"Burası araf, burası ölüm kokan sokak!" Dedi bağırarak şimdi anlıyordum buranın karanlık olma sebebini.
"Ama sen," dedim titreyen sesimle. "Sen ölüm kokmuyorsun ki, sen güven kokuyorsun, sevgi kokuyorsun. Gözlerin her ne kadar ölüm diye çığlık çığlığa bağırsa da burası," dedim kalbini işaret ederek. "Benim adımla atıyor. Benim adımın olduğu bir yerde ölüm olamaz."
Sinsice güldü, bir aptala gülermiş gibi.
Bu ölüm kokan sokakta onun işi yoktu, anlamıyordu ya da anlamak istemiyordu.
"Bu taraftan, buradalar!" Bağırtıların geldiği yere kafamı çevirdiğimde 5 kişi bize doğru elinde sopalarla koşuyordu. "Ateş!" Dedim korkan sesimle. "Geç arkama bir şey olmayacak." Kendinden emin konuşması ile ona güvenerek dediğini yaptım.
"Çıkar kızı arkandan, Ateş abi!" İstedikleri ben miydim? İyi ama neden?
"Benim olana yanaşmak? Sizin ne haddinize!" Gürleyen Ateş'in sesi sokağı sarmıştı. Benim olan mı demişti? Birlikte olduğumuzu kabul mu etmişti? Gülümsedim ve başımı yere eğip ayakkabılarıma bakmaya başladım. Bulunduğum ortamı ve durumun ciddiyetini unutup ayakkabılarıma bakmaya devam ettim.
Bir süre sonra kafama gelen taş ile düşüncelerimden sıyrıldım ve yere düştüm. "Ayral!" Ateş'in gürleyen sesini duyduğumda kafamı kaldırıp ona baktım. Kalbim sıkışıyordu ve nefes almam zorlaşıyordu. Elimi kalbime koydum ve kazağımı sıkmaya başladım. Canım çok yanıyordu.
"Kim attı o taşı!?" Cevap gelmeyince Ateş belinde ki silahı çıkartıp onlara doğrulttu. "Siktiğimin taşını kim attı dedim?"
Ateş bir el havaya sıkıp sokak lambasını vurdu. Patlayan cam parçaları üzerimize düşerken kendimi geriye doğru çekmeye çalıştım. Sinirliydi hem de oldukça...
"Ateş..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle ama o beni duymuştu. "Götür beni..." titreyen sesimi ben bile zor duyuyordum ama ilaçlarıma ihtiyacım vardı.
"Ben attım." Dedi bir oğlan öne çıkarak, Ateş bana doğru gelecekken durdu onun sesi ile. Ateş'in gözlerine çıkarttım, gözlerimi göz gözeydik şu anda ve ben gözlerinde ki karanlığa şahit olmuştum. O çıkmaz sokağın çocuğuydu, bunu ilk kez burada anlamıştım.
"Hangi elinle attın?" Ateş'in bu ses tonunu ilk defa duyuyordum sakin ve bir o kadar da korkunçtu.
Oğlan sağ elini gösterdiğinde Ateş bir saniye bile düşünmeden elini tuttu ve silahı eline sıktı.
Gözümden akan yaşa engel olamamıştım. Onun içinde ki karanlığı yok etmek benim için imkansızdı. Kalbimin ağrısı iyice artarken kendimi yere yavaşça bıraktım ve gözlerimi gökyüzüne diktim.
"Birazdan seninle olacağım anne..."
Ateş'in beni kucağına aldığını hissettiğimde gözlerimi huzur kokan kokusuyla kapattım.
"Şimdi olmaz, ufaklık. Şimdi beni bırakamazsın."
...
Eveet bu sefer kurgumda eminim kafamda da oturttum ve yayımlamaya karar verdim.
O yüzden keyfini çıkartın. Sizleri seviyorum. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak
Teen FictionAteş'in beni kucağına aldığını hissettiğimde gözlerimi huzur kokan kokusuyla kapattım. "Şimdi olmaz, ufaklık. Şimdi beni bırakamazsın."