bu bölüm hedgehodcarrot 'a ithafen <3
"Buruş buruş olunca da birbirimizi görebilecek miyiz, Loueh?" elimdeki papatyaları kucağıma bıraktım. Yüzündeki gülümseme beni gülümsetmişti. "Ben buruş buruş olmayacağım ama sen olursan yanaklarınla oynayabilirim, Harreh," dedim kıkırdayarak. Kolumu cimciklediğinde sanki canım acımış gibi sesler çıkarmamla birlikte gülerek kucağımdaki papatyalardan birini aldı.
"Eğer ilerde birini seversem ona papatya vereceğim," kucağındaki papatyalardan birini aldım. Küçük kız kardeşlerim papatyalarla sürekli seviyor sevmiyor yaparlardı. Bende öyle yapmaya başladım, Harry'de öyle yapıyordu. "Ama peki ya o papatya da seviyor çıkmazsa?" diye merakla sordum. Başını iki yana salladı "Hayır, beni seviyor," papatyamdaki yaprakları koparmaya devam ederken ona baktım "Ve ben büyükannem kadar buruş buruş olsam da yanaklarımla oynayacak kadar seviyor," dedi gülümseyerek ve elindeki papatyalara döndü. Son yaprağı kopardığında dudaklarının arasından fısıltıyla 'seviyor' dökülmüştü..
Zayn'in çantasını yanıma atmasıyla düşler aleminden uyandım. "Sikeyim seni Louis, tanrı aşkına on dakikadır seni arıyorum provamız var ve sen bahçede boş boş oturuyor musun?!" ona baygın bakışlar göndermemle küfür etti. "Ne var yani oturuyorsam, popom dinlenmesin mi, Z?" dememle kaşlarını çatarak bana eğildi, "Poponu s-neyse beş dakika içinde okuldan çıkıyorsun ve bana geliyorsun, hemen," sözünü bitirip ayağa kalktı ve kısa süre içinde gözden uzaklaştı.Her gün prova yapıyorduk ve çok yorucu olmaya başlamıştı, ilerde şarkıcı olursam daha mı yorucu olacaktı bu iş? Zayn'e söverek yanımdaki çantayı alıp omzuma geçirdim ve diğer elime de gitar çantasını alıp önüme düşen saçlarımı geriye aldım. Okulun bahçesinden çıkmak için kapıya ilerledim, bahçede bir sürü insan vardı. Gözüme uzun saçlı ve bukleleri olan bir çocuk ilişti, epey uzun boyluydu. Ona baktığımı anlamış gibi anında bana baktı ve gülümsedi, gülümsemesine karşılık yarım ağız bir gülümseme sunup bahçeden çıktım. Kalbim çok hızlı atıyordu, çocuk Harry'ye benziyordu ama olamazdı çünkü Harry ölmüştü.
Zayn'in evine ilerlerken yolda bir çiçekçi gördüm. Harry papatyaları severdi..bahçede otururken düşündüğüm anı tekrar gün yüzüne çıkınca gülümsedim. Yol boyunca minik Edward'ı düşündüm, bunca sene beni cennetten kesin izlemiştir. Uyumadan önce her gece ona not yazıp iyi geceler diliyordum.
Çok geçmeden Zayn'in evine vardım. Niall ve Liam'da buradaydı. Dönem sonu olacak gösterimize az kalmıştı ve biz şu ana kadar hiçbir bok yapmamıştık şimdiyse şarkıları yetiştirmeye çalışıyorduk. Gece yarısı son pizza dilimini de ağzıma tıkıp gitarımı ve çantamı kaptığım gibi ayaklandım, "İyi geceler minik bebekler," Niall oflyarak "Sana da iyi geceler minik kirpi," ve ardından diğer çocukların kötü geceler dilemesiyle evden çıkıp evime doğru yürümeye başladım.
Siktiğimin tam şu zamanında Harry burada olamaz mıydı? Şimdi sadece ondan geriye kalan notlarla ve kurumuş papatyalarla idare ediyorum ve birde küçük oyuncaklar. Gülüşü hala bir melodi gibi kulağımda yankılanıyor.. Yazdığım tüm şarkıları ona yazıyorum. Kalbimden uçup gideceğine oradaki yeri daha da sağlamlaştı ve şimdi söküp atamıyorum. Ondan sonra kimse kalbimin kilidini kıramadı.
Eve girince kısa bir duş alıp üstüme eşofmanla bol bir tişört giyip kendimi yatağa attım ve düşünmeye başladım, düşünürken gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.
"Loueeeeeh!"
Tam dalmadan önce kulaklarımda Harry'nin sesinin çınlamasıyla birlikte irkildim. Sanki gerçekten burdaymış gibiydi. Ve bugünde bitti. Geriye kaldı minik konserimize iki gün. Sadece iki gün. Sıçtık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Now || L.S.
Fanfiction"Tüm bu karanlığın arasında yolumu aydınlatıyorsun, Louis."