3. Bölüm

320 39 28
                                    

"Keşfin 1. günündeyim. Ekim ayının sonları olmasından dolayı Antarktika'da havalar gayet güneşli ancak hava sıcaklığı -40 civarında seyrediyor. Henüz koordinatları verilen bölgeye gitmedim ancak gerekli hazırlıkları tamamlayıp bir an önce araştırmalarıma başlayacağım. Araştırma üssünde herhangi bir sorun yok, ekipmanlar gayet çalışır vaziyette. Kar motorlarını kontrol ettim, onlarda da bir sorun yok. Bugün 28 Ekim 2021 ve ben Dr. Jung Hoseok."

Hoseok araştırma günlüğünün kaydını tamamladıktan sonra bilgisayarın başından kalktı ve bugünkü planlarının üstünden geçti yeniden. Yapacağı şey basitti; GPS cihazına, verilen koordinatları girecek ve kar motoruyla GPS cihazının gösterdiği yöne gidip o buzulu bulmaktı. Üssün mutfak kısmında kısa bir kahvaltı yapıp özel kıyafetlerini giydi ve ekipman çantasını sırtına taktı. İri çantanın içinde battaniye, yedek bot, kuru gıda, ilk yardım malzemeleri ve buz kırıcı gibi şeyler vardı. Çantanın ağırlığını görmezden gelip siyah dalgalı saçlarını tepesinde toparlayıp bağladı ve ardından yünlü şapkasını taktı. Montunun başlığını da başını geçirdi ve ardından kar gözlüğünü de taktıktan sonra binadan çıktı. Doğruca kar motoruna ilerledi ve temkinli bir şekilde çalıştırdı. 

Havanın soğukluğuna ve araç hareket halindeyken suratına çarpan rüzgara küfretti, burayı kesinlikle özlememişti. GPS cihazının gösterdiği yöne doğru sürmeye devam ederken kendisini neyin beklediğinden bihaber olduğu için heyecanlıydı. Yaklaşık yarım saat sonra araçtan indi, kalan yol engebeliydi ve aracın karda takılı kalması şu an istediği en son şey bile değildi.

Aracı orada bırakıp yürümeye başladığı anda bir şey oldu;

"Bu da ne  böyle???!! Hayır hayır hayır hayır şimdi olmaz!"

Elindeki GPS cihazını bir yukarı bi aşağı hareket ettirip çalıştırmayı denedi fakat cihaz çoktan kapanmıştı. 

"Hay sikeyim yaa, tam da zamanıydı!" sesli bir şekilde küfretti ve cihazı kalın montunun cebine yerleştirdi. Şimdi ne yapacaktı? Hiçliğin ortasındaydı ve GPS cihazı olmadan yönünü bulamazdı. Etrafına bakındı, ufak tefek tepeciklerle kaplı bozuk alanda ilerleyerek nasıl bulacaktı ki o gizemli buzulu? İmkansızdı. Oflayıp arkasını döndü ve aracına doğru yürüdü. 

Tam o anda bir ses duyduğunu sandı. Hızla etrafına baktı. Kalbinin küt küt atmaya başladığını hissetti. Bu da neydi böyle?

"Orada biri mi var?" Gözleriyle etrafı hızlıca kolaçan etti fakat etrafta sonsuz beyazlık dışında bir şey yoktu. Yine de içindeki o tuhaf his gitmedi. Birkaç saniye daha etrafına bakındı ancak hemen ardından bir şey oldu. Onu şok edecek kadar net fakat gerçek olamayacak kadar saçma: İlerle. İlerle!

Kafasının içinde duyduğunu sandığı seslerle iyiden iyiye panikledi. 

"Neler oluyor, lanet olsun!" 

Derin bir nefes aldı, kafasındaki ses susmuyordu. Duyduğu sesler içgüdüleri miydi? 

Bir bilim insanının yapmaması gereken şeyi yapacaktı, içgüdülerine güvenecekti. Bunun için adımlarını yeniden o gizemli buzulun güzergahına ilerletti. GPS'i olmadan bulamazdı fakat içindeki bir his onu hareket ettiriyordu. Nereye gideceğini bilmiyordu ancak kafasında devamlı ilerlemesini söyleyen o sese nedensizce güveniyordu. Korkuyordu. Burası kesinlikle güvenli değildi; hem fiziksel açıdan hem de mental açıdan. Yine de durmadı, ayakları onu bir yerlere götürüyordu. Kaybolabilirdi, aracını tekrar bulamayabilirdi. Sonsuz bir buzul çölünde tek başınaydı, tek bir canlı görünmüyor ama yine de ilerliyordu. 

Gel, buradayım!

Olduğu yerde donakaldı yeniden, etrafına baktı. Kalbi boğazında atıyordu. Etrafta o gizemli buzula dair hiçbir iz bulamıyordu. İçgüdülerimi bu kadar da ciddiye almamalıydım diye düşündüğü esnada yeniden duydu sesi; gel!

Beyond The Ice - Namseok 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin