"taehyung sana inanamıyorum." diye dişlerinin arasından konuştu jeongguk eliyle kızarmış yüzünü kapatmaya bir yandan da arkasındaki taehyung'u çekiştirmeye çalışıyordu."utandın mı ggukie?~" dedi taehyung elleri smokinin cebinde ayakları hızla çekildiği için birkaç adımda bir birbirine dolaşıyordu. jeongguk taehyung'a birkaç saniyeliğine kafasını çevirdi ve ateş gibi gözlerle baktı. "az önce adama kendi düğünümizden kaçtığımızı söyledin, bağırarak hem de!" diye hiddetle fısıldadı jeongguk gözüne çarpan köşedeki masaya ikisini de yönlendirirken.
"o şekilde söylemedim, liseden beri birbirimize aşık olduğumuzu ama senin bir salaklık yaparak başka birine evlenme teklifi ettiğini ve benim de düğünü basarak seni kaçırdığımı söyledim." dedi taehyung hikayesi eksik anlatıldığı için alınmış bir sesle.
arkadaşı onu çekiştirmeyi bırakıp ona sabrının sonunda gözlerle baktı, taehyung'sa sadece tatlı tatlı gülümseyip omuz silkmişti.
"canım fena mı oldu işte, üstelik sevimli olduğumuz için manzaralı masayı bile kaptık. daha ne olsun?"jeongguk'un oturduğu koltuğun karşısındaki geniş koltuğa oturdu. yüzündeki kızarıklığı hâlâ yerli yerinde duran jeongguk az önceye nazaran yumuşak bir sesle konuştu, "taehyung bu anlattığın love, rosie filminin konusu..."
"öyle mi?" taehyung ağzı hafif aralanmışken sordu, "emin değilim izlemedim ama kesin öyledir."
"pişman değilim yine de, baksana bize nasıl da destekleyici bakıyorlar bize." dedi taehyung yanlarındaki masadan kendilerine bakan kızları kafasıyla işaret ederek. kızlara aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdi eli çenesinin altında, el de sallamayı unutmamıştı. jeongguk esmerin sözleriyle yan taraflarına döndü ve nefesi boğazına kaçar gibi oldu tiz bir şaşkınlık nidası ağzından kaçmak üzereyken hemen kapatıverdi ağzını. aşağıdan taehyung'un bacağını tekmeledi kocaman olmuş gözlerle. "taehyung destekleyici falan bakmıyor onlar." mırıldandı jeongguk. "geçen sefer ektiğimiz kuzenler aile yemeğine çıkmış." taehyung'un gözleri ve ağzı fark etmişlikle aralandı ve yüzü iğreltiyle buruştu. "hani amcaları kasap olanları mı diyorsun?"
jeongguk cevaplayacakken ayağa kalkan kızlarla sözü yarım kalmış, yutkunamamıştı bile. hemen önüne döndü ve önünde duran menüyü kaptığı gibi anlamsız bir çabayla yüzünü örtmeye çalıştı. fark edilmişlerdi oysa ikisi de.
taehyung bu sırada homurdanıyordu, "ne işi varmış kasabın vegan restorantt-" masaya gelmiş küt saçlı kızlarla lafı kesilmişti.
"jeongguk? taehyung? ne işiniz var burada? tutuklandık demiştiniz?" diye büyük bir gülümsemeyle fakat sinirli gözleriyle konuştu soldaki kız. jeongguk kendini ne kadar zorlarsa zorlasın ismini hatırlayamıyordu. "keşke..." jeongguk hülyalı bir sesle konuşan taehyung'a döndü hemen ve ayağına tekrar tekme atarak susturmaya çalıştı.
"hahaha... aslında çok komik bir hikaye var arkasında kızlar, anlatsak inanmazsınız." dedi jeongguk ve kupkuru bir kahkaha attı, taehyung hemen uyum sağlayıp ona eşlik ederken kızlar onlara boş boş bakıyorlardı. jeongguk gülerken kocaman gözlerle taehyung'a baktı. taehyung karşılık olarak sadece kafasını sallayıp göz kırptı ve jeongguk o anda anladı, mahvolmuşlardı.
