Ben Kim Taehyung. Size 14 yıl önce başımdan geçmiş ve hâlâ etkisinde olduğum bir olayı anlatmak istiyorum.
~
Jeon Jungkook ile aynı sınıftaydık. Lise 2'nin ilk haftalarında ondan hoşlandığımı iyice anlamış olacağım ki tüm ders gözlerini izliyordum. Her teneffüs üst sınıflardan Min Yoongi adında biriyle takılırdı. Yoongi dediğimde Jimin demeden olmaz. Park Jimin, en yakın arkadaşım. Liseye başladığımda tanışmıştık ama her şeyim olmuştu. Ortaokuldan beri Yoongi'den hoşlanıyordu bu yüzden teneftüslerim Jimin ile birlikte Jungkook ve Yoongi'yi izlemekle geçerdi.
Bir gün derste kalemim yere düştü, tam da Jungkook'un sırasının yanına. Eğilerek kalemi almaya çalıştığımda o çoktan almıştı. Gülümseyerek bana uzattığında ellerimiz birbine değdi ve gözlerimiz saniyelik olarak buluştu. Yüzünü hiç bu kadar yakından görmemiştim, panik yapıp hemen yerime oturdum. Ders boyunca benimle beraber olamayacak kadar güzel olduğunu düşündüm çünkü fazla güzeldi, ona göre çirkin sayılırdım.
Aradan aylar geçmişti, sürekli uzaktan izlemiştim güzelliğini. Hiç dokunamamıştım.
Sınıfta tek başıma otururken yanıma geldi ve Jimin'in nerede olduğunu sordu. Bilmiyorum dedim.
"Yoongi hyung onu soruyor, bir şey konuşacakmış sanırım." dedi. Gördüğümde haber veririm dedim ve teşekkür edip sınıftan çıktı.Okulun her yerinde onu aradım. Sonunda merdiven boşluğunun orada ağladığını görüp yanına koştum. 5 kez "Neden ağlıyorsun Jim?" diye sormama rağmen hıçkırarak ağlamaya devam etti. Sarılıp sırtını sıvazlayarak "Ağlama bebeğim, bir şey olduysa anlat bana." dediğimde Yoongi deyip daha çok hıçkırdı. "Ne olmuş Yoongi'ye?" dedim. "Kantinde annesinin Yoongi'yi okuldan alacağı konuşuluyordu." deyip sızlandı. "Ben de seni ondan arıyordum. Az önce Jungkook yanıma gelip seni sordu. Yoongi hyung çağırmış." dedim. Koşarak yanımdan gitti.
Geldiğinde ifadesizdi, ne konuştuklarını sordum ve anlatmaya başladı. "Öncelikle neden gözlerin şiş dedi ve geçiştirip gidiyor musun dedim. Ellerimi tutup bilmiyorum Jimin dedi. Sonra şu ana kadar belki hiç ciddi anlamda söylememiştim ama seni gerçekten çok seviyorum, eğer annem beni okuldan alırsa göremem seni deyip sarıldı. 10 dakika sarılarak ağladık." diye açıkladı. Üzülmemesini gerektiğini ve en azından benim gibi olmadığını, Yoongi'nin de onu sevdiğini söyledim. Bir süre bana baktıktan sonra "Konuşsana Jungkook'la, söyle hislerini." dedi bıkkın bir ifadeyle. "Çok isterdim ama imkansız Jimin, onun benim gibilerle pek işi olmaz." dedim. Kızarak, "Senin gibiler derken? Senden daha fazla seven birini bulabileceğini zannetmiyorum." dedi. Jimin'le bunu konuştuktan sonra oturup düşündüm, artık cidden konuşmam gerektiğine karar verdim
Ondan sonraki gün yani cuma, haftanın son günü kesin kararlı bir şekilde okula geldim. Jungkook'la konuşacaktım. Zil çaldı, normalde geldiği saatte gelmedi, dersler devam ederken bekledim. Hâlâ gelmiyordu. Son ders rehber öğretmenimiz durgun bir şekilde sınıfa geldi. "Merhaba gençler bugün önemli bir konu konuşacağız lütfen yerlerinize oturun." dedi, dikkatle dinliyordum. "Sınıf arkadaşınız Jeon Jungkook'a kanser teşhisi konuldu, bir süre aramızda olamayacak." dedi. "Jeon Jungkook'a kanser teşhisi konuldu..." dakikalarca aklımda bu kelimeler döndü, ellerimden soğuk terler boşaldı, nefes alamadım, sessiz sessiz ağladım. Ders bittiği gibi öğretmenin yanına gidip hangi hastanede olduğunu sordum. Seul Hastanesi dediği anda koşarak sınıftan çıktım. Gelen ilk taksiyi durdurup hastaneye gittim. Çalışan sekreterin yanına gidip "Jeon Jungkook'u görmek istiyorum." dedim. "Neyi oluyorsunuz?" dediğinde "Arkadaşıyım." dedim ve sekreter kadın, "4. kat soldan sonuncu oda." dediğinde asansöre yöneldim. 4. katı tuşladığımda kalbim sızlıyordu, ona kötü bir şey olabilme ihtimalini düşünmek bile öldürüyordu beni.