ruhun yarası daha keskindir

1 0 0
                                    


sanki yağmurun duruşuna üzülmüştü. belki de gözyaşlarını ancak böyle gizliyordu. kim bilir belki de ruhunu ancak böyle huzura kavuşturabiliyordu. aslında insanın en önemli kısmıdır ruhu. ruh çöktü mü kaldırabilecek tek şey ona denk bir başka ruhtur. yoruldu mu ruh fiziksel yorgunluğun katlarcasına ihtiyacı vardır. ruhu serbest bırakmak lazım. kendini en mutlu yere çekmek ister. hiç bir şeyi zorla yapmamalısınız. hiç bir şey ruh kadar ince değildir. bazen kırılan şey ruhunuzdur. kalp  sadece organdır. aslında gönül diye tarif edilen şey bence ruhtur. 

Cesaretimi toplayıp bir adım atmaya karar verdim. tam adımımı atarken bir telefon çaldı. heyecanla açtı telefonunu. ancak henüz konuşmasındaki ilk saniyelerde adamın yüzü düştü. anlaşılan haber kötüydü. Bir insan özellikle ruhu bu kadar ince olan bir insan bu kadar üzülecek ne yapmış olabilirdi ki? nasıl bir hata yapmış olabilir ki ? kafamda onlarca soru ile bu kez yürüdüm. adam henüz konuşmasını bitirmemişti ancak ben bir kaç adım sonra yanında  olacaktım. yanına varmam ile telefonu kapatması bir oldu. bir kaç saniye arkasında kalıp inceledim. saçları arkadan uzun gibiydi ve geniş omuzları vardır. şapkasını çıkardığında olduğundan daha uzun saçları olduğunu anladım. şuan tam önümdeydi ve artık  kafamdaki soru işaretlerini bitirebilmem için son bir adım kalmıştı. peki ya zannettiğim gibi biri değilse? ya sert bir şekilde karşılık görürsem ? her şeye rağmen denemem gerekirdi. ve evet sonunda adımımı atıp adamın önündeydim. yüzünü gördüğümde büyük bir şok yaşamıştım. çünkü bu adamı tanıyordum. Şuan önümde duran kişi Aliydi. 

Ali. yıllarca beni seven çocuk. belki 5 belki 6 yıl geçti. bu sürede çok şey değişmiş. çok fazla kilo vermiş. şişman sayılmasa da kiloluydu ancak bu kadar zayıflayacağını tahmin bile edemezdim. Ve saçları. saçlarını çok uzatmıştı. omuzlarının üstüne kadar gelmişti. fit vücudunu belli etmese de o paltonun altında kaslı bir vücut olduğu açıktı. 6 yıldır neredeyse hiç görüşmedik. 6 yıldır dediğime bakmayın çünkü bu altı yıldan önce 13 yıl beni sevmiş neticede onu kabul etmemiştim. ama aradan yıllar geçmiş. ben evlenmiş , boşanmışım üzerinden de yıllar geçmiş. bu adamın burada ne işi var ?

nihayet sordum:

+ sen ne yapıyorsun burada? birini mi bekliyorsun ? 

- hhiç öle oturuyorum burada. yeni geldim zaten.

yalan söylediğini biliyordum. ancak o yalan söylemezdi. en az bir saat olmuştu geleli. bir şeyler vardı işin içinde. göz teması kurmaktan kaçınıyordu. yüzünde bir şaşkınlık bir heyecan vardı. soramadan tutamadım kendimi:

+ en az bir saattir buradasın neler oluyor?

- birini bekliyordum. sadece bu.

+ kimi bekliyorsun?

- sevdiğim kişiyi.

aslında bir parça içim cız etti. çünkü onun ''seni bekliyordum'' demesini isterdim. ama bu bencillik olurdu. neticesinde beni yıllarca beklemesine rağmen onu reddetmiştim. yine de insan bencildir sonuçta. hep kendisine istiyor. bir süre bir şey demedim öyle bakıştık. sonunda oturabilir miyim dedim. kendisininkini bana verip bir başka tabure getirdi. ve ağzını bıçak açmadı. sanırım bir şeyleri benim sormam gerekiyordu. 

+ nerede oturuyor? 

- 189. sokakta.

+ evet bende orada oturuyorum bende gördüm seni. benim binamın iki bina ötesinde bekliyordun. ama orada kim oturuyor bilmiyorum.

şaşırmıştı. yüzümü incelemeye başladı. sonunda  soru sorma sırası ondaydı.

- sen hangi binada oturuyorsun ?

+ 22 numarada 2. katta. 

sonra düşünceli düşünceli denize bakmaya başladı. biraz oturduktan sonra gitmek zorundayım diyerek arkamı döndüm.  seni görmek güzeldi dedi. benden tebessüm edip eve doğru yürüdüm. arkamdan baktığına emindim. ancak ben arkama hiç bakmadım. sokağın başına kadar beni izledi. ve sonra yavaş adımlarla benim tersime doğru gitti. peki kimi bekliyordu burada ? o hala bir muamma.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yarın'ın Dün'ü  Birazdan'ın Az önce'si(kısa hikâye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin