jeon jeongguk ve kim taehyung beraber yaşamaya başladıkları zamandan beri kendi alışkanlıklarından uzaklaşıp gittikçe birbirlerine benzemeye başlamıştı. mesela uyku saatinin beş dakika gecikmesini bile kafaya takan bay kim, artık bunu umarsamıyor hatta bay jeon'a uymak adına bir saat daha geç uyuyordu; bay jeon ise sevgilisinin, onun sağlığı hakkındaki nutukları üzerine daha erken uyuyordu. en önemlisi ise ikisi de oldukları durumdan oldukça memnundu.
ancak şimdi iki genç matematik öğretmeni de uzun süredir devam ettirdikleri düzeni bozmuş, gecenin geç saatinde bedenleri de zihinleri kadar ayık olabilsin diye beş bardak kahveyi devirmişlerdi. bunun nedeniyse, artık şaşırılmayacak bir şekilde, matematikti.
çok değil, birkaç saat önce iki öğretmen de uyku hazırlığı yapıyordu aslında. küçük beyaz pamuklarıyla gül sulu toniklerini yüzlerine uygulamışlardı. bay kim, banyodaki aynalarının minik beyaz noktalarının sebebinin bay jeon'un dişlerini fırçalarken aynaya bakmasından olduğunu anlamış, ona bu konuda çekişmişti. jeongguk ise her zamanki gibi bahanesini en sağlam kanıtlarıyla öne sürmüş, aralarındaki şakayla karışık bir tartışmadan daha tereyağından kıl çeker gibi ayrılmıştı.
bahanesi ise şuydu: çok yakışıklıydı, ağzındaki köpükler bile çekiciliğini azaltamıyordu ve kendine bakmadan edemiyordu. eh, bay kim'in buna karşı gelecek bir sözü yoktu, o da sorunun çözülmesi için bay jeon'un her akşam aynayı silmesi gerektiğini söyledi ve bir konu daha kapanmış, gitmiş oldu.
işte zaman böyle akıp geçerken, ikili yataklarına yatmıştı. bay jeon, taehyung'un boynuna sokulmuş kokusunu solurken sevgilisinin vücudundan geçen titremeyi anlamaması imkansızdı. ilk başta sevgilisinin bir zamanlar ortaokuldaki sosyal bilgiler öğretmenlerinin anlattığı olayı yaşadığını düşünmüştü. öğretmeni şöyle anlatmıştı içinde jeongguk'un da olduğu sınıfta: insanların uykularına dalmadan hemen önce yaşadıkları o boşluğa düşme hissi, insanların ataları olan maymunlardan kalma bir refleksti. maymunlar, ağaçta uydukları için düşme tehlikesi yaşadıkları için irkiliyorlardı. öğretmeninin bu tezinden sonra sınıftan birkaç tane bunun ne kadar saçma bir şey olduğunu mırıldanan seslerin olduğunu hatırlıyordu jeongguk.
bay jeon bunları düşünedururken taehyung uyumadığını kanıtlamak ister gibi sessizce jeongguk, diye fısıldamıştı üst bedenini hafifçe yataktan ayırırken.
"sanırım takıldığımız noktadan ileriye nasıl gideceğimizi buldum."
uykuya dalmaya oldukça yaklaşan bay jeon için bu sözler. ilk seferinde pek bir şey çağrıştırmıyordu fakat gözleri, taehyung'un kahverengilerinde biraz dolandığında neyden bahsettiğini anlamış oldu.
ikisi birlikte bir süredir yeni buldukları teorem üzerine kafa patlatıyordu. oldukça iyi gidiyorlardı ancak bir kısımda takılmışlardı ve özel dersler ile okulu beraberinde götürdükleri için yaklaşık iki haftadır çok üzerinde duramamışlardı.
jeongguk ise taehyung'un sözlerindeki anlamı kavradıktan hemen sonra sevgilisini belinden yakaladığı gibi kucaklamış koşarak çalışma odalarına götürmeye başlamıştı. bay kim ise sevgilisinin hem tepkisine hem de onu kucaklamasına kıkır kıkır gülüyor, aynı zamanda da bir çıkış kapısı buldukları için seviniyordu.
ve böyle bitmeye yaklaşmışken onlar için yeni başlayan gecede bolca kafein yüklemesi yapıp sabaha kadar çalışmışlardı. saat artık beşi geçerken ve alarmlarının çalmasına bir saat kadar kalmışken ikisi de masanın üstünde uyuyakalmıştı. taehyung, uykusunda hafifçe karşısında oturan sevgilisinin kolunu okşuyordu. jeongguk'un büzülü ince dudaklarından da küçük mırıltılar çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
math in love 밀 taekook
FanfictionJeon Jeongguk : siz belki de kendi kafanızdan 1/sonsuz ihtimal verdiniz. 1/sonsuz'un limiti 0'a eşit olsa da bir başka ortak noktamızı bularak size bu ihtimalin gerçekleştiğini kanıtladım. çünkü benim limitlerim yok bay kim :) w/ stefani-jag