son

142 9 4
                                    


Konserve kutularının üzerinde yazan tarihlerden birindeydik, annem gözlüklerini çıkarıyor, zaman ve mekan kaygısı yok denilecek kadar az ama ikimizde anı kaçırmaktan korkan ve korktuğu içinde yasamaktan hiç zevk almayan iki sıra sıradan insanlarız. Hikayemin neresinden tutarsan tut, eh biraz bayatlamış gözlemler dikte edeceğim.

Has ve bir o kadar eften. Tarihi geçmis konserveden bir sardalya daha atarken ağzıma, annem bana eski sevgilimi soruyor. Her zaman böylesine boktan çıkmazdı sesi, ya da hep böyleydi, doğduğumdan beri.

Lolu, ağlarken sümüklerini yutardı. Herkesin acısıyla başetme yöntemi farklı olabilir ama bu iğrenç, öğkyani. Bunu okurken burnunu karıştırdığını tahmin etmesi zor değil, sen busun ve sosyalistler kadar çok konusursun.

Sana dün izlediğim bir pornodan bahsetmek istiyorum, hepsi numaraydı, sence de insanlar zevk almaktan bile yorulmuş olabilir mi? Doggie pozisyonunda nasıl daha seksi dururum diyen porno starları bütün boşalma isteğimizi sikip atmaktan başka ne halta yarıyor? Lolu sümüğünü yutardı ve Wanggu sen bundan bir kere olsun kaçmadın. Sümüğe battın. Kaçman gerekirdi.

Yattığın bütün herkesden bir parça çaldığını söylediğinde, elinde tuttuğun saç tokası ile beni hayli sasırtmıstın, hadi ama ben bir tanga bekliyordum. Ben senin bu kadar da saf olmayacağını bilme eksikliği çekiyordum. Aptal bir saç tokası, üzerinde hellokitty sırıtıyor. Beni sevdiğini söyleyemem, eh sevgi bu hikayenin bas karakteri olamayacak kadar alçağımızda kalıyor.

Sen eve geç geliyorsun, ben hep aynı şarkıyı dinliyorum. Ukulele aldım, annem dakikaları saymaktan hoşlanıyor, ikiniz birlikte olduğunuzda ve seni öldüresiye dövdüğümde, dakikalar duruyor.

Annem seni seviyor çünkü ona göre çok gençsin. Ben senden nefret ediyorum çünkü annem seni seviyor.

İkimizde birbirimizi öldürebilirdik Wanggu, sen bıçağını daha önce çekmeseydin.

Yine de biliyorsun ki annem gözlüğünü çıkarttıysa, bir şeyler ters gidiyor demektir, bu kasabın yüzüne tükürmenle aynı etkiyi yaratabilecek yegane davranıştır. Annem babamla kavga edecek çünkü bu hep olur, onları seviyorum ama sevgi burada bahsedilecek en son şey bile olamaz. Babamın kahverengi gözlerinin altında yatan canavar gerçekten var mıydı? Yoksa hepsi annemin beni babamdan uzak tutmak için kurduğu bir masal mı?

Her iki durumda da canavara sarılmak istiyordum, neden canavarla savaşmalıydım ki? Ona sarıldım. Öptüm. İnsan bazen kendini başrol gibi hissediyor.

Babamın dudağı hafifçe kayarken çizgi boyunca, gülümsemenin ne demek olduğunu dahi bilmeyen bir adamla yan yana olduğumu öğrendim. Annem yanlış seçimdi, annemden çocuğum olmuş olsaydı muhtemelen kendimi öldürürdüm. Annem konu olduğunda böylesine bir pisliğe dönüsebildiğimi biliyorsun.

Annem ve babam hep Lolu'nun kimde kalacağını tartısırlar ama bir seferliğine evimizin yeni üyesi gündeme oturuvermişti. Eh senin fahişe olduğunu neredeyse yedi cihan biliyordu Wanggu, annemi parası için sevdiğini de ama bütün bu iğrenç sözleri parmaklarımla sayabileceğim kadar az gördüğüm kişi söylediğinde -yani babam- gülmeden edemedim. Gerçekten niyetini bilmediğimizi düşünecek kadar aptal mıydı? Ya da sadece sevgili annemin gururunu incitme girişimi miydi bütün olanlar?

