sokağın başında bekliyordu. sabahın henüz ilk saatleriydi ve yağmurun ahmak ıslatan haliyle ıslanıyordu. kimi bekliyordu bilmiyorum ama buna değmeliydi. uzun bir süre geçti ve hiç kimse gelmedi. belki saatlerdir bekliyordu orada. bir süre daha izledim onu camdan ancak bu havada kimse dışarı çıkacak gibi değildi. ve sonunda pes etti. sanırım büyük bir hayal kırıklığı yaşadı çünkü ilk gördüğüm andaki heyecanı kaybolmuştu. sanki biriyle buluşacak gibiydi ama o kişi hiç gelmedi.
O gün merağım peşimi bırakmadı ve adamı takip etmek istedim. kimi ne için bekliyordu? yağmur altında yürüyor ve sadece yere bakıyordu. yaklaşık yarım saat takip ettim onu. sahil kenarına vardığında yağmur durmuştu. yaşlı bir amca orada çay satıyordu ancak yağmurdan dolayı masaları kuramamıştı. adamın yanına gidip bir tabure istedi. ancak adamın yağmur yağdığı için adama veremeyeceğini açıklmasına rağmen tabureyi almak istedi. yoğun ısrar üzerine adamcağız vermek zorunda kaldı tabureyi. denize karşı oturdu ve paltosundan çıkardı sigarasını. bir derdi vardı sanki halledemediği. kim bilir ne hayalleri düşmüştü suya. onun bu halini görünce bir an kendimi gördüm orda. yaşadıklarım , bekleyişlerim , hayallerimin suya düşmesi. eminim sevdiği kadını bekliyordu. öyle olmasını umdum. çünkü bir insanı aşktan başka ne bu hale getirir anlam veremezdim. hangi acı olursa olsun aşktan daha güçlü olamazdı. ben yıllarca bu acıyı yaşayarak bekledim ve sonunda aynen bu adam gibi sadece daldım derinlere. ne bir parça sevgiye sahip oldum ne sevdiğim insanla beraber oldum. Bu efkarlı adamın bu kadar hüzünlü hali beni çok etkiledi. netice de aynı şeyleri yaşamıştık. en azından öyle olduğunu düşünüyordum. yanına gidip konuşmak istiyordum ama bir türlü cesaret edemedim. belki de bu korkum gerçeklerin daha kötü olma ihtimalindendi. ya daha kötü bir şeyse? Ama herşeye rağmen konuşmalıydım. onun hissetiklerini bilmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarın'ın Dün'ü Birazdan'ın Az önce'si(kısa hikâye)
Short Storykısa ve sıkılmayacağınız bir hikâye..