Binlerce defa sarhoş olup hız sınırını aşmama rağmen hiç kaza yapmayan ben, usta sürücü Anıl Cevher sıfır alkol ve düşük hızla kaza yapmıştı..
Arabadan indiyim zaman çarptığımın bir insan değil de köpek olduğunu farkedince bir nebze de olsa rahatlamıştım. Tabi bu rahatlama yaklaşık 10 saniye sürmüştü, çünkü nerede bulacağımı dahi bilemediyim kız çarptığım köpeye sarılıp ağlıyordu..
Nasıl hissetmem gerektiğini bile bilemezken 'senn' diye yanına koşmuştum. Biliyor musun ölürken bile bana bu kadar canın yanıyormuşcasına bakmamıştın... Az önceki rahatlamanın yerini her yerde aranan seri katil gibi hissettiren bir titreme almıştı o an. Yaşayabilmesi için kendine en ufak bir adım atmayan kız, ayağı hafif incinmiş köpeyi veterinere götürmek için kanat takıp uçmak istiyordu sanki. Nasıl oluyordu da, her seferinde beni bu kadar etkilemeyi başarıyordu bilmiyorum ama bu kızda doğaüstü birşeylerin olduğu kesindi. Veterinerin Gece'yi kontrol ve tedavi etmesi neredeyse 2 saat sürmüştü. (Gece - mucize köpeyimizin adıymış. Simsiyah parlak tüylerle kaplı olan ve benim çarptıktan sonra mucizem olan küçük arkadaş Hasta Su Damlası'nınmış meğer). Gece'yi veteriner arkadaşım Arda'nın kliniyine götürmüş ve onu Arda'ya emanet ettikten sonra bekleyeceğimiz 2 saati sahibiyle konuşarak geçirmiştim. Benim 'Hasta Su Damlası' diye ezberlediğim isim yerini Meryem'e vermişti o gün. Ve ona taktığım ismi de kendisine söylemem epeyi zaman sonra mümkün olmuştu. Meryem'in Gece sevgisi o kadar derindiki, bir an için sebepsiz ve anlamsızca köpeyi kıskanmıştım. Ama Meryem Gece'den bahsederken o kadar içten ve samimi konuşuyordu ki, hayvanlarla uzaktan yakından alakası olmayan ben bile Gece'yi sevmeye başlamıştım. Hem artık Meryem'i görebilmek için tek şansım Gece olacaktı. Yaptığım doğru birşey değildi ama Arda'nın Meryem'e Gece'nin eski sağlığına kavuşması için bir kaç kez daha kliniye gelmeleri gerektiğini söylemesini sağlaya bilmiştim. Böylece Meryem'i görebilecek ve belkide onu tedavi için ikna etmeyi başaracaktım...