Bir Sucu olarak doğmak...
Hah!
Üzülmek için başlı başına bir nedendi onun için.
Ateşi istiyordu, ateşi seviyordu...
Ateşe aşıktı...
Su onun için ne ifade ediyordu ki?
Hiç bir şey. Sudan nefret ediyordu...
Annesinden nefret ediyordu. Su elementine sahip olması sadece onun suçuydu.
Su elementine sahip olan insanlardan da nefret ediyordu.
Çünkü onlar suyu seviyordu. Suyu sevmelerinden de nefret ediyordu. Hayatından nefret ediyordu. Babasının annesini secmesinden nefret ediyordu. Şu hayattan bile nefret ediyordu...
Hayatı fazla sıradandı...
Tek yaptığı okula gidip gelmekti. Su güçleriyle ilgili öğrenmek istemediği bir sürü bilgiyi öğreniyordu. Öğrenmek zorundaydı...
Neden diyordu bazen, neden elementlerimizi kendimiz seçemiyoruz?
Seçme imkanı olsa kesinlikle ateşi seçerdi.
Yavaş yavaş yürürken sadece bu düşünceler kafasında dolanıyordu. Tapınağa ilerliyordu. Dört elementin bir arada bulunduğu o tapınağa. Kendisinin arzuladığı ateşi kullanan onlarca insanın yanına.
En önde olan ateş tapınağı ve içindeki yüzlerce ateş öğrencisinin arasından yavaş yavaş yürürdü. Her zamanki gibi başı öne eğikti. Onları ve ateşi görmek ona acı veriyordu. Ateşi isteyen sulu kalbi buna dayanamıyordu.
Ateşi geçti ve toprak tapınağına ulaştı. İkinci güçlü element olan toprak. Başı dik bir şekilde bu kısmı geçti ve kendi bölümü olan suya ulaştı.
En geride ise tahmin edeceğiniz gibi havacılar vardı.
Şu tapinagina girer girmez Luka yanına geldi genç kızın.
"Yine geç kaldın böğürtlen reçeli."
Luka son sınıf öğrencisiydi ve nedendir bilinmez Marinette'e büyük bir ilgi gösteriyordu. Bu ilginin çeşidi neydi? Kimse tam olarak bilmiyordu. Bazıları aşk, bazıları onu kardeşi gibi görünüyor ve bazıları da sadece eğlenceli olduğu için ona takılıyor diyordu.
Genç kız omzuna atılan kolu bir hışımla çekti.
"Hadi ama Mari-"
"Bana dokunma." Genç kız set bir şekilde belki de yüzüncü kez Luka'yı uyardı. Bir su ile temas etmek isteyeceği son şey bile değildi.
Yine o meraklı gözlerle karşılaştı genç kız. Sadece onlara igernerek baktı ve yoluna gevam etti.
...
Okul çıkışı. Anlamsız bilgilerle dolu bir gün daha sona eriyordu.
İlk toprak ardından ateş tapınağından geçecekti. Fakat başına geleceklerden habersizdi.
Ateş tapınağının içinden her zamanki gibi başı öne eğik bir şekilde geçerken omzuna biri dokundu.
"Merhaba biraz konusabili miyiz?"
Kafasını kaldırdı ve sesin sahibine baktı.
"Ne vardı?"
"Şey bu biraz özel... Şuraya gidenilir miyiz?" dedi ateşe sahip çocuk. Bir binanın arkasını işaret ediyordu.
Genç kız kafasını salladı ve ilerledi.
Oraya ulaştıklarında ateşli sarışın konuştu. Biraz utangaç olmasına rağmen.
"Ben birinden hoşlanıyorum... B-bu kişi s-sen..."
Kız kem küm eden gence küçümseyerek baktı.
"Kimden? Benden mi?"
"H-hayır. O kişi..." Çocuk bir süre durdu ve derin bir nefes aldı. Tek seferde "Senin arkadaşın Luka!" Dedi.
Çocuk gözlerini kapattı ve kizarmasini engellemeye çalıştı.
"Hahahhahaa! Sen ciddi misin? Hahahhahaa! Senin gibi güçlü bir ateş öğrencisi, bir su öğrencisine mi aşık?"
Kız gülmesini bastırmaya çalışırken çocuk "Sadece bana bir buluşma ayarlamanı istiyordum ama..." Cümlesinin devamını getirmeden koştu ve oradan uzaklaştı.
Marinette arkasından gitmesi gerektiğini düşündü ve bunu gerçekten yapmak istedi. Ama yerinden hareket edemiyordu.
Omuzunda ki güçlü bir el onun hareket etmesini engelliyordu.
"Sen ne yaptın genç bayan?"
🔥1. Bölüm Sonu💦
Umarım beğenirsiniz. Bu benim ilk Marigami kurgum.
Hadi bakalım ne olacak sonraki bölümde. Teorileri buraya alabilirim.
Gelecek bölümde görüşmek üzere 👋

ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Make Me Feel Special [Marigami]
FanfictionO an anladı ki, aslında sadece su ateşi sakinleştirirdi, dinginleştirirdi ve bu sıcaklığı yumuşatırdı. Su olmadan Ateş insanı yakar ve küle çevirirdi. ~~~