"Jeongguk, koşturma istersen."
Kucağımda tuttuğum cips paketlerini arabaya koymak için arkama dönmüş, göremediğim Jeongguk'la gözlerimi devirmiştim. Geri zekalı, market arabasıyla beraber sadece koşturuyor, benim işimi zorlaştırıyordu ama öylesine tatlıydı ki, ona asla kızamıyordum.
Ara reyonların birinde onu gördüğümde gülümsedim ve yanına doğru gidip cips paketlerini arabaya bıraktım. "Ne yapıyorsun sen burada, hm?"
"Hiiç." dedi omuz silkip, "Boş boş işte."
Tavşan dişleri gözükerek güldüğünde ben de istemsiz olarak gülmüş, bir kolunu omzuna atıp yürümeye başlamıştım. Jeongguk ise bir yandan arabayı iterek etrafına bakıyordu. "Jelibon aldın mı?"
"Evet." dedim ve başımla onayladım. "En sevdiklerinden aldım hem de."
Hiç beklemediğim bir anda yanağıma bırakılan öpücük afallamama neden oldu, ardından "Bir tanesin sen!" dediğini duydum Jeongguk'un. Beni hep öperdi ama bu öpücüğü daha farklı hissettirmişti, kalbim hızlanmıştı sanki. "Başka istediğin bir şey var mı?"
Küçük bir çocuk gibi kafasını iki yana sallaması gülümsememe neden oldu ve saçlarından öptüm ufacık. "Gidelim, Teyung." dedi tatlı sesiyle. "Bu kadarı yeter."
Beraber aldıklarımızın parasını ödemiş, ardından poşetlere koyarak elimize almıştık. Pekala, poşetler gerçekten ağır değildi ama Jeongguk tüm itirazlarıma rağmen bir poşeti kendi eline almıştı. Ben sağ, o ise sol elinde tutuyordu poşeti ve ellerimizi birbirine kenetlemiştik. "Taehyung." diye mırıldandığını duydum, dudaklarından çıkan buhar üşüdüğünü düşünmeme neden olmuştu. "Elimi bıraksan mı?"
Elini tutma fırsatını pek fazla yakalayamazdım ve Jeongguk'un bundan rahatsız olacağını düşünmemiştim hiç. Elim yavaş bir şekilde geri çekildi, anlamlandıramadığım için kaşlarım çatılmıştı. "Rahatsız olmadın, değil mi?" dedi sessizce, bana değil de yere bakıyordu. "Neyden?"
"Yani şey. Benim ellerim gereğinden fazla terliyor da, daha önce kimseyle el ele tutuşmadım. Bunun seni rahatsız edip etmeyeceğini bilemem."
"Geri zekalı." dedim elini tekrardan tutarken. "Saçmalıyorsun şu an, farkında mısın?"
"Ha-Hayır!" dedi sahte bir sinirle. Hızlı konuştuğu için kekeliyordu ve dudakları konuştuktan sonra öylesine güzel bir hal alıyordu ki, o haline gülmeden edemedim. Üzerimdeki cebime koydum kenetlediğimiz ellerimizi. "İsterse ellerin ıpıslak olsun, sorun mu edeceğim? Geri zekalı, kızdın sandım."
"Neden kızayım? Sensin geri zekalı." dedi kıkırdayarak. Başımı omzuma yasladığında cebimde duran elinin üst tarafını okşuyordum baş parmağımla.
Böyle temaslar bile heyecanlandırıyordu beni.
---
Kucağımda duran Jeongguk bana sokulduğunda belinde duran ellerimi sıkılaştırmış, saçlarından öpmüştüm ufacık. Yorganı yukarı doğru çekiştirmeye çalışırken ona kolaylık sağlamak adına kollarımı gevşettim, ardından Jeongguk bana biraz daha sokuldu. "Güzel filmmiş." diye mırıldandı sessizce, cümlesi biter bitmez belinde duran ellerimi tutmuş, kafasını kaldırıp gözlerime bakmıştı. Karanlıktı olduğumuz oda, ışıkları kapatmıştık ama sadece bilgisayarın ışığında bile gözleri öylesine güzel parlamıştı ki, ona doğru eğilip alnından öpmeden edememiştim. "Evet," diye mırıldandım sessizce. "Ben de beğendim."
Yalan.
Külliyen yalandı çünkü filmle alakam bile yoktu.
"Bana oradan çilekli süt uzatsana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bro : taegguk✓
Fanfiction*soft text, friendzone* daddy: bro düşünsene kucağımda parmaklarımı emiyorsun sonra saçlarından tutup kafanı arkaya yatırıyorum -mia☆ for: Lery🍓🐰🐯