Kim taehyung siyah kuğunun kendisiydi.
Simsiyah ve yıldızların yerleştiği gözlerini kapatan dalgalı saçlara sahipti, esmer teni onu gerçek bir porselen bebeği gibi hissettirdi beyaza nazaran. Aslında o kalıpların tam tersiydi. Esmer teni, simsiyah saçları, bal rengini anımsatan gözleri ve giydikleri ile tüm insanları büyüler ve onları elinde oynatmaktan çok büyük zevk duyardı.
Jeon jungkook ise son bir yıldır onun elinde tüm bilinci ile köle olmuş kişiydi. Onun için yaşar, onun adını bir ilahi gibi seslendirir, onun sesine tapar, tüm dünyasını onun üstüne kurardı. Kim Taehyung tüm tabuları yıkarken, Jeon Jungkook onun yıktığı bütün tabuları yerine geri koyardı.
Onlar bu yüzden zıttılar aslında, Taehyung simsiyah bir kuğuyu tüm ama tüm güzelliği ile yansıtırken, Jungkook bembeyaz nadir, büyülü beyaz kuğuyu anımsatırdı. Bir insanın zarar vermek ve vermemek istediği kadar beyaz bir tene sahipti, kahverengi tonlarında alnına dökülen saçları ve onu diğerlerinden ayıran asıl yeşil gözleriydi. Gözleri tıpkı yeşille kahvenin birbirlerinden ayrılmak istemeyip ortaya çıkması gibiydi. Duygularının aynasıydı gözleri Jungkook'un, kızgın olduğu zamanlar taehyung'un bayıldığı ama asla bilemeyeceği şekilde açık bir tona bürünüp kahveleri ortadan kaldırırdı, ağladığı zaman kahveler tümüyle ortaya çıkıp yeşilleri çatlak gibi gösterirdi. Gün ışığına çıktığı zaman çevresi kahverengi iken içleri yeşilin tonlarındaydı.
Jungkook onları kusur olarak görürdü, Taehyung'un gözlerinin yanında. O bal rengi gözler sanki tam olarak onu çıplak bırakacak gibi hissettirir, bazen erekte olmasına neden olurken bazen dizlerinin üzerinde ondan af dilenmek isterdi.
Kim Taehyung yıllar sonra bir daveti kabul etmişti. Aslında tüm dünyanın hayran olduğu bir sese sahipti, bazen bir melodiyi ninni gibi size dinletir, bazense kendi zevkine o melodiyi size opera söyleyenleri titretecek kadar güçlü sesi ile size dinletirdi. Bu yıllar sonra beyaz kuğu ve siyah kuğunun ortaya çıkışı olmuştu. Elbette insanlar onlardan haber alıyordu, sosyal medya üzerinden ya da arkadaşları sayesinde.
Çünkü elinizde bir kötü ve bir iyi varsa her zaman bir araya sahip olurdunuz. Gri. Park Jimin.
Kim Taehyung'un yanında bir melek kalırken, Jeon Jungkook'un yanında bir şeytanı anımsatırdı.
Park Jimin denen herif, yüzüne yumruğu geçirmek isteyeceğiniz kadar umursamaz ve deli eden ifadelere sahipti. Bir meleğin kanatlarına sahip olsa bile sarı saçlarının arasından ortaya çıkan iki sivri boynuz onu bir melez gibi anlatmanıza neden olurdu. Tüm dünyanın sonunu istese tek hamlede mahvedecek ama sadece kendine oyun çıkmasını ister gibiydi. Ona sahip olamazdınız, ona emir veremezdiniz, onu kullanamazdınız. Bu yüzden Jungkook ve Taehyung ile tanışmaları tam anlamıyla bir kaos olmuştu.
Tam olarak dört yıl öncesidir, jungkook iliklerine kadar titrediği bir yandan içinde büyüyen öfke ile o an karşısında bulunan sarışını boğazlamak istediği bir andı. Park Jimin tüm ilginin onda olmasından memnun olurdu, ilginin onda yarattığı etkiler tam anlamıyla cehennem kadar sıcaktı. Bulunduğu etkinlikte onlarca ünlünün arasında tüm endamı ile yürürken onu çeken ve çekiştiren insanları duyarken kırmızı takım elbisesinin kol düğmelerini düzeltmişti.
Tam önünde duran esmer bedeni fark ettiğinde içinde oldukça büyük bir "Siktir" çekmişti çünkü önünde olan bu esmer bebek tüm nadirliği ile önünde duruyordu. Simsiyah, belinin biraz altına gelen bir ceket, oldukça parlak rugan ayakkabıları ve o uzun bacaklarını saran kumaş bir pantolon giyiyordu. Park Jimin onu dizleri üstünde nasıl görüneceğini düşündü, o uzun gövdesini ve boynunu saran siyah kazakla.
Sonrası çok hızlıydı, park Jimin'in mavi gözleri, bal gözlerle karşılaştı, tam o sırada o siyah kuğunun yanında, beyaz kolunu siyahın beline yerleştirdi. Tıpkı diğeri gibiydi, ancak tek fark beyaz tenini o kadar karanlığın içinde belli eden grinin en koyu tonlarında, dizlerine gelen bir ceket vardı. Beline sarılmış elin üzerinde kendini belli eden dövmelerle birlikte, Jimin tüm asilliğiyle o ikilinin yanına ulaştı.
