Her Insanın Başlangıcı Doğduğu Andır, Denir. Ama Bu Sadece Insanlar Için Geçerlidir. Çünkü, Ne O Bir Insandı, Ne De Çok Sıradandı. Her Şey Bir Gece Yarısı Kaderinde Yazılanları Rüyasında Görmesiyle Başladı. 'Koruyucu' Dendi O' na. 'Evren' in En Güçl...
Güneş ışınlarının teninde bıraktığı sıcaklıkla araladı gözlerini yeni güne.
Yüzünde yine eksitmediği tebessümü, uyandığı ilk anda kaplamıştı yüzünü.
Yatağında sıkça yaptığı gerinme hareketlerini tekrarladı yine. Önce kollarını esnetti, sonra bacaklarını. Sonra yatağının yanında duran müzik çalarına uzandı. Her zaman aynı sırada ilerlerdi şarkılar. Ve yine öyle olmuştu. Ezbere bildiği şarkıya eşlik etmeye başladı.
Madonna La Isla Bonita..
Kendince hareketlerini tekrar ederek kalktı yataktan. Bir dansçı edasıyla ilerledi dolabına. Önce üzerindeki pijamalarından kurtuldu. Sonra siyah tayt ve gri kısa kollu tshirtünü aldığı gibi üzerine geçirdi. Bu sırada şarkı değişmiş, Rihanna' nın sesi doldurmuştu odayı.
ManDown..
Parmaklarını şaklatarak dans ediyordu genç kız. Rihanna' nın Man Down dediği yerde o da bağırıyordu "Man Down."
Kendini kaybetmiş bir halde yatağın üzerinde zıplarken annesinin sesiyle kendine geldi.
"Neva... Yine açmışsın müziğin sesini. Hadi kahvaltıya.."
"Geliyorum.."
Saçları karışmış bir halde geçti aynanın karşısına. Elleriyle düzeltmeye çalışmasına rağmen hala karmakarışık olan saçlarını aldığı tarak ile taramaya başladı. Öncekinden daha düzgün bir hal aldığına kanaat getirince odasından çıktı.
Merdivenlerden indikten sonra, önce annesi Alisya' nın yanağını öptü. Sonra da babası Aeacus' un boynuna sarıldı. Annesi Türk ve babası da Yunandı. Melez bir kızdı. Neva Arene Aristaeus. Türk adı Neva' nın anlamı güç, annesinin koyduğu isimdi. Yunan adı Arene' nin anlamı ise kutsal, babasının koyduğu isimdi. Soyadları ise soylu kimse anlamına geliyordu. Oysaki öyle önemli bir soydan falan geldikleri yoktu. En azından Neva Arene böyle olduğunu sanıyordu.
"Günaydın."
"Sana da günaydın prenses."
Hemen babasının yanına oturdu. Annesi de karşısına geçince kahvaltı yapmaya başladılar.
"Yakında 19 oluyorsun Arene." Dedi babası. "Doğum günün için bir planın var mı?"
Ağzındaki lokmayı bitirip babasına döndü.
"Aidan bir sürprizi olduğunu söyledi. Clara ile birlikte onun yanına gideceğiz. Oradan sonra tabi ki sizinleyim yakışıklım." Dedi ve gülümsedi.
Gözleri annesine kaydı. Kadının yüzünde bariz bir endişe vardı.
"Anne, iyi misin? Bir şey mi oldu?"
Annesinin gözleri kızın gece karası gözlerini buldu.
"İyiyim bitanem, bir sorun yok."
Aeacus karısına baktı. Alisya' nın da gözleri kocasını buldu. Bir kaç saniye birbirlerinin gözlerine baktılar ve sonunda Alisya sadece kafasını salladı.
Bu sırada Arene çoktan yemeğe devam ediyordu.
🔯
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Senin için geliyorum. Uyan. Uyan ve beni bekle Greer. Uyan. Uyan. Uyan."
Nefes nefese kalmış bir şekilde uyandı. Önce nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Etrafına bakındı. Odasında olduğunu fark edince derin bir nefes aldı.
Rüyası mı görmüştü? Yoksa gördüğü bir kabus muydu?
Evet evet, kesinlikle bir kabustu. Peki ya o gözler? Hala aklındaydı. Rüyasında bir kadın -ya da genç bir kızdı, tam olarak hatırlayamıyordu- bir sis bulutunun içerisinden onu çağırıyordu, uyanmasını istiyordu. Ne demişti? Onun için geliyordu öyle mi? Onun için geliyordu...
