Nihayet Deniz için üniversite hayatı başlamıştı. Ziraat bölümündeydi. Henüz kimseyi tanımadığı için ilk önce kantine gidip bir şeyler içmeyi düşündü. Bir kahve alıp kantinin en ücra köşesindeki boş masaya geçip oturdu. Kahvesi bittikten sonra bahçeye çıktı. Çimenlerin üzerinde ağaca dayanmış resim yapan adamı bir süre izledi. Göz göze geldikten sonra adam kalkıp gitti. Bi bankın üzerine oturan Deniz ise başladı adamı düşünmeye. Derken yanına bir genç oturdu.
"Ben selim" dedi.
"Ben de Deniz."
Selim de ziraat bölümündeydi. Bir süre sonra Selim ve Deniz iki yakın arkadaş oldular.Bir gün beraber dışarı çıktıklarında bir resim sergisine gittiler. Arkası dönük resim çizen adam Deniz'in büyük ilgisini çekmişti. Dünkü bahçede gördüğü adama çok benziyordu. Tanışmak için yanına giderken bi genç onu durdurdu.
" O çok huysuzdur. Eminim seninle konuşmayacaktır. Boşuna gitme yanına." dedi. Deniz tanışmaktan vazgeçti.Bir gün koridorda dolaşırken sınıfın birinde o gizemli ressamı gördü. Yanına gitti. Tam bir şey söyleyecekken:
"Neden vazgeçtin?" dedi adam.
"Anlamadım ?"
"Dün tanışmak için neden yanıma gelmedin?"
Hiç bir şey söyleyemeden kalmıştı Deniz.
"Adım Rüzgar."
O yeşil gözlerden kendini alamıyordu Deniz ve ilk defa birine karşı böyle hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Gönüllüm
RomanceBazı kadınlar sol göğsünün altında mayın taşır beyler. Ve oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer; mayın patlar, kadın dağılır, adam ölür. Sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente, asla aynı etki y...