucuna kalkarak süslediği pastadan geri çekilip arkasındaki tezgahta kalan ve kurabiye hamuru yoğuran Taehyung'a sitem ettiğinde, Taehyung elinin içinde bulunduğu geniş plastik kabı kaldırmış, onlara doğru birkaç adım atıp, bir saattir uğraştıkları pastayı ucubeye çeviren küçük kardeşine bakmıştı. O krema zaten Yeonjun'a verilmemeliydi. Şu anki manzara bunu gösteriyordu. 

Çok ciddi bir iş yapıyormuş gibi yüz ifadesi donuklaşmış kardeşi, büyük pastalarının kenarlarına bazıları büyük bazıları küçük toplar halinde kremaları sıkarken, süslediği pastanın mükemmel gözüktüğünden emindi. Bu yüzden Jeongguk abisine sitem ettiğinde onlarla birlikte pastaya yardım eden Ya Eun'a doğru dönmüş, elindeki krema poşetini gösterip, "Jeongguk hyung doğruyu söylemiyor! Ben çok güzel süslüyorum. Değil mi Ya Eun Teyze?" dedikten sonra beklenti dolu gözlerle kadına baktığında, Ya Eun oğlu ve onun arasında kalırken gülmüştü. 

Daha sonra ise öne doğru eğilip tezgahta kendine çektiği dizleriyle oturan Yeonjun'un ve onun aksine ayakta durup elindeki şekerlemelerle pastanın üstüne donatan oğlunun yanağına iki yumuşak öpücük kondurmuştu. "Tartışmayın, pastamız bir kere şimdiye kadar gelmiş geçmiş en güzel pasta! Yeonjun'un kremaları ve Jeongguk'un süslemeleri olmadan bu kadar mükemmel olamazdı." 

little followerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin