Bu kitap Alexander'ıma. ocean_jikook. Bu kitap aşık olduğum adama ithafen olacaktır. Geçmişi ve geleceğimizi yazacağım bir kitap.
Eh araya kurgusal şeyler katabilmekteyim, lâkin bu bizim yaşanmışlığımızın kitabı olacak.
Teşekkür ederim hayatımın aşkına.
O zaman hadi başlayalım.
Ma fleur Alexander
Hayat ne garip değil mi? Öyle ki hiçbir şey hiçbir şeyi hiçbir zaman doğru, ve en mükemmel şekilde götüremiyor.
Elbette ki hayatın, bir piyanonun tuşları gibi keder ve mutluluğu aynı anda bulundurmasına ne insanlık ne de ben bir laf edebilirim lâkin, bazen çok yorucu ve "Ah siktiğimin mutluluğu ne zaman geleceksin?" Dedirtmiyor mu bize? Hepimiz bir süre sonra hayatın kahpeliğinden söz etmeye başlıyoruz. Peki "mutluluk denen şey nerede?" Güzel soru. Mutluluğun sizin için ne ifade ettiğine bağlı olarak değişebilir. Örneğin birine göre annesinin onu sevmesi onu çok mutlu edebilirken. Birisi sadece annesinin geri gelmesini umut eder. Sevgi de böyledir işte. Aşkta böyledir. Nedense biz insanoğlu, birinin bizi sevdiğinden emin olunca onu hiç kaybedemezmişiz gibi üzme hakkını buluyoruz kendimizde. En büyük pişmanlıklarımızı hep tecrübeye sabit öğrenebiliyoruz. Yaşamadan öğrenememişimdir hiçbir zaman bir hatayı yapmamam gerektiğini. Eh, bu bir noktada başınıza bela açabilir. Ama önemli olan da öğrenmek değil mi zaten?
Uzun lafın kısası mutluluk, bazen aşık olduğun insanda. Bazen bir anne şefkatinde. Bazen hayatın ta kendisindedir. Doğamız gereği bir kısmımız duygularından ötürü mutluluğun hiçbir yerde olmadığını düşünebilir. Ki ben bu şüpheye çok kapılmış biri olarak söylüyorum. Mutluluk, içimizdedir. Biz mutluluğun nerede olduğunu seçmeyi tercih ederiz sadece. Benim için mutluluk, aşık olduğum insanın bir gülüşüne bakar. Benim için mutluluk aşık olduğum insanın bana sevgi sözcüklerini söylemeden uyumamasına bakar.. Benim için mutluluk onu mutlu etmektir. Aşık olunca fark ediyorsunuz ki, mutluluk onun mutluluğu demek oluyor sizin için. Saf aşk budur, sizin birini sırf yakışıklı bulduğunuz için bırakamadığınız sevgiliniz kapitalizmin kölesi olup, her sevgililer gününde pahalı hediyelerle mutlu olmanız ancak size biri, aşktan bahsedince de "Ben çok aşık oldum" diyip aşkı kirletmeniz değildir Efendim.
Aşık olunca sen ve ben olmazsın, aşık olunca biz olursun. Aşk tek taraflı olmaz. Aşk iki kişiyle yaşanır. Ve de aşk, her türlü acıyı birlikte, bir olarak atlatmaktır. Acı çekmeden mutlu olunmaz. Mutluluk, hüzün ve kederi barındırır bünyesinde. Ama bu, onun mutluluk olduğu gerçeğini zedelemez. Uzun lafın kısası aşk gerektiğinde tek, gerektiğinde yıllarca ayrı kalıp uzaktan sevmek bile olsa, vazgeçmemektir. Aşk tektir. Birinden hoşlanabilirsin. Ama kısacık ömründe yalnızca bir kere o aşkı tadabilirsin. Aşk, acıdır, müziktir, melodidir, pişmanlıktır, fedakarlıktır, ölümdür, dirilmektir, gerektiğinde adam gibi yaşamaktır.
Ha sanmayın ki, aşık olunca her şey mükemmel gidecek ve sadece mutlu olacaksınız. Hayır efendim. Aşık olunca acı çekilir, aşık olunca kötü sözler söylenir, kavga edilir, belki kalp de kırılır. Ama vazgeçilmez. Çünkü aşıksındır, çünkü sen ona "umrumda değilsin" desen bile, gözlerin seni ele verecektir. Aşk işte aşk. Vazgeçemezsin. Bir gamze çukurunda savunmasız bırakır seni.
Ve şimdi size en başından anlatacağım her şeyi.
Sadece bir giriş paragrafını tamamladım. Ön spoi olsun.
Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma Fleur Jeongguk- JİKOOK
Non-Fiction"Benim güzeller güzeli bebeğim." Diye fısıldadı narin sesiyle. Zarar vermekten korkar bir nezaketle saçlarımı okşuyor, bir kaç tutamı kulağımın arkasına sıkıştırıyordu. "Kanıyorsun." Dedi, inanmak istemezmiş gibi. Elleri, titreyen ve buz gibi eller...