Wanggu, asıl konu kesinlikle sen ve ben değiliz. Yazıyorum çünkü uzun zamandır, arkanda bıraktıklarının kırgınlıklarını topluyordum. Kapının önünde tokat attığın Faye, seni gerçekten seviyordu. Yaptıklarının bedelini ödemelesin, Tanrı'ya inanmadığımı biliyorsun değil mi?

Yani Wanngu, sen bir kuş değilsin.

Yani defolu mal gibi ortalığa savrulmanda hiç sakınca yok.

Sana yazıyorum çünkü Faye de artık buralarda sayılmaz.

Sevgilinin bahçesinde başka kızları tokatlayıp, öpmemelisin Wanggu, belki seni uyarmak için çok geç kaldım ama sevgilinin biricik oğlu seni gördü.

Malikanenin demir kapısını koca ellerinle çekerken, hemen aşağı inip kızın yanında ki duvara yaslandım, ben seslenene kadar farkımda dahi olmamıştı. Sana bütün olanları anlatıyorum, kuş değilsin Wanggu, kanatların yok.

Ona serinkanlılıkla adını sorduğumda, karanlıkta görünen yüz güzel sayılmazdı ya da çirkin, sıradan insanların hikayesi yazılsaydı iste böylesine betimlemelerden uzak olurdu. Yere kadar uzanan eteği ve saten gömleği ile moda ikonu da sayılmazdı. Adını söylemek yerine para istediğinde, seninle benzer özellikte olmasına şaşırmadım. Bir kere olsun para sıkıntısı çekmedim ama ağzımı açar açmaz insanların benden para istemesi canımı sıkıyor. Yine de tokatladığın kız, borcunu bana ödedi.

İki gün sonra tekrar kapının önüne gelmişti, Deez, sana bir misafirin olduğunu söylediğinde annemin mini defilesi ile meşguldün. Elini hafifçe kaldırıp Deez'e git başımdan derken, annemin yanında olmasından faydalandığını bizim yarı sağır

uşak bile biliyordu.

Aşağı indim çünkü senin hakkında boktan şeyler öğrenip tehdit malzemesi olarak kullanabilirdim.

Wanggu, neden hayatımı sikmek zorunda hissettin kendini? Wanggu hayatımın başlangıcı da sonu da gerçekten sen olabilir miydin?

Faye, martini içtiğini söyledi, kaç şişe içerse içsin içkiye karşı inanılmaz bir bağışıklığı olduğunu biliyor olmalısın. Çakırkeyif kadınların güzel bir yanı vardır, dilleri hafif geriye doğru bükülüp peltekleşir, elleri cesurca gezinir ve seni sevdiği yanılgısına kapılmanı sağlarlar Wanggu, parayı sevmiyor olsaydın Faye'e tapardın.

Haftalarca bahçenin ön kapısında seni bekledi, gece iki olduğunda geliyordu, kasiyer olarak çalıştığı yerden cin çaldığı için kovulduktan sonra daha sık gelmeye başladı ama Wanggu senden hiç bahsetmese de kahrolduğunu biliyordum. O da benim annemin biriciği olduğumun içten içe farkındaydı.

Senden bahsettiği tek zaman diliminde "anneni gerçekten seviyor mu?" dedi. Parayı seviyorsun ve annemde para var, seviyorsun değil mi Wanngu? Bir kadını güzel olduğu için sevmekle aynı türden değil mi? Hiçbir şey söylemedim. Faye ağladı, Faye sürekli ağlardı. Ben hep aynı şarkıyı dinlerdim, Wanggu, fahişeydi, annem seni benden daha çok seviyordu. Neresinden tutarsan tut, benim dükkanlarım iflas etti, sardunyaların tadı bile değişti.

Faye'i en son gördüğümde, ilk defa içmemişti, son bir aydır giydiği kıyafetler yine üzerindeydi, ağlamıyordu, "artık Wanggu'u geri istemiyorum."

Faye, bir daha gelmedi.

Sen bir kuş değildin.

İnsanlar bir ejderhadan bahseder, aşkını bulduğunda öylesine bir çığlık atar ki ses telleri kopar, bir daha asla sesi çıkmayan ejderha her ses çıkaramayısında ilk aşkını hatırlamak için bir sözleşme imzalamıştır. Dilini kestiğim için üzgün değilim Wanggu, benim ses tellerim sendin.

sen bir kuş değilsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin