Bir sonraki gün tekrar okula gittiğimde somurtarak Woo Jin'in yanına oturdum neyim olduğunu sordu ve dünkü mesajlaşmamızı harfi harfine anlattım onunla tekar nasıl iletişim kurabileceğimi bilmiyordum, dün onunla konuşmak gerçekten bana iyi gelmişti oysa ki.
Artık derslerimiz başlamıştı ve ilk ders fizikti, öncelikle fizik dersinde ortaokuldan kalma fen bilimlerinde gördüğümüz dersin nerelerini işleyeceğimiz anlatıldı, fen bilimlerini oldum olası sevmiyordum ama yapacak bir şey yok ama eminim ki ilerleyen sınıflar da kesinlikle sayısal alanını seçmeyeceğim. Bu arada Jimin'in hâlâ kaçıncı sınıf olduğunu öğrenmedim o da ayrı bir merak konusu, dışardan bakılınca çok zeki gibi duruyor aslında ama bu rahat davranışları o zekiliğini kanıtlamıyor, ahh herneyse...
Dersimiz bittiğinde Woo Jin ile birlikte kantine indik, okulumuz çok eskiydi çeşitli içerikleri olan bir kantini yoktu ve öğrenciler gazete parçalarını duvara yapıştırıp üzerine yazı yazmıştı. Woo Jin ile 2 tane Bungeoppang alıp spor salonuna gittik, ne kadar spor salonu denilirse? Dediğim gibi okulumuz eski ve spor salonu gibi bir şeyimiz de yok burası normalde konferans salonu olarak kullanılıyor ama girişe spor salonu yazıp ve içeriye birkaç masa tenisi koyup bizi avutuyorlar :D.
Woo Jin'in okulda önceden hoşlandığı ve hâlâ da hoşlandığı birisi varmış. Ortaokuldayken aynı okulda ama farklı sınıflardalarmış Woo Jin ve arkadaşları sürekli onların sınıfının kapısını açıp kaçıyormuş ve hoşlandığı kız da Woo Jin gilin sınıfına gelip bağırıyormuş, yani baya baya nefret ediyormuş kız ondan. Ben onun anlattıklarına gülerken içeriye dün Jimin'in elinden tuttuğu ve zıplayarak uzaklaştığı, sanırım 2metre olan çocuk girdi ve yüzü bize dönük bir şekilde bir arkadaşı ile masa tenisi oynamaya başladı.
Ortak noktamız olabileceğini düşünüp onu izledim belki onunla samimi olursam Jimin'le de samimi olabilirdim dimi? Gerçekten çok güzel ve hızlı oynuyordu hatta o kadar hızlı ki karşısındaki arkadaşı bazen topu yakalayamıyor ve ona sövüp duruyordu. Tam Bungeoppang'ın son kalan kısmını ağzıma atacaktım ki Bungeoppang'dan önce davranıp top ağzıma girdi anlık şok ile elimdeki Bungeoppang'ı yere fırlatıp öğürerek aşağıya eğildim ve topu ağzımdan çıkarttım. 2 metre olan çocuk yanıma gelip sürekli özür diledi ve iyi olup olmadığımı sordu, ona ters ters bakarken yere eğildi ve ellerini birbirine süretek özür diledi. Aslında ona sövmeyi planlıyordum ama bu kadar özür dilemesi kararımı değiştirdi. "Sorun değil, zaten o kadar hızlı oynamanın karşılığında ciddi anlamda kötü bir şey olacağını tahmin etmiştim." dedim, gülümsedi ve sanki bu davranışının üstünü örtmek ister gibi adımı sordu "Tae" dedim, onun adı da Dong Min'miş.
Kolumdan tutarak beni Woo Jin'in yanından kaldırdı ve ne yapacağını bilmiyormuş gibi tereddütle beni sınıfına götürdü. 11.sınıfa gidiyormuş, başkasının sınıfına girince biraz çekindim tabi bir de benden büyük kişiler var, eminim çok gecikmeden dalga geçerler diye düşünüyordum ama öyle olamadı aksine çok samimi yaklaştılar, Dong Min beni sırasına oturttu ve dışarıdan bir şey isteyip istemediğimi sordu. Dışarıdan? Ahh evet onlar okuldan kaçıp dışarıdan yemek getiriyorlarmış toplu alınca ucuz olduğu için. Bir şey istemediğimi söylememe rağmen birisini aradı ve gelirken 2 tane hamburger getirmesini istedi.