Davet, onların etrafında olan bir sahne gibiydi o an. İnsanlar bakışlarını sadece siyah, beyaz ve griye odaklamış nefeslerini tutmuş bir şekilde tanışmalarını bekliyordu. Onu ilk fark eden bal gözlerdi. Zaten onu fark etmemek o kırmızı takıma ve masmavi gözlere hakaret olurdu. Büyük bir sakinlik ve buz gibi sesi ile karşısında olan ondan kısa olan beden selamladı.
"Merhaba,"
Jungkook, taptığı sesi duyduğu zaman diğer insanlarla konuşmayı anında kesip yanında olan siyah kuğusuna baktı. Sonrasında kırmızının tüm bedenini sarmış bedene döndü. O an kafasının içinde dönen ses onu 'Gri' olarak kodlamıştı.
O benim gibi değil, o taehyung gibi değil. O bizim birleşimimiz.
Jimin, o soğuk sesini duyduğu zaman dilini dudaklarında gezdirmiş zaten parlak olan dudaklarını daha da parlatmıştı. Yüzüklerle süslü elini karşısında olan kişiye uzatmış ve melek gibi sesiyle "Merhaba, Park Jimin." demişti. Kim Taehyung, kendi elinden oldukça minik olan eli tutup kendini tanıttıktan sonra yanında duran kişiyi tanıtmıştı. Jeon jungkook yüzünde asla bir değişme yapmadan sadece "Tanıştığımıza sevindim, Park Jimin" demiş ve eklemişti "Adınızı çok fazla duymuştum."
O an Jimin tek bir hareketi ile önüne gelen saçları başının sallaması ile itmiş tüm rahatlığıyla iki bedeni süzmüştü.
"Siyah kuğu ve Beyaz ile tanıştığıma oldukça memnun oldum Jungkook. Adınız en az benim ismim kadar etrafta." Bir insan o alaylı sesi duyduğu anda tüm öfkesiyle karşılık verecek olsa bile Kim Taehyung oldukça şaşırtıcı bir tepki vererek gülmüştü."Emin olun isminiz, bizim isimlerimiz yanında parlıyor Bay Park. Nasıl olur sizin isminizi bizim isimlerimiz kadar olağan seviyeye indirebiliriz?"
Jungkook yeşillerinin ortaya çıktığı gözleri ile yanında duran kişinin profiline bakmıştı, Taehyung tüm sakinliği ile kurduğu cümleye karşılık taptığı insanı o an sarsmak istemişti. Nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Karşısında duran adam sadece ilgiden zevk alan ve tamamen dalga geçmek için hareket eden biriydi.
Söylediği her şeyin yapılmasın alışmış, bakışı, gülüşü, sesi ile insanları parmağında oynatacağını sadece duruşuyla bile gösterebiliyordu. Öfkenin kanında sinsi bir yılan gibi dolandığını biliyordu. Tüm bedeni olduğundan daha savunma haline geçmiş, yeşillerini karşısında olan kesinlikle ayırmıyordu.
Jimin, oldukça sesli bir kahkaha bıraktı ortama. İşte buydu, işte istediği buydu. Tam olarak o iki kişiyi yanında istiyordu, onları avucuna almak ve kendine katmak istiyordu. Aslında kendisi de farkındaydı, siyahın yanında kırmızı değil aksine siyah beyaz ve griydiler. Jimin elini tüm yavaşlığı ile sanki kırk yıllık dostlarmış gibi esmer koluna koyup çekti. "Niye öyle diyorsunuz Bay Kim, eminim etrafımızda olan her bir insan tam şu an her birimiz adına ıslak rüyalar görürken bir yandan bize karşı oldukça öfke dolu düşüncelere sahipler. Siz Bay Kim ve Bay Jeon, eminim şu an her şeyin farkındasınız." Sanki söyledikleri öylece söylenecek şeylermiş gibi konuşan mavi gözlü beden bakışlarını o ışıktan kurtarmış ve buz gibi bir ifadeye yerleştirmişti. Jeon Jungkook konuşmaya başlamıştı daha fazla susmak istemez gibi,
"Farkında değilsiniz sanırım Bay Park, tam şu an bizimle tanışmak için siz bize geldiniz. Siz bize elinizi uzattınız, medya hakkında hiç düşünmediniz mi? 'Park Jimin, dünyaca ünlü siyah ve beyaz kuğu ile tanışmaya gitti.' eminim ki medya bunları çok güzel kullanacaktır. Ben Taehyung'un yanında olduğum sürece insanların bakışlarının veya benim hakkımda kurdukları o ıslak rüyaları umursamıyorum. İstediğim kişi tam yanımda. Siz ise tam olarak bizi istiyorsunuz. Bizim gücümüzü, varlığımızı, bizim ara rengimiz olmayı."
Taehyung yüzünde oluşturduğu o bilindik sırıtması ile tüm insanların önünde yanında duran bedenin çene hattına bir öpücük kondurdu, minik bir fısıltıyla, "Jeon, bence Bay Park'ın üstüne bu kadar gitmemelisin." ardından bir gece kadar karanlık mavi gözlere döndü. "Sizinle tanışmak büyük bir zevkti. Eminim bundan sonra çok fazla karşılaşacağız Bay Park." Jimin o an gerçekten büyük bir kahkaha atmıştı.
İşte istediğini bulmuştu. Siyah ve beyaza ulaşmış ve üçü de bunun asla son olmayacağını o gün anlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Swan
FanfictionTaehyung tüm tabuları yıkarken, Jeon Jungkook onun yıktığı bütün tabuları yerine geri koyardı.