İyi okumalar.
''6 Nisan 2020''
( Aslı'nın Anlatımıyla )
Hayat gerçekten zordu hele ki benim gibiler için iki kat daha zordu.Kesinlikle tekerlekli sandalyede olduğum için kendimi küçük görmüyordum ama etraftakilerin bana acıyarak bakması ve hayatımda yer etmiş şeyleri yapamamak beni üzüyordu.Birde sık sık ailem ile yaptığım kavgalar vardı.Fizik tedaviyi reddetmiştim ama şımarıklıktan değil tekrar aynı şeyi yaşamaktan korktuğumdan.Yaklaşık on ay öncesine kadar fizik tedavi alıyordum hatta doktor iyileştiğimi söylemiş ve tedaviyi gerekmediğini söylemişti ama ben bırakın ayağa kalkmayı bacaklarımı hareket bile ettiremedim.En acısı da bana çaba göstermediğimi söylemeleri ama çabalamayan ben değil onlar.Depresyondayken saçlarımı kestiğimde vazgeçen annem,hıçkıra hıçkıra ağladığımda bana acıyarak bakan ablam,sırf evde ben varım diye buz pateni mevzusu açtırtmayan abim yada suçluyu içeri attırmasına rağmen hırsını alamamış babam.Aslında tek istediğim konuşmak etrafımdakiler üzülmesin diye düşünmeden aklımdan geçenleri belki ağlayarak belki gülerek anlatmak.Kısacası tek istediğim kendim olmak ama bu hayatta kimse kendi istediği insan olamaz değil mi?Bir kere el alem var hepimizin yaptığı o hata;insanların hikayelerini bilmeden sorgulamak.Mesela çoğu kişi hayal kurmayı sever ama hayallerini anlatmayı sevmez neden çünkü onun çok istediği olması için can attığı şey kimine göre saçma kimine göre çocukça.Ben uzun zaman önce el alemi dinlemeyi bıraktım şimdi dinlediğim yegane şey şarkılar ve kitaplar. Şimdide evimizin bahçesinde çimenlere oturmuş kitabımı okuyorum,evimizin yakınındaki denizin hoş sesi kulaklarımda tenimde hissettiğim güneş bile beni mutlu ediyor.İnsanlar aslında ne kadar kolay mutlu olabiliyor. Ben şuan olduğum şartlara rağmen oturduğum bu çimlerde mutluyum.Gözlerimi kitabın sayfasında ayırıp kitabımı kenara kaldırdım gözlerimi kapatıp çimlerin üzerine uzandım.''Aslı yine orada mı uyuya kaldın?''diyen ablamla etrafıma baktığımda gördüğüm son şey sırtı bana dönük bahçe duvarından atlayan bir bedendi.
(Yazarın Anlatımıyla)
Deniz Yılmaz,buz pistinin prensi olarak anılıyordu.Sırtında her zamanki siyah çantası pistten çıkmış evine doğru ilerliyordu.Aslında otobüse yada taksiye binebilirdi ama onun için müzik dinleyerek yürümek bir nimetti,bulduğu her fırsatta müzik dinleyen bir kişiliğe sahipti.Hayatı sanki buz pateni ve müzik üzerine kurulmuş gibiydi.Deniz evinin olduğu siteye girdiğinde sessizce ilerlemeye devam etti.Yüzüne gelen sıcak rüzgar saçlarını savurdu ve rüzgarla beraber papatyaların o hafif kokusu burnuna geldi,gözlerini kapatıp hissetti o naif kokuyu içine çekti.Evlerine girdiğinde ortalıkta ses yoktu bu demek oluyordu ki babası şirketteydi,annesi de büyük ihtimalle dernek toplantısındaydı evlerinin her zamanki halleriydi.Odasına çıkıp duş aldı,üzerine gri eşofman beyaz t-shirt geçirip odasının balkonuna geçti.Burnuna yine o papatya kokusu gelince gülümsedi ona göre baharı temsil eden kokuydu papatya kokusu.Gözü yan evin çimlerine uzanmış kıza takıldı üzerinde beyaz dizden bir elbise vardı,papatyaların ortasında uzanmış yüzünü bir şapka ile kapatmıştı Deniz bu kızı daha önce görmemişti eğer komşularıysa daha önce görmesi gerekmez miydi.Ani bir kararla gidip tanışmak istedi.Ayağına ayakkabılarını giyip karşı evin bahçe kapısına vardı kapıyı açıp yavaşça bahçeye girdi.Tam kızın yanına varmıştı ki gözü kız ilerisinde duran tekerlekli sandalyeye takıldı,bir kıza bir sandalyeye baktı.Tam o anda evden başka bir kız çıktı ve ''Aslı yine orada mı uyuyakaldın?''dedi.Deniz hızla arkasına dönüp bahçe duvarından kendi bahçelerine atladı.Gördüğü son şey ise kızın yeşil gözleri oldu.
Deniz'in Aslıyı gördüğü an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yerdeki Kanatlar
Teen FictionAslı Yenilmez...15 yaşına kadar buz patenlerinin onun deyimi ile yerdeki kanatları hiç bırakmadan kaydı.Ancak bir kaza yüzünden yenilip tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı...Deniz Yılmaz hayatı boyunca buz pateni pistinden hiç ayrılmadı.Sizce Deniz,A...