Dong Min ile birazcık tanıştık, sporcuymuş. Zaten belli de dün basketbol bugün masa tenisi kimbilir daha nelerde iyidir? İçeriye ağzıyla beatbox yaparak birisi girdi ve 'hamburgerler geldiiii' diye bağırdı kafamı hemen kapıya çevirdim omg Jimin! Jimin gelmişti. Dong Min'in yanında beni görünce, Dong Min'e kim o dermiş gibi baktı. Dong Min ise 'anlatıcam' deyip Jimin'in elindeki Hamburgerleri aldı. En arka sıraya oturup Hamburgerleri yemeye başladık ve Dong Min mükemmel becerisini Jimin'e de anlattı. Jimin kahkaha tufanına girdi adeta ve "ben de görmek isterdim, keşke videoya çekseydiniz" dedi gülerek.Ona rezil olma düşüncesi aralarında domates gibi olmamı sağladı.Jimin de iki eli ile yanaklarıma hafifçe vurup "şaka yapıyorum" dedi ama hâlâ gülüyordu (!)
Ben Jimin ile anca mesaj yolu ile iletişim kurabileceğimi düşünürken, bir tenis topu sayesinde şuan yüz yüze konuşabiliyoruz! Düştüğüm duruma gülsem mi ağlasam mı bilemezken titrek bir sesle "senin adın ne?" dedim, pot kıramazdım dimi. O saçlarımı karıştırarak "rahat oool adım Jimin, senin adın da Taehyung'du sanırım değil mi?" nE adımı nerden biliyor Dong Min 'mi söyledi diycem tanıştık tanışalı bana hiç adımla hitap etmedi bile. Şok ile gözlerimi açarken Jimin tekrar gülmeye başladı "gelir gelmez popi oldun ve bundan haberin yok mu hahaha herkes seni konuşuyor hiç mi bir şey duymadın cidden, seni de gurubumuza alsak mı belki sayende gurubumuz parlar." deyip göz kırptı ve burnumu sıktı ehehe okulda popi miymişim yani Jimin beni daha dün zaaten tanıyordu(?) Omg Tanrım ciddi anlamda şans sıçıyorum.Ve bir şey dikkatimi çekti bu çocuk ne kadar temas bağımlısı her bir şey söylediğinde dokunuyor falan, yani bendeki de kalp abicim."İyi de daha dün geldim okula ne ara popi olmuş olabilirim?" deyip ben de gülümsedim, Jimin bu sefer de ellerimi tutarak "Yakışıklı olduğundan haberin yok heralde eğer mütevazilik yapmaya çalışıyorsan vururum o güzel sıfatına." diyerek tekrar gülümsedi. Ellerimi hızla çekip arkama yaslandım, sürekli temas halinde bulunmamız kalbimi cidden çılgına çeviriyordu, kalbimin sesini duyacak diye korkuyorum.
Ben Hamburgerimi yerken Jimin ve Dong Min aralarına konuşmaya başladı konuştuklarından çok anlamadım, bu yüzden pür dikkat dinlemeye başladım bir yanan da Hamburgerimi bitirip gitmeyi planlıyordum.
Jimin:"Dün birisi bana yazdı ama nasıl yazmak, resmen taciz etti" diyerek kahkaha attı.
Dediği şey yüzünden hamburger boğazıma takıldı ve öksürük krizine girdim.Jimin hemen endişeli bir şekilde su verdi, gözlerindeki endişe okunabiliyordu ama ben ona bakmaya yüz bile bulamıyordum, resmen taciz etti dedi! Dün teşekkür ediyordun ama!
Hızla yanlarından kalkıp lavaboya gitmem gerektiğini söyledim ikisi de endişeli bir şekilde benimle gelmeyi teklif etti ama reddedip uzaklaklaştım.Sınıfa Woo Jin'in yanına çıktım, Dong Min yüzünden onu yalnız bıraktığım için biraz tripliydi ama şu an onun tribini dikkate alacak durumda değildim direkt konuya girdim.Woo Jin'de kahkaha atmaya başladı ve "pot mu kırmışsın sanki biraz?" dedi.Ellerimi saçlarıma götürüp çekiştirmeye başladım off gerçekten pot mu kırdım!? Ayağa kalkıp stresle sınıfı turlamaya başladım "umarım anlamıştır, umarım anlamamıştır" diyerek.Woo Jin sanki bilerek yaparmışcasına öksürdü ve ona baktım o da gözleriyle kapıyı işaret etti, kapıya bakmamla Dong Min ve Jimin'i görmem bir oldu.
Bayaaa hızlı gidiyoruz sanırım :D Kelime dağarcığım çok geniş olmadığı için ve önceden planlayarak yazmadığım için doğaçlama ilerliyor bu yüzden hızlı gidiyor olabiliriz 😂 Bu bölümü nasıl buldunuz ? Sonunda VMin tanıştı!🥳
