''Sen beni yalnız bıraktın. Sen gittiğinde neler çektiğimi asla anlamadın.''
''Yalnız kalmak değil, yalnız bırakılmak zordur. Boş zamanını bir insan ile doldurmayı denemek değildir değer vermek. Sevmek sadece karşılık beklemek değildir. Arkadaşım demek kolaydır, sevgilim diyebilmek ise yüreği es geçmek demektir. Güvenmek sadece güvendim diyerek olmaz, inanç meselesidir çünkü hissettirmek. Ve affetmek.. Öyle kolay değildir, bir kelime ile geriye dönmek değildir. Affetmek; zor denecek kadar kolay değildir Dazai.''
''Bir sabah uyanıyorsun, hiçbir şey eskisi gibi değil. Hiçbir şeyin olur yanı yok ölür yanı var, buz gibisin artık. Buz gibi bir insansın artık. Yaşadın mı hiç?''
''Kendimi yalnız hissediyorum. Her şeyi yanlış yapıyormuşum gibi hissediyorum. Kimse beni umursamıyormuş gibi geliyor. İnsanlara güvenemiyorum fazlasıyla karamsarım ve bunlar çok yorucu.''
''Canım acıyor desem de bir şeyin değişmeyeceğini biliyorum. Ölsem dahi en fazla üzülürdün. Oysa senin gece başın ağrıdığında ben geceye kadar senin için öldüm farkında değildin. Yanında olmayı dilediğim kaç gece olamadım. Kendimi affetmedim bu yüzden. Ben seni bu denli severken senin umurunda olmamam kadar içimi sızlatıyordu. Bilmiyorsun ama canım çok yanıyordu. Azıcık vicdanın olsaydı bir kez olsun gözlerime bakarken için sızlardı. Sızlamadı hiç. Sen hep acımasız şekilde hiç düşünmeden kırıp dökerdin.''
''Bağıra bağıra yoruldum demek istiyorum ama tek yapabildiğim şey, susup etrafı izlemek.''
''Düşersin ama kalkarsın, canın acır ama bu acıyı yok sayarsın, ağlarsın sonra gözyaşların kurur. Mahvolursun belki de ama elbet atlatırsın. Çünkü kendini bir şeylerle savaşmaya alıştırmışsın ve her şeyin geçeceğine inanmışsın. Ama bak bir yanın hâlâ dizlerini kendine çekip yok olmayı diliyor. Çünkü sen de iyi biliyorsun, her şey geçse bile o yanın hiçbir şeyi unutmuyor.''
''Nasıl bir his biliyor musun? Tam sevecek gibi oluyorsun sonra aklına yaşadıkların geliyor. Bir anda her şeyden, herkesten buz gibi soğuyorsun. Ne birine güvenmek, ne bir daha sevmek, ne de hayal kurma hevesi kalmamış.''
''Sen benim imkânsızımdın belki, ama bense senin sıkılınca oynadığı, sonra ise bir köşeye tutup fırlattığın sadece amacına ulaşmanı sağlayacak bir bez bebektim. Oyuncaktım. Beni geçişi imkânsız selinde boğulmaya bırakmış arkasına bakmadan gidiyordun. Evet bazen o selden çekip kurtaracak gibi olsan da tam tutup yukarı çekecekken tekrar suya bırakıyor daha çok canımın yanmasını sağlıyordun. Çünkü sen düşüncesiz bir heriftin.''
''Hiçbir zaman hiçbir şeyden tam olarak emin olmadım. Ne aşkımdan, ne savaşımdan. Ne senden ne de kendimden. Öyle bir yerde yaşıyoruz ki; emin olamıyor insan. Bazen beni çok sevdiğini düşündüm, bazen aptalca geldi bu düşünceler ve vazgeçtim her şeyden. İnsan kendi sevgisinden bile emin değilken başkasından nasıl emin olabilir ki?''
''Gösteriş ya da para peşinde olmadım hiçbir zaman. Benim tek istediğim yaşamaya değer gerçek dostluklar kurmak, aşık olmak ve belki de göreceğim son 10 baharı doya doya yaşayıp, bu dünyadan huzurlu bir şekilde ayrılmaktı. Fakat insanoğlunun yaratmış olduğu; 'her şeyin bir fiyatı vardır' düşüncesinin egemen olduğu bu dünyada, ya benim isteklerimin fiyatı çok pahalı ya da satın almaya değmeyecek kadar değersizmiş.''
