[bu bölüm tamamen cinsellik içerir! rahatsız olanlar atlayabilir.]
changbin'ler çoktan gitmiş, minho ve jisung evlerinde yalnız kalmışlardı.
"film mi izlesek ne yapsak ya,"diyerek yanaklarını şişirip ofladı minho. jisung onun bu haline dayanamayıp kırmızıya yakın dudaklara kısa bir süre kendi dudaklarını bastırdı.
"s-sungie,"minho, dudaklarında baskı gittiğinde mırıldandı. jisung'un yoğun aurası kararmış gözlerinde bile belli olurken minho, bu görüntüyü görmezden gelemezdi.
"efendim güzelim,"jisung'un ıslak dudakları minho'nun kulağında gezerken huylandığı için mırıldanmalarını gizleyemedi minho. kediye benziyordu, hayır, tam bir kediydi.
soğuk ve uzun parmaklar, minho'nun ince tişörtünün içine girdi ve beyaz teni yavaşça okşamaya başladı.
"beni yemek konusunda ciddiydin yani,"kıkırdamadan edemedi, jisung bu tavrına karşı dudaklarının rotasını gülümseyen ağza çevirdi.
"ciddi olduğumu göstereceğim,"diyerek küçük dudakları kendi dudaklarıyla ezmeye başladı. minho dayanamayıp geceye küçük mırıltılar bırakmaya devam ederken havalandığını hissetti.
jisung onu kucağına alıp büyük koltuğa yaslanırken kucağındaki minho kendini altındaki bedene bastırdı. bu sefer ikisi de inlerken minho'nun tişörtü yeri boyladı.
sıcak dilleri siyah saçlı olanın dudağını ısırmasıyla buluştu. ikisinin de nefesleri kesilmek üzereyken jisung bu sefer yerlerini değiştirdi.
karşısında duran beyaz köprücük kemikleri ve boyun resmen beni boya der gibi bakarken minho, kollarını jisung'un boynuna dolayarak başını boynuna bastırdı.
jisung bu isteği geri çevirmedi ve ince deriyi emmeye başladı. minho kesik nefesler alırken köprücük kemiğinin üstünde hissettiği dişlerle küçük bir çığlık bıraktı havaya.
"özür dilerim bebeğim,"ısırdığı yerlere artık küçük öpücükler bırakan jisung'un ensesindeki sarı saçları çekiştirdi ve gözlerini kapattı.
"d-devam et sadece, sungie." bu sefer sinsice gülümsedi jisung. ardından yavaşça doğruldu. koltukta çoktan pelteye dönmüş bedeniyle duran minho ise kaşlarını çatmıştı.
"ne sikim yapıyors—" jisung ise doğrulmuş bedene karşı dudaklarının üstüne elini koydu ve susması için mırıldandı.
ardından önünde olan büyümüş küçük problemi gösterip gözleri büyümüş olan minho'ya döndü.
"sen devam etsen daha iyi olur."minho şaşkınca ona baktı.
"siktir, seni emmemi mi istiyorsun?"jisung ise gülümsemesini kesmeden ellerini 'hayır' dercesine kaldırdı.
"sadece bir teklif."
minho onun bu haline ciddi mi diye baksada, durumun herhangi bir şeyini düşünecek derecede aklı yerinde değildi. başlatan jisung'tu.
ama devam ettiren de minho olacaktı. yani ikisininde iyiliği için.
derin bir nefes almaya çalışarak jisung'un önüne eğildi minho ve yutkunmamaya çalışarak jisung'un erkekliğinde yavaşça dilini gezdirmeye başladı.
"siktir, sıcak!"elleri koltuğun kenarlarını sıkmaktan boğumları beyaz olmuştu. ama minho'nun tamamını alması için de onu zorlayamazdı.
minho bu tepkiye karşıya garip bir şekilde gülümsemek istedi. ve ondan daha fazla söz ve inleme duymak için bir anda uç kısmını ağzına aldı.
jisung'un başı bu ani sıcaklık artışıyla geri düşerken, minho ağzını ileri geri hareket ettirmeye başladı.
beklediği gibi jisung inlemeye başlarken eliyle baş kısmını da sardı minho. ne kadar tehlikeli şeyler yaptığınından haberi ise, saçları uzun parmaklar tarafından esir alındığında anladı.
bir anda jisung'un neredeyse tamamını ağzına almak zorunda kalınca öğürme hissini zar zor attı. saçlarında olan eller onu hızlı ve sert bir şekilde yönlendirirken gözleri doldu. bu iyi hissettiriyordu fakat gözlerinin bu aptal doluluk hissiyle dolmasına da izin veriyordu.
kendi erkekliği de canını acıtmaya başlayınca serbest olan ellerinden biriyle de kendine dokunmaya başladı.
ikisi için de inlemeler artmaya devam ederken, minho boğazının acıdığını hissediyordu. ama yine de jisung'a ağzını istediği gibi becermesine izin vermeye devam ediyordu.
"m-minho."diyerek geceye uzun bir inilti bıraktı jisung. minho adını duymasıyla beraber kendine dokunması yavaşladı ve ikisi de neredeyse aynı anda geldiler.
minho, ağzı kirli beyaz ile buluşmadan jisung tarafından kucağa çekildi ve dudaklarını bir kez daha birleşti.
"sen harika bir şeysin biliyorsun, değil mi?"dudakları hala birbirleri üstündeyken söylenen iltifat ile gülümsedi minho.
"biliyorum, kendini şanslı hissetmelisin."egosunu da unutmayarak yanağını öptü sevgilisinin. ardından kolları jisung'un bedenini sardı ve kafasını omzuna gömdü.
"yatağa taşı beni."jisung'un kıkırtısı melodiymişçesine minho'nun kulaklarını kutsadı.
şanslı olan aslında o olmalıydı.
havalanan bedeniyle gözlerini bu sefer yorgunluktan kapattı. bedeni birkaç dakika sonra yumuşak yatakla buluşurken duyduğu yumuşak sesle gözlerini hafifçe açtı. "iyi geceler, minho."
"iyi geceler, sungie."
YPRUM YOK TAMAM MI SONA DOGRU SICMISIM ZATEN AAA
bi dha smut faln yazmcim ck utandim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
match time •minsung
Fanfictionbasketbol maçını kazanmaya ve han jisung'un yenilmişlik ifadesini görmeye ant içmiş minho, aslında baştan kaybetmişti. top! jisung bottom! minho -minsung | hyunmin | changlix | jeongchan