Kristal avizelerin aydınlattığı holde hoş bir telaş havası hakimdi.Hizmetliler oradan oraya koşuşturuyor,Bayan Min'in isteği üzerine hazırlanan çiçek buketlerini meşalelerin yanlarına yerleştiriyorlardı.
Malikane üyelerinin giyiminden sorumlu Kahya Jungkook,desteler halinde koluna yerleştirdiği çeşitli kumaşları hanımefendinin yatağına seriyor,beğenilmeyen desteler yenileriyle devri daim oluyordu.
Mutfak ise epey hareketliydi.Yirmi yılı aşkın süredir malikanenin yemek işlerinden sorumlu Bunak Kim-kendisine bunak denmesinden ciddi anlamda hoşlanırdı- merkez kasabanın manavından kendi elleri ile seçtiği sebzeleri sepetlere ayırıyor,hizmetçiler dolan sepetleri malikane dışındaki çeşmeye götürerek yıkıyorlardı.Bu güne özel kesilen çeşitli hayvan etleri nizam içinde doğranırken evin en küçük oğlu olan Jeno ise mahzende tadarak aralarında en beğendiği şarapları cam sürahilere boşaltıyordu.
Bütün bu kargaşa ve hazırlıkların elbetteki mutlak bir sebebi vardı. Hava karardığı vakitte anlaştıkları üzere Kral ve ailesi evlerine teşrif edecek,evlatlarının izdivacı üzerine rahatça konuşacaklardı.Kral Park bu görüşmeyi başta senyör Min'in toprakları üzerine konuşmak üzere planlamıştı lakin senyör,oldukça zeki ve fırsatçı bir adamdı.En büyük oğlu Jiyong'un prens Jimin'i bağda gördüğünü ve aşık olduğu yalanını ortaya atmış,izdivaç fikrini ortaya koymuştu.Başta sıcak bakmayan Kral ise bu fikre çok geçmeden olumlu baktı keza küçük oğlu Jimin tahta geçemeyecek kadar hayalperest ve merhametli bir gençti.Savaşları yanlış bulan,kendi konumunun bile adaletsiz olduğunu savunan prense tahtı bırakmak elbette ki aptallık olurdu.Bunun yerine Kral,onu evlendirip saraydan bir kişilik daha gider fazlalığından kurtarmak istiyordu.Hal böyle iken karar alınmış,genç prense ise yalnızca boyun eğmek kalmıştı.Üstelik Jimin bu zorlamaya karşı ortalığı ververeye verme girişiminde de bulunmamıştı,saraydan kurtulmak,annesinin anlattığına göre dağların arasında huzurlu bir malikane olan Min Malikesine gelmek pek de kötü bir fikir değildi.En azından saray entrikalarından ve babasının aşağılamalarından kurtulabilirdi.
Taraflar hallerinden memnun hazırlıklarını sürdürürken bu izdivaçtan hiç mi hiç mesut olmayan biri vardı.Min ailesinin ortanca oğlu,Min Yoongi...
Evin en küçük oğlu olan Jeno,sürahilere doldurduğu kaliteli şaraptan gizlice iki kadehe daha doldurdu.Bunak Kim onu yakalamadan abisinin odasına gidip sabrını zorlayacaktı.Çünkü bundan inanılmaz keyif alıyordu.
Haylaz genç yakalanmadan mutfaktan sızın ikinci kata ulaştı.Koridorun en sonunda bulunan küçük oda abisine aitti.Evin ev küçük odası olmasının yanında yalnızca Yoongi'yi cezbeden bir özelliği vardı.Dışarı doğru balkon kıvrımı gibi olan dış kısım tümüyle camdandı.Yoongi yatağının başlığını tam bu cam çıkıntıya yerleştirmiş,nefret ettiği o malikanede huzuru orada bulmuştu.
Krem rengi oymalı kulpu tutan Jeno,kapıyı tıklatma gereksinimi duymadan içeri girdi.Abisi her zaman olduğu gibi kadife kaplamalı koltuğuna oturmuş,dışarıda gördüklerini mürekkebine anlatıyordu.
"Bir gün kapıyı çalarsan eğer o gün ruhunu hayaletlerin ele geçirdiğini düşünerek ağıt yakacağım sevgili kardeşim."
Daha içeri girer girmez formunda olan abisinden ilk iğnelemeyi alan Jeno,epeyce keyiflenmiş,genç adamın yanına gitmeden kadehleri komidine bırakmıştı.
"Abimin acısına ortak olmaya geldim."
Yoongi evde tek sevdiğini söyleyebileceği arsız kardeşine gülmemek için kendini sıkarken mürekkebi ve ceylan derisinden özel hazırlanmış kağıdı elinden alındı.Jeno şarap kadehlerini yeniden avuçlarına aldı ve birini saygıyla abisinin önünde eğilerek kahya Hoseok'un taklidini yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bellezza del dolore°yoonmin
Fanfiction'acı verecek kadar güzelsin' |yoonmin oneshot| @leslacieer