"sizi buraya hangi rüzgâr attı peki? kasap değil miydiniz siz?" diye ciddi bir ilgiyle sordu esmer. jeongguk yüzünü buruşturdu esmere. kızlardan hiç konuşmayan lafa atladı ve az önce jeongguk'a canlı kanlı azula'yı göstermiş olan kızın aksine konuşmak için epey hevesliydi.
"ya aslında taehyung olay çok uzun ama ben sana kısaca özet geçeyim hemen. şimdi biliyosun annemle babam yirmi yıllık evli, baya uzun yani. neyse yıl dönümleri geldi çattı annem de dedi ki, beni artık yemeğe çıkart mağara adamı mısın sen et kesiyosun sürekli. kadıncağız da haklı yani on yedi yıldır evde çocuk bakıyo sadece. ben de dedim babama annem haklı boşar seni cidden bak dikkat et, üzme onu dedim. neyse annem en son babamı bi daha fenasal haşlayınca bir de ben konuşunca babam da onu kendi dükkanına çağırıp yumurta kırdı falan. annem böyle olunca çıldırdı, harbiden boşanıyorlardı düşünebiliyo musun! beş tane kardeşim var benim ben nasıl açıklayayım boşanma ne? en büyüğü altı yaşında zaten? ben daha bez nasıl değiştiriliyo bilmiyorum. hemen ikisini ayrı köşelere aldım tabii, resmen anne babama ebeveyn oldum on yedi yaşımda! rezillik resmen! sonra işte kısaca babam annemi yemeğe getirmek için mekan arıyodu biz de sizin buraya geldiğinizi gördük hesap sormak için buraya getirdik. babam buranın vegan olduğunu öğrenince epey kızdı ama. fena olmadı, en kötü sizi dövdürürüz, biliyosun babamın tersi çok pistir canım."
jeongguk dirseği masaya dayalı kafasını yasladığı yerden gözleri kısılmış neleri duyup neleri duymadığını anlamamış hâlde karşısındaki kıza bakıyordu. bayık gözlerini taehyung'a çevirdi, ilgiyle kızı dinlemiş ve yer yer kafasını sallıyordu. esmer kafasını kendisine çevirmeden ağzının kenarından konuştu, "kaç jeongguk." jeongguk sadece gözlerini devirdi. taehyung gözlerini anlık jeongguk'a çevirdi ve hâlâ orada durduğunu görmesiyle sağ elini ağzına siper ederek dudaklarını oynatarak sessizce bağırdı. kaçsana!
beyaz tenli bir nefes vererek yan masadan elinde ki çatalı gözlerinin içine bakarak sinirle önündeki tofuya saplayan adamı gördü, az önceki kızın babası olmalıydı. yutkundu ve kalbi hızla atarken taehyung'un masanın üstünde duran elini tutuverdi.
"sizinle buluşamadık...çünkü biz çıkıyoruz!"
taehyung o an masada bırakılan sudan bir yudum alıyordu ki duyduklarıyla su alt dudağından aktı. "henüz çok yeni olduğu için herkese bir anda söyleyemedik." dedi jeongguk karşısındaki kızların şaşkın bakışları eşliğinde. beyaz eli, taehyung'un kemikli elini okşuyordu. "bu yüzden mi isveç yalanını attınız yani?" diye sordu azula'nın replikası, yumuşacık bir sesle. jeongguk kirpiklerinin altından kıza bakarken kafasını salladı. "çok özür dileriz, kim bilir ne kadar zor zamanlar geçiriyordunuz..."
beyaz tenli genç karşısında oturmuş kocaman gözlerle kendisine bakan taehyung'a döndü ve kafasını yana eğerek gülümsedi. taehyung öksürerek göğsüne vurdu birkaç defa. "tabii, evet..." diye mırıldandı pek ne dediğini biliyor gibi değildi. boştaki eliyle yarım kalmış suyuna ulaşıp birkaç yudum içti.