''Sevginin daha ne olduğunu bilmeyen ama bilmiş gibi davranıp küstahça davranan herkesten iğreniyorum. Senin gibi. Her insanı bir tutan, bir insanı farklılıkları ile kabul etmeyip karşı gelen, insanları dış görünüşüne karşın yargılayan, insan olan fakat insanlık dışı hareketler sergileyen her kibirli insana sadece iğrenerek ve karşı çıkarak bakıyorum. Bir insanı, kendi kafasına göre şekillendiren her insandan uzak durup, onların insanlara baktığı gibi, bende onlara insan dışı varlık olarak bakıyorum. Çünkü yapabileceğim ve gerçekten hissettiğim duygu tam olarak bu. Bir şeyler için yaşamak istedim ama hiçbir şey yok. Hayatımda bir amaç, bir değer olsun istedim ama bunların hiç biri yok.''
''Kendimi kandırıyorum her geçen saniye birazcık daha. Yalnız olmadığımı söylüyorum tek bir gözle karşılaşamazken bile.''
''Sonra dayanamıyorsun ama. Her şeyi içine atmaktan yavaş yavaş tükendiğini hissediyorsun. Seni çok iyi anlıyorum diyen herkesin, seni aslında anlamadığını görüyorsun. En yakınından uzaklaşıyorsun. Yapabildiğin en iyi şeyin, yazmak olduğunu görüyorsun. Yazıyorsun. Herkesten saklasan da, gizlesen de tükeniyorsun. Hani o dışarıya verdiğin mutluyum imajı var ya, içini yiyip bitiriyor. Biri gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa, düzeleceksin gibi geliyor. Ama o kadar çok yenilgiye uğradın ki, sevmede, değer vermede, bir yanın hep kimseye güvenme diyor. O yanına yenilmeye başladığın zaman, asıl acıları tatmaya da başlıyorsun. İşte o anlar kalbinin, aklını yendiğin anlar oluyor. Ve benim kalbim aklımı hep yeniyor.''
''Erken olgunlaşırsın, erken büyümek zorunda kalırsın. İçin sıkışır her şey üstüne gelir, her şey üst üste gelir. Kimsesizliği de herkes varken yalnız kalmayı, hissetmeyi de öğrenirsin başka çaren yok. Kim anlayacak, kim anlıyor seni? Biri gerçekten sana derman mı oluyor, yara mı? İyi gününde yanında olan kötü günlerinde de yanında mı? Sahi en son ne zaman mutluluğu gerçekten hissettin sen Dazai?''
''Kendimi anlatmaya çalışmaktan veya beni dinlemelerini istemekten usandım. Kendimi mutlu ve huzurlu görmek istiyorum. Yediğim yemekten tat almak, içtiğim sudan yaşamı hissetmek istiyorum. Her gece ağlayarak uyumayı değil, hayaller kurarak uykuya dalmayı istiyorum.. Bana ümit olabilecek bir şeyler istiyordum en azından. Senin gibi birisini istedim, tek dileğim ve arzum buydu Tanrı'dan. Ama Tanrı ve sen bunu bana fazla gördünüz.''
''Empati kursan da, anlayışlı olsan da, kendini onun yerine defalarca koysan da aklına yatmıyor çünkü sen onun yerinde olsan tüm zor şartlara rağmen öyle yapmazdın. Ben sen olsam, asla öyle yapmazdım Dazai. Sorunlarımı ölümde aramazdım. Bana panzehir olacak birisini arardım. Yaşam sebebimi arardım. Hayatımı arardım.''
Kızıl saçlı çocuk elindeki karanfilleri daha yeni sulanmış olan mezarın toprağına bıraktı. Arkada onu izleyen mafya ve ajans üyelerini umursamadan içini dökmüştü bugün. Asla yüzüne söyleyemediği şeyleri söylemişti ona. Duyduğundan emindi, biliyordu ki Dazai onu duyuyordu. Daha sonra göz yaşlarına yenik düştü. Ağladığı sırada Dazai'nin ruhu bir kere daha sızladı. Ama mutluydu, hayatının başlangıcından itibaren istediği şeyi gerçekleştirmenin verdiği huzur vardı içinde.
Ama Chuuya istediği şeyi asla yapamamıştı. Asla sevdiği adamla kavuşamamıştı.@
düzenlendi, 10.07.24
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wreck Vagon.
Fanfiction¦|¦ '2021' ¦|¦ 'Hiçbir zaman hiçbir şeyden tam olarak emin olmadım. Ne aşkımdan, ne savaşımdan. Ne senden ne de kendimden. Öyle bir yerde yaşıyoruz ki; emin olamıyor insan. Bazen beni çok sevdiğini düşündüm, bazen aptalca geldi bu düşünceler ve vazg...