"sana jeongguk'un bakışlarında bir şey var demiştim miyeon!" diye kısık sesle fısıldadı, "doğru diyorsun, görmek istemedim sanırım."
"her neyse babam patlayacak gibi duruyor, gidelim biz. sizleri de tebrik etmek çok isterdim ama vaktimi boş yere harcadığınız için samimi bir şekilde yapamayacağım." miyeon kuzeninin koluna girip buz gibi gözlerle onlara bakıp sırtını döndü, kuzeniyse yürürken arkasını dönüp el salladı. içlerinden biri yalan ilişkilerine sevinmişti demek ki...
jeongguk derin bir nefes alarak önüne döndü tekrar, kendisine kocaman olmuş gözlerle bakan taehyung'la onun da gözleri açıldı. "taehyung neden öyle bakıyorsun, dayak mı yeseydik?" diye terslese de yanakları kızarmıştı. taehyung'un boşta ki eli tekrar suya yeltenerek boş bardağı kafasına dikti. "hem... adam kasap, et eziciyle falan döverdi belki bizi."
taehyung bardağı tekrar masaya bırakırken jeongguk'un dedikleriyle kıkırdadı. "alnı damgalı bir jeongguk komik olabilirdi." elleri hala ayrılmamıştı. "dayak yememi mi tercih ederdin? inanamıyorum, ne kalpsiz ama..." jeongguk da gülüyordu şimdi. "ne münasebet, kasların boşuna mı senin?" diye sordu taehyung sesi alaycı gelse de gözleri çok ciddi ve koca koca bakıyordu.
beyaz tenli inanamıyormuş gibi konuştu, "et ezici diyorum taehyung!"
gelen garsonla ikisi de eğildiği masadan kalktı ve tabakları masaya yerleştirilirken masanın üstünden ellerini çektiler. fakat esmer olan masanın yanındaki boşlukta sallanan jeongguk'un elini tuttu. "buraya doğru bakıyorlar."
jeongguk dirseğini masaya yasladı, "dayak yememi istediğini sanıyordum."
"elindeki tek takım elbisen kan olsun istemedim, aksini düşünüyorsan bırakayım elini." jeongguk gülümsedi ve esmerin elini daha sıkı tuttu. masanın ortasında duran pizzadan bir dilim alarak taehyung'a uzattı. "belki harbiden düğünden kaçtığımızı düşünüp indirim yaparlar." dedi gayet ciddi şekilde. taehyung hak verir şekilde mırıldandı ve pizzadan bir ısırık aldı. "doğru diyorsun. keşke tek pipet söyleseydik."
"pipetler küçük oldukları için zararsız görünüyor olabilir ama doğada hayvanların vücutlarına saplanabiliyorlar, bazılarının boğazına kaçıyor hatta." dedi jeongguk, taehyung çiğnemeyi durdurup gülerek karşısındaki oğlana baktı, "ben konuşurken gerçekten dinliyorsun demek, ben bile inanırım şimdi evli olduğumuza~"
jeongguk kızarmış kulaklarını saçları örttüğü için müteşekkirdi. masaya konmuş soğuk içecekten birkaç yudum ardı ardına içti ve ciddi gözükmemek için büyük özen göstererek taehyung'un elini bıraktı."tabii ki dinliyorum taehyung!"
![](https://img.wattpad.com/cover/260529941-288-k160048.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bro(flirtatiously)
Fanfictiontaehyung ve jungkook'un arasında bir şey olduğunu iddia eden bir sürü kişi vardı, özellikle çifte randevuya çıktıkları kızlar... #taekook, friendstolovers, slowburn, kısabolumler